KIZ ÇOCUKLARI

Kız çocukları ve babalar... ama dokunaklı ve dokunan babalar...

Kadın hakları sokak aralarında aranıyor... Bir-iki pankart açarak kuru bir kalabalıkla sözde miting havasında en solcusundan en İslamcısına, feminist söylemlerle sürüp gidiyor süreç. Ruhsal ya da toplumsal sorunlar en derinden sorgulanmadığında, bilimsel temelden yoksun sözde çözümler üretiriz.

Kadına şiddet artıyor değil mi? Zamanla ters orantılı değil; tam tersine doğru orantılı olarak bu sorun artıyor. Kadına şiddeti görünürde eşi, yani eski deyimle kocası yapıyor. Her türlü toplumsal sorunumuzun çözümü için, sorun yaşanır yaşanmaz hemen adliye koridorlarına koşarak derdimize derman arıyoruz. Unutuyoruz galiba; adliye sorun çözmez aslında, ara bulur ve en son çare ceza verir sadece… Suçluyu yakaladık, cezalandırdık ve dört duvar arasına koyduk. Vicdanlarımız rahatladı sanırsak yanılırız, kendimizi kandırmış oluruz. Suçlu artık hapishanede, peki suç nerede? Suç, kanserli hücre gibi toplumsal dokulara sirayet ediyor, toplumdaki derin boşluklardan güç alarak toplumun her yerine yayılıyor.

Suçlu yoktur aslında, suç vardır. Devlet suçu yok etmedikçe, tek tek suçlu yakalamaktan dolayı imkan ve insan israfı yapmaktadır. Küçük bir örnek verelim; devletin kurumları gençlerimizi, hatta artık ilkokul çağındaki çocuklarımızı pornodan korumak için ne gibi önlemler almaktadır? Sanal alemde anne babaların da bilinçsizliğinden kaynaklanan nedenlerle, bir çocuk tesadüfen masum bir merakla porno izlerse bir kere mi izler? Sorumuzu genişletelim; seks endüstrisi ve lobisi karşısında devlet ne gibi önleyici çalışmalar yapmaktadır? Sosyologlar bu konuda konuşmuyorsa, kenarda köşede sessiz sedasız kalmış hatta devlet kurumlarınca kimi zaman sorunlu bulunmuş bir psikolog olarak, şeytanın avukatlığını yaparak biz soralım yine. Bu sorumuzu bedeli nerden gelirse gelsin bu sefer kendi adımıza değil, anne babalar adına da değil, Allah adına soralım. Sevgili İslamcı büyük yazarlar, çizerler daha derin toplumsal sorunlara kafa yoruyorlar; onların işleri güçleri başlarından aşkın, çok çalışıyorlar… Sorumuza geri dönelim; devlet cinsellik söz konusu olduğunda biz vatandaşlarını neden eğitmiyor?

İster dindar olsun, ister politik olsun; öyle bir nesil değil, pornografik unsurlarla beslenen seks bağımlısı bir nesil geliyor.

Devletin yapması gereken tek şey izleyenleri tespit etmek değil izlettirmemek; yani gençlerin ve çocukların ulaşımını tamamen engellemektir.

“Kız çocukları ve babalar” demiştik başlarken. Kendimizi konunun derinliğinde fazla kaybetmeden başladığımız yerden devam edelim.

Kadına şiddeti ilk önce eşi, yani kocası mı yapar? İlk günah gibi ilk şiddet de baba ile başlar aslında. Kızlarına dokunmayan babalar, sevgisizlikleri ile ruhsal şiddetin tohumlarını küçük yüreklere ekmektedir. Çocukluklarında sevgisiz yetişmiş kızlar, kadınlık hülyalarına koşarken genelde narsist, özelde güçlü görünen ama sevgisiz erkeklerin peşinden giderek aşık olurlar…

Bu söylemlerimize en başta kadınlar kızabilir. Bizim derdimiz kadınlar ne kadar özgür olmalı ya da olmamalı değildir; öncelikle kız çocuklarının babalarından yana sevgisiz büyümemeleridir. Hatırlatalım yeniden; kadına şiddet önce eşten, kocadan değil kadının çocukluğundan, yani onu adam gibi yetiştiremeyen babasından başlar.

Çözümcü değil eleştirel bir toplum olduğumuz için, yazımıza gelecek en büyük diğer bir eleştiri de “Neden? Erkek çocuklarının babaları yok mu?” olabilir.

Erkek çocuklarının sorunlarını yazımızın içine gizli özne olarak yerleştirdik. Okuyucular dilbilgisi öğrenmeleri çerçevesinde, istedikleri cümlenin yüklemine “Kim?” sorusunu sorsunlar.

Kız çocuklarının yakışıklı babalara değil, kendilerine yakışan babalara ihtiyaçları vardır. Kız çocuklarının dokunaklı ve dokunan, seven babaları yoksa büyüdüklerinde kadın olamadan anne olurlar.

Kendince psikolog ünvanından başka bir ünvanı olmayan bir psikolog olarak, toplumsal sorunlarımızın en temeline başka bir sorunu da teşhis olarak yerleştirelim: Kadın olamadan anne olmuş bireylerin yetiştirdiği erkek çocukları, nasıl yetişir?

Anneler değil; mutlu ve mesut, yani kişilikli, onurlu, saygın adına ne derseniz deyin; iyi kadınlar iyi çocuklar yetiştirirler... O kadınlar ayrıca her başarılı erkeği bir şekilde adam etmesini iyi becerirler… Allah o kadınlara güç kuvvet versin... O kadınlar cennet gibidirler; gözlerinde kaybolursanız hayatın sırrına erersiniz...

O kadınları annelerinden önce, çocukken kendilerine yakışan ve ahlaklarından başka büyük sermayeleri olmayan babalar yetiştirir.

Kızını öpen baba cenneti koklar...

Kızını seven babalara selam olsun…

BABA

yaşın kaç olursa olsun
alnından ter akan bir baban olsun yanında dostum
gözyaşında kalbi çarpan ama asla ağlamayan
senin için bileği bükülmeyen bir sevdadır o
gecelerine güneşler taşıyanda o
sabrını değirmen taşında kuşanırken 
bir karınca sükunetinde
şükürlerini kara topraklara taşır babalar
kimsenin bilmediği dağlarda gezer 
ceketini alır gider
kimsenin görmediği cennete koşar
bir sır olur bir Allah bilir
bir şarkıdır gibidir dostum onlar
gönlümüzün kandili
dilimizin duası
Allah'ın nurudur onlar dostum
elini öpsek yetmeyen 
kalplerine sarılsak hakkı ödenmeyen
alıp başını cehennem alevine gitse
seni de beni de cennetin kapısına götürendir
yüreklerine aklar düşerken 
bir secde olur 
bir dua olur
bir sır olur
kimselere sormadan
kimselere görünmeden
ceketini alır gider babalar

gün doğsa da gün batsa da
siyah yazan bir kalem kalır elinde dostum
alınyazısıdır evlatlar babalarının
kara toprak kara yazı
bir mezar taşıdır hayat
bir evlat ağladıkça
babalar dua olur
ilk hecemiz gibi
nur olur
sır olur
bir olur
babam
dağ gibi

göz açıp kapayınca kadar
yanı başımıza
dostum
hep ama hep
kim gelir ?

ba
ba
m
 

ALNI NASIRLAŞMIŞ BİR BABANIN OĞLUYUM

Hüseyin KAÇIN

Ninnilerin masalların yalanların
Seni dinlemiyorum anne
Kavga ile büyüdükçe ellerim
Dişimi tırnağıma takıyorum
Öfkemi sokaklara kusuyorum

Kuru ekmekle beslenmiş
Ayakları çıplak nasırlı elleri
Yürekleri yumruk gibi sıkılmış
Çocukların şarkısıdır bu hayat

Sokaklar emzirdikçe
Acılar büyüttü bizi
Alnımızın terinde yıkandık
Kimseye boyun eğmedik
Eşkiya sevgilerimiz helaldi
Anamızın ak sütü kadar 

Bir babanın nasırlaşmış alnında
Secde eden çocuklardık

27 Nisan 2012
01:55

Edirne