TUSAŞ’taki camiden rahatsız olmuş rahatsızın biri

İçeriği ilkokul seviyesinde bir kitap çıkarıp kendi kitlesine kitleyen bir yazar var muhalifgillerden.

Bir de Kayserililerde ticari zekâ var derler.

Adam zekâ küpü.

İroni yapmıyorum gerçekten öyle.

Düşünsenize, kitabı yazıyor, bakıyor çok satılıyor. Hemen fahiş bir fiyat koyuyor. Kitle müsait. Hemen aynı gün tükeniyor çıkardığı kitap.

Hepsi bu değil.

Yıllarca köşesinde birkaç kelam edip sayılamayacak servete konuyor. Zekâ göstergesi işte.

E hocam madem o adam öyle yapıyor, sen de yap aynısını sen de servet kazan, diyenleri duyar gibiyim…

Ben kendi adıma öyle yapamam.

Öncelikle onun gibi kıvrak zekâm yok.

İkincisi benim hitap ettiğim kitle önüne konan her şeye balıklama atlamaz.

Üçüncüsü ben toptancı bakış açısıyla her şeye toptan kötü veya toptan iyi demem, diyemem.

Dördüncüsü ve en önemlisi de ben kimsenin kutsalına, inandığı değerlere hakaret etmem onları aşağılamam.

Mesela ben her şart ve koşulda devlet yanlısıyımdır.

İktidar parça parça adaları Yunanistan’a verdi tezviratı yapıp bir zaman sonra Rumlar öyle bir çay demler ki Anamur’u veresin gelir diyemem…

Kaldı ki karakterim buna müsait olsa bile benim hitap ettiğim kitle beni anında linç eder sokağa çıkacak yüzüm kalmaz.

O adamın hitap ettiği kitle ile benim hitap ettiğim kitle arasında Erciyes dağı kadar fark var.

Bu kadar gevezeliği niye ettim?

Bu meşhur arkadaş kısa bir video paylaşmış.

TUSAŞ’a yapılan cami hakkında ileri geri konuşuyor.

Öyle cümleler kurmuş ki…

Ben İslam ve cami düşmanıyım dememek için otuz takla atmış.

“Türkiye’nin NASA’sında caminin, Kur’an Kursunun ne işi var?” diyor…

“Amerika’da olsa adamın ciğerini sökerler.” diyor.

Haklı mı? Haklı bence…

Sahi o tür yerlerde caminin ne işi var?

Ne güzel işte batılılara söz verdiğimiz gibi camiler kapatılmıştı, yeniden açmasaydık, zeytinyağlı yemeyip, basma fistan giymeyip, Amerika’nın gönderdiği süt tozları ile vita yağlarıyla hayatımıza devam etseydik.

Gelen vursa giden vursa İMF önünde çadır kursaydık.

En önemli şehirlerimize üsler kurulsa İsrail’e bölgede jandarmalık etseydik…

Fonlanan gazetecilerin kutsallarımıza saldırmasına da gerek kalmazdı. Hem onların günaha girmesine de mâni olmuş olurduk.

Bir başka videosunda bu arkadaş diyor ki:

Yirmi yıldır birçok ülkede dört beş başkan değişti bizimki hala yerli yerinde duruyor.

Durur tabi. Sen ve senin kitlen böyle olursa daha ömrü yeterse bir yirmi yıl daha durur. (Rabbim hayırlı ve uzun ömürler versin.)

Siz de kahrınızdan çürüyüp gidersiniz.

Mustafa Süs