Bismillahirrahmanirrahim. Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah(c.c) servet, şöhret ve şehvet imtihanında yar ve yardımcımız olsun. Mal ve makamlara esir olursak şeytanın maskarası olmaktan kurtulamayız. Malları, ilmi ve iktidarı kendimizin zannedersek Karun ve Yezid gibi zalimleşerek zelil ve rezil oluruz. Dünya ve içindekileri Allah’a özgürce kulluk vasıtası bilirsek kardeş olur, izzet buluruz. Allah sevgisi kalbimizde dünya cebimizde olursa barışırız, kucaklaşırız ve kardeş oluruz. Ama dünya sevgisini kalbe, dini de çıkar için cebimize koyarsak birbirine düşman olur hasetten kardeşlerimizin kuyusunu kazmaya devam ederiz. Yıllar önce Afganlılar İslam’ı gaye edince Rusya’nın kızıl ordusunu Allah’ın yardımıyla yenmişlerdi. Ama bu zaferden sonra iktidar sarhoşluğuyla mal ve makamları gaye, Dini de çıkarlarına alet edince birbirine düşman oldular. Ve ülkelerine davet ettikleri Şeytani işgalci kuvvetlerin eliyle birbirinin katili olmaya devam ediyorlar. Aynı acı durumlar ülkemizde ve diğer halkı Müslüman ülkelerde de devam ettiğini üzüntüyle müşahede etmekteyiz.

Allah’ın emanetleri olan mal, makamları gaye edinenler hikmet, feraset ve basiretlerini kaybederler. Üç kuruşluk dünya çıkarı ve makamı uğruna beraber yürüyüp beraber ıslandıkları kardeşlerini düşman, dinin ve mukaddesatın düşmanlarını da dost zannetme belasıyla cezalandırılırlar. Asr-ı Saadet yıldızlarının nurlu ışığı emanetlere sadakatten rahatsız olanlar kısa zamanda Emevileşmeye mahkûm olurlar. Etrafındaki dalkavuklara karşı Şam Valisi Muaviye’ye “Onlar ki; altın ve gümüşü biriktirip de, Allah yolunda, İslâm uğrunda, ferdî ve içtimaî yardımda bulunmazlar. Karşılık gözetmeden, gönüllü harcamazlar. Onlara, can yakıp inleten müthiş azâbı haber ver. (Tevbe S.34)” Ayeti Kerimesini okuyarak uyaran Ebu Zer Gifari(r.a) gibi uyarıcılara zamanında tahammül edemeyenler acı sonuçlarını tatmaya mecbur kalırlar. Allah’ın birer emaneti olan mal ve makamları kendilerine ait zannedip, ebedi kendilerinde kalacağını düşünenler kısa zamanda yanıldıklarını ya yaşarken ya da ölürken anlarlar. Sadece emanetlere sadık olanlara itaat hükmü yerine manevi ve siyasi lider kadrolarına itirazsız ve körü körüne teslim olunacak yalan ve iftirasını Dinin emri sananlar, aldatıldıklarını ve yanıldıklarını hâlâ göremiyorlar mı? Zamanında nereden bulduğunun ve nereye harcadığının hesabını sormayarak parti, cemaat, tarikat, belediye ve iktidar kadrolarını şımartıp azdırttığımızın ve hâlâ azdırtmağa devam ettiğimizin imani ve vicdani muhasebesi hâlâ yapılmayacak mı? Ve yıllar önce bu yanlışlıkların hesabını sorup uyaran kardeşlerini ihanet damgasıyla suçlayıp dışlamasalardı bugün hepimizi derinden üzen içler acısı bu durumlara düşülür müydü? Beytülmali, miras malı kavgasına dönüştürenler, “Ey iman edenler size tevdi edilen (makam, mal... gibi) emanetlere bilerek ihanet etmek suretiyle Allah’a ve Resulüne(Elçisine) karşı haince davranmayın! (Enfal S.27)” ilahi mesajındaki ültimatom karşısında pişman olup emanetleri vakıf ruhuyla fakirlere, yoksullara, talebelere, mazlum ve mücahitlere harcama erdemliliğini gösterebilecekler mi? “Kim gulül yaparsa (emanete, devlet-kamu ve vakıf, dernek vs. ve tüm kulların mallarına hıyanet ederse), kıyamet günü, hıyanet ettiği şey sırtında yüklü, boynunda asılı halde, rezili rüsvay bir vaziyette teşhir edilerek gelir. Sonra herkese işlediği amellerin karşılığı, hak ettiği tamı tamına verilir, yüklendiği günahların cezaları âdil infaz edilir. Onlara asla haksızlık yapılmaz. (Ali İmran S.161)” İlahi ihtarı, pişmanlığın fayda vermediği büyük buluşma ve duruşma günü gelmeden hepimizi uyandırmalı, düşündürmelidir. Vicdani muhasebemizi hesaba çekilmeden önce yapmalıyız. Ve yukarıdaki Ayeti Kerimeleri çerçeve yapıp makam ve misafir odalarımıza asarak her gün okumalıyız. Dost acı söyler; ama ne söylerse sevdiğinden ve merhametinden söyler. Not: İnşaallah beraber olacağımız sevgi ve aşkın merkezi Mekke-i Mükerreme’ye 2 Nisan umre programına kayıtlar devam etmektedir. Müracaat ve bilgi için: 0212 616 92 26- www.nadidehac.com