Ankara; Bağdat ve Erbil yönetimleri arasındaki rekabeti, ikili ilişkilerinde bir denge unsuru olarak görüyor. Türkiye sadece Suriye ve Irak'ta değil, Balkanlarda, Kafkaslarda, Irak ve Suriye başta olmak üzere Ortadoğu jeopolitiğinde çatışan çıkarları dengeleyerek dünya meselelerinde merkezi bir oyuncu haline geldi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nisan ayı sonlarında Irak'ı ziyaret etti. Bu, on yılı aşkın bir aradan sonra yaptığı ilk ziyaret ve cumhurbaşkanı olarak ilk ziyaretiydi. Erdoğan'ın bakanlar ve diğer yetkililerden oluşan kalabalık bir heyetle gerçekleştirdiği ziyaret, çok sayıda yeni ikili anlaşmanın imzalanması, birkaç yıldır gergin olan ilişkilerde olumlu gelişmelerin görülmesi ve enerji, ticaret ve güvenlik gibi kritik alanlarda stratejik iş birliği için yeni fırsatların ortaya çıkmasını
Ziyaret, Irak-Türkiye ilişkisinde ve Ankara ile Bağdat'ın bunu nasıl tasvir ettiği konusunda önemli bir dönüm noktası oldu. Ziyaretin bazı kısımları performatif olarak algılansa da toplantı, Kürdistan Bölgesel Hükümeti (KBY) için zincirleme etkilerle birlikte, bölgesel istikrar ve refahın iyileştirilmesi için zemin hazırladı.
Bağdat, ABD birliklerinin çekilmesi için kamuoyuna çağrıda bulunmasına rağmen, terörle mücadele yardımı ve mali destek için Washington'a bağımlı olmaya devam ediyor ve Türkiye ve Körfez ile daha güçlü güvenlik ve kalkınma iş birliği yoluyla bu bağımlılığı azaltmak istiyor.
Irak Başbakanı Muhammed Şii El-Sudani, dengelemeye veya azaltmaya çalışırken İran'ın Irak siyaseti ve güvenliği üzerindeki etkisiyle hassas bir şekilde başa çıkmak zorunda ve Türkiye ile daha iyi bağlar bu stratejinin bir başka boyutu.
Türkiye, büyük ve orta ölçekli güçler arasında acımasız rekabete maruz kalan bir bölgede, yerel iş birliği savunma kaldıracını güçlendiriyor. Ziyaretin Irak için sembolik amacı, Bağdat'ın sadece doğudaki baskın komşusuyla değil, kuzey ve güneydeki komşularıyla da üretken ilişkiler içinde olduğunu göstermekti.
Kalkınma Yolu projesinde işbirliği yapmak için yapılan anlaşmanın dörtlü imzalanmasının ötesinde, Erdoğan'ın ziyareti yaklaşık otuz ayrı anlaşmayla Türkiye-Irak stratejik çerçevesi oluşturdu. Hem Irak hem de Türkiye ticaret, enerji, tarım, ulaştırma, sağlık, savunma ve dışişleri bakanlıklarından üst düzey yetkililer katıldı ve 2008 Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizmasını yeniden canlandırmak için daimi ortak komiteler konusunda anlaştılar.
Ankara'nın bakış açısından, PKK karşıtı operasyonları için işbirliği ve yasal yetkilendirme, somut gelişmeler görmek için en acil alandır. Irak için su ve petrol konusunda işbirlikçi ve karşılıklı olarak karlı bir yaklaşım yüksek önceliklerdir. Elbette, bu iş birliği anlaşmalarının yerine getirilmesi -sadece duyurulması değil- başarının parametresi olacaktır, ancak böylesine yüksek düzeyli, ayrıntılı ve iddialı bir temel toplantı düzenlemek iyi bir başlangıçtı.
7 Temmuz’da yapılan HÜDA PAR 5. Olağan Kongresinde yeniden Genel Başkanlığa seçilen Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu başkanlığındaki heyet, Kuzey Irak Bölgesel Kurt Yönetiminin Başkanı Mesud Barzani ile Erbil’de görüştü.
Hiç şüphesiz Dışişleri Bakanlığının bilgisi dahilinde programlanan bu diplomatik gezinin Irak, İran ve Suriye'deki Kürt partileri üzerinde olumlu bir etkisinden söz edilebilir.
Neden mi?
Yurt dışında “Sünni İslam Kürt partisi” kategorisinde değerlendirilen HÜDA PAR, iç dinamikleri ve parti politikaları açısından bakıldığında; İslam coğrafyasında ümmet bilinciyle hareket eden siyasi ve dini bir hareket.
Bu hususiyeti nedeniyle Müslüman Kardeşler Hareketi (İhvan-ı Müslimin), 14 Mayıs'ta gerçekleşen milletvekili seçimlerinde 4 vekil çıkaran HÜDA PAR'a tebrik ziyaretinde bulunmuştu.
İhvan-ı Müslimin Şura Meclisi Üyesi Mithat Haddad ve beraberindeki heyet, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nu ziyaret ederek tebrik etmişti.
HÜDA PAR ayrıca TBMM’de dört milletvekili ile temsil ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti nezdinde sistemle bütünleşmiş yasal bir parti.
Öyle ki 25 Ağustos Pazar günü düzenlenen “Malazgirt kutlamaları ve etkinlikleri”nde TSK’nın iki kuvvet komutanı ve diğer siyasi liderlerle birlikte HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da yer almıştı.
HÜDA PAR’dan Malazgirt ruhu ve Çanakkale dayanışmasına vurgu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Ağustos Pazar günü "Malazgirt kutlamaları ve etkinlikleri" için Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Selçuklu mezarlığını ziyaret ettiğinde, kendisine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri ile Hava Kuvvetleri Komutanı Ziya Cemal Kadıoğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu eşlik etmişti.
Hava Kuvvetleri Komutanı Ziya Cemal Kadıoğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun Zekeriya Yapıcıoğlu ile aynı karede yer alması sonrası, Malazgirt fotoğrafı etrafında sürdürülen tartışmalara ilişkin HÜDA-PAR “Rahatsız oldular çünkü: Malazgirt ruhuna veya Çanakkale’deki dayanışmaya vurgu yapmak, ötekileştirmeyi tarih sanan zavallıların sefaletini izhar etmektir” açıklamasında bulunmuştu.
HÜDA PAR’ın diğer ülkelerdeki Kürt partileriyle ilişkisine nasıl bakılmalı?
Türkiye'de siyasi partilerin yurtdışında üye oldukları siyasi organizasyonlar var. Mesela Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı (IMCWP), çeşitli ülkelerden komünist ve işçi partilerinin katıldığı yıllık bir konferansa Türkiye Komünist Partisi de (TKP) üye. Hatta IMCWP'nin en son ve 23. toplantısı Ekim 2023'te İzmir'de Türkiye Komünist Partisinin (TKP) ev sahipliğinde gerçekleştirilmişti.
Yine 1951’de kurulan ve merkezi Londra’da bulunan Sosyalist Enternasyonel’e Türkiye'den CHP ile birlikte 120 civarında parti üyedir. Her yılın Eylül ayında BM Genel Kurulu'nun üst düzey oturumunda, Sosyalist Enternasyonal, Prezidyum üyeleri ile siyasi ailesinden Devlet ve Hükümet Başkanlarının New York'taki Birleşmiş Milletler genel merkezinde bir toplantı düzenler.
Yine AK Parti de 2013 Kasım ayında, Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular İttifakı’na (AECR) üye. AECR bünyesinde Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Gürcistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Polonya, Slovakya ve İngiltere’den partiler yer alıyor.
Dolayısıyla HÜDA PAR’ın Kürdlerin yoğun yaşadığı ülkelerde Kürt halklarıyla tabii şekilde irtibat kurması kaçınılmaz. Böyle bir teşebbüs, Türkiye’nin çıkarlarına uygun bir girişim sayılabilir. Bu bağlamda hem Kuzey Irak’taki hem de Rojava’daki Kürt İslamcı partilerle diyalog arayışı hem yerinde bir strateji hem de Türkiye halkı ve devleti açısından bir o kadar gerekli olan önemli süreçtir.
HÜDA PAR diplomasisi işe yarar mı?
HÜDA PAR, iç dinamikleri ve parti politikaları açısından bakıldığında; İslam coğrafyasında ümmet bilinciyle hareket eden siyasi ve dini bir hareket. Dolayısıyla Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ve bu coğrafyada yaşayan Kürt halklarıyla tabii şekilde irtibat kurması kaçınılmaz.
Türkiye sınırları dışında yaşayan Kürtlere yönelik her türlü diyalog ve temas, Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşlar üzerinde daha etkili olacaktır. Bu nedenle İran, Irak, Azerbaycan ve Suriye Kürtlerine yönelik diyalog ve temasların içeride olumlu yansıması mutlaka görülecektir.
Güneydoğu’da yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın Kuzey Irak yönetimini ve Suriye’deki PYD hareketliliğini yakından takip ettikleri bir gerçek. Bir başka gerçek de kendilerini Irak, İran ve Suriye Kürtleriyle özdeşleştirmeleri.
Bu bağlamda HÜDA PAR genel merkez ve yöneticilerinin; geçtiğimiz yıllarda Irak Kürdistan’ı Komala İslami Partisi ile Irak Kürdistanı Büzitnava İslami Partisini partner edinmeleri mühimdir.
Bunun izah edilebilir anlamı şudur; Kürt coğrafyasında sadece ulusalcı ve Marksist hareketler değil, ümmet biliciyle, dünya Müslümanlarının kardeşliğine gönül veren, emperyalizme karşı dik duran Türkiyeli Kürt Müslümanlar da vardır. Musul ve Kerkük, Halep ve Humus bu Kürt Müslümanların özverisiyle kardeşlik halkasına dâhil olabilir diye düşünenlerin sayısı da hayli fazla.
HÜDA PAR, Parti programında, “Olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir” gibi maddeler yer alıyor. Buna göre; mevcut merkezi ve yerel devlet organizasyon yapısının ıslahı ile beraber, mevcut yapının, tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir.
Bu olgudan hareketle Türkiye, kendi büyüklüğüne ve devlet geleneğine yakışır şekilde Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşlarını onandıracak ve adı geçen diğer ülkelerde yaşayan hısımlarını kucaklayacak bir politika gerçekleştirmeli. Bu strateji hem içerden dışarıya doğru hem de dışarıdan içeriye doğru düzenlenmeli.
HÜDA PAR Barzani ile görüştü…
Geçtiğimiz günlerde HÜDA PAR Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun başkanlığında bir heyet, Erbil temasları kapsamında Mesut Barzani ile görüştü ve bölgedeki siyasi durum ve son gelişmelerin yanı sıra Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile HÜDA PAR arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ele alındı. Taraflar, bölgesel barışın temini ve terör sorununu çözmenin en iyi yolunun anlayış, karşılıklı kabul, diyalog ve barışçıl çözümden geçtiğini belirttiler.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve partisinin Milletvekili Serkan Ramanlı, temasları kapsamında Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Genel Merkezini ziyaret ettiler. Heyeti KDP Genel Sekreteri Fazıl Mirani ve parti yetkilileri karşıladı. Burada da yapılan görüşmede; ikili ilişkiler, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesi ve Irak ile münasebetleri ve bölgesel sorunlarla ilgili görüş teatisinde bulunuldu.
Diğer Kürt Partileriyle de görüşmeler yapıldı…
Erbil kentinde temaslarını sürdüren HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Bizutnawa İslami Kürdistan Partisi Rehberi Şeyh İrfan Abdulaziz, Yekgirtuyi İslamiyi Kürdistan Lideri Salahaddin Bahaeddin, Komela Dadgeri Kürdistan Partisi Lideri Ali Bapir, Irak Türkmen Cephesi (ITC) Siyasi Büro Üyesi ve Oluşumlar Bakanı Aydın Maruf ve Erbil Başkonsolosu Erman Topçu’yu ziyaret etti.
Gazze gündemi başta olmak üzere; Kuzey Irak’ta yapılacak seçimler, bölgesel sorunlar, Türkiye-Bağdat-Erbil ilişkileri, milletvekili sayısının 111’den 100’e düşürülmesi ve azınlıkların daha önce 11 olan sandalyenin 5'e düşürülmesi gibi güncel konular ele alındı.
Türkiye’nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile münasebetlerinin konuşulduğu görüşmelerde, HÜDA PAR’ın TBMM’ye sunduğu Türkiye vatandaşı da olup, Filistin’de soykırım suçuna iştirak edenlerin yargılanması hakkındaki kanun teklifiyle ilgili bilgi verildi. İkili ilişkilerin daha ileri düzeye çıkarılmasının tüm partilerin yararına olacağını vurgulayan HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, sıcak karşılamalarından dolayı parti yetkililerine ve Başkonsolos Erman Topçu’ya teşekkür etti.
Türkiye, S-400’leri İran-Irak sınırında mı aktifleştirecek?..
Türkiye'nin, Kuzey Irak'daki Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) karşı planlanan askeri harekât için Rusya'ya ait S-400 hava savunma sistemlerini Irak sınırına konuşlandırmayı düşündüğü bildiriliyor.
Bölgedeki değişen güvenlik dinamikleri, son dönemde yaşanan füze saldırıları ve PKK ile devam eden çatışmalar, Türkiye'nin stratejik savunma yaklaşımlarını yeniden değerlendirmesini zorunlu kılıyor.
Özellikle İran'dan gelen artan füze tehditleri göz önüne alındığında, konuşlandırmanın Kuzey Irak'taki Türk güçlerini korumayı amaçlayabileceği öne sürülüyor.
Konuşlandırmanın aynı zamanda Türkiye'nin Rusya ile askeri iş birliğinin devam ettiğini gösterme, aynı zamanda Batılı müttefiklere Türkiye'nin savunma özerkliği konusunda stratejik bir mesaj verme amacını da taşıdığı düşünülüyor.
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Erbil temaslarının Türkiye-İran ve Türkiye-Irak ilişkileri ekseninde etkileri ne olabilir?
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun Erbil temasları, Türkiye, İran ve Irak arasındaki ilişkiler bağlamında önemli diplomatik ve stratejik yansımalar doğurabilir. Bu temaslar, özellikle Türkiye'nin Kürt sorununa yaklaşımı, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkileri ve İran'ın bölgede artan etkisi açısından değerlendirilmelidir.
1- Türkiye-IKBY İlişkileri: Erbil temasları, Türkiye'nin IKBY ile olan ilişkilerini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak görülebilir. Türkiye, Kürt bölgesinde istikrarı sağlamak ve PKK'nın faaliyetlerini sınırlandırmak için IKBY ile işbirliği yapma eğilimindedir. HÜDA PAR'ın Kürt nüfusuna olan etkisi göz önüne alındığında, bu temaslar Türkiye'nin bölgedeki Kürt nüfusu ile ilişkilerini geliştirmeye yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir.
2- Türkiye-İran İlişkileri: HÜDA PAR, İslami referansları olan bir parti olarak, İran'ın bölgedeki politikalarıyla uyumlu bir çizgi izleyebilir. Ancak, Erbil temasları İran'ın bölgedeki etkisini dengelemeye yönelik bir girişim olarak da yorumlanabilir.
Türkiye'nin İran'a karşı bölgesel dengeyi sağlama çabalarının bir parçası olarak, Erbil'deki Kürt yönetimiyle olan ilişkilerini pekiştirmesi, İran'ın nüfuzunu sınırlamak için bir araç olabilir.
3- Türkiye-Irak İlişkileri: HÜDA PAR'ın Erbil temasları, Türkiye'nin Irak merkezi hükümeti ile olan ilişkilerini de etkileyebilir. Türkiye'nin IKBY ile yakınlaşması, Bağdat yönetiminde rahatsızlık yaratabilir. Ancak, Türkiye'nin bölgedeki istikrarı sağlamak için IKBY ile işbirliği yapması, uzun vadede Irak'ın genel istikrarına da katkı sağlayabilir.
Sonuç olarak; Yapıcıoğlu'nun Erbil temasları, Türkiye'nin Kürt meselesine yaklaşımını, bölgedeki güç dengesini ve İran'ın etkisini dengelemeye yönelik stratejilerini şekillendirebilir. Bu temaslar, bölgesel işbirliği ve rekabet dengesi açısından dikkatle izlenmelidir.
Türkiye, Kobani fırsatını kaçırdı. Eğer Kobani savaşında iki Türk askerini diri-diri, cayır-cayır yakan ABD ve Avrupa istihbarat örgütlerinin taşeronu IŞİD/DAEŞ’e karşı Suriyeli Kürtlere destek verilseydi, PYD, şimdi Türkiye'nin müttefiki olurdu.
Türkiye'de eğitim almış, Türk devletinin yönetim felsefesini ve kırmızı çizgilerini iyi bilen Selahattin Demirtaş ve Salih Müslim gibi politik aktörlerle Anayasadan taviz vermeden ister federasyon deyin ister eyalet deyin görüşmenin tam sırası. Ayrıca Suriye ve Irak’taki Arap aşiretleri de bu federasyona katılmak için can atacaktır. Ayrıca Suriye ve Irak Türkmenlerinin “federatif devlet” taleplerini de unutmayın!