Bu Perşembe akşamı, saat 21.00’de, AKİT TV’nin “Yılanbaşı!” gecesi özel programında canlı yayın konuğu olacağız inşallah! O programda; Osmanlı Cihan Devleti’ni, tüm dünya Müslümanlarının birliği olan liderlik müessesi hilafeti, İslam hukukunu, harflerimizi, haftalık tatilimizi, yılbaşımızı ve ahlak müesseslerimizi devrimlerle devirenlerin ihanetlerini duyuracağız inşallah! Önderimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s) Efendimizin dünyaya teşriflerinin Miladi 1445. yılını yılbaşı ilan edemeyen 2 milyarlık sözde Müslüman alemine uyarılarda bulunacağız inşallah! Ellerimizi, dillerimizi ve akıllarımızı kelepçeleyen dahili ve harici işgal kuvvetlerine karşı “Milli Diriliş”imizin “Milli Bir Duruş”la nasıl gerçekleşeceğini anlatacağız inşallah! Fitnevizyon televizyon kanalizasyonlarının Survivor ve diğer ahlaksız programlarla nasıl dinimize, vatanımıza ve aile yuvalarımıza tam sekiz köşeden savaş açtıklarını belgelerle konuşacağız inşallah! Evet; Haçlı emperyalist alemi her sene 1 Ocak gününü, Roma merkezli haçlı aleminin,

İstanbul merkezli İslam alemini İslam’a isyan alemine dönüştürerek yönetmesinin yüz yıllık zaferini kutlamaya devam ediyor! Yeryüzünün en zengin doğal kaynaklarına sahip sözde Müslüman ülkeleri ve kıtaları sömürerek varlık içinde yokluk çeken halklara galebe çalmalarının zaferini kutlamaya devam ediyorlar! Ya biz; tam bir “Yılanbaşı”’gecesine dönüşen asker ve polisimizin emniyet için seferber olduğu bu gecede neyi kutlayacağız ve her gün niçin oyunda oynaştayız! Utanmadan kahkahalarla niçin eğlencedeyiz! Tam bin yıldır kardeşçe yaşadığımız, hasım değil devamlı hısım olmuş Müslüman Kürt kardeşlerimizin sahipsizliğini mi? Ermeni terör örgütü PKK ve Siyonist-Haçlı ittifakı tarafından harabeye çevrilmiş Diyarbekir, Van, Mardin, Batman, Muş, Bitlis, Siirt vs. gibi şehirlerimizde iki ateş arasında kalmış mazlum halkların feryatlarını ve içler acısı hallerini mi? Afganistan, Irak, Türkistan, Çeçenistan, Ahıska, Kırım, Arakan ve Afrika’da haçlıların katliamlarını mı? Tecavüzlerini mi? İşgallerini mi ? Evlerinden, yurtlarından çıkarılan mazlumların çadırlardaki sefil hayatlarını mı? Denizlerde boğulmalarını mı? Cesetleri sahile vuran bebeklerimizi mi! Toplu katledilen şehitlerimizin katilleri Amerika, Rusya, Hindistan, Çin, İngiltere ve diğer Avrupa’nın tek dişi kalmış canavarlarının zaferini mi! Filistin’i ve ilk geçici endirekt kıblemiz Mescid-i Aksa’mızı büyük terörist İsrail’in işgalini mi? Bu sebeple; Muharrem ayındaki “Hicri Yılbaşı”mızı ve geçen haftaki kutlu ve mutlu doğum bayramımız olan “Mevlid-i Nebevi”yi uykuda geçiren, haçlıların yılbaşı programlarına ise hazırlanmak için seferberlik yapan frengi hastalığına yakalanan kardeşlerime acıyorum! Allah’ın gerçek dostları Mevlana, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre Ve Nasreddin Hoca gibi binlerce gönül doktorlarımız varken Noel papaları baba diye yutturan hainlerin oyununa gelen milyonlarca gafiller topluluğu kardeşlerime acıyorum! Ülkemize Boğaz Köprüsü ve yollar yapmak için ağaç kesilmesine kuduranların Noel Papa’larını anma adına milyarlarca çamları deviren akılları Batı kelepçeli zavallı köle kardeşlerime acıyorum! Toplumda sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak için Kurban Bayramı’nda kesilen kurbanlıklara karşı çıkanların “Yılanbaşı” gecesinde içkilerine meze olsun diye kestikleri milyonlarca hindileri zıkkımlayan “Batı aşığı” uşağı kardeşlerimize acıyorum! Kumara milli (dini) piyango diyerek İslam dinine iftira atıldığını bilmeyecek kadar cahilleştirilen toplumun, piyango biletine ilgisine ve geleceğini şans oyunlarına bırakacak kadar şansızlaşan haramzede kardeşlerime acıyorum! “Ey müminler! Size ne oluyor ki; indirilen ilahi emir ve yasakların tümüne inandığınız için sizi sevmeyen o kâfir ve münafık toplulukları (niçin) seviyorsunuz!?”(Âli İmran s.119) “Ey iman edenler! Kendilerine daha evvel kitap verilen ve bu kutsal kitapların içeriğini değiştirdikleri için sapıtan Hıristiyan, Yahudi veya bunlara benzeyen herhangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden kâfir yaparlar!” (Âli İmran, 100) ilahi mesajlarıyla uyanarak artık yılanın başı olan nefislerimizi ezelim! Şeytanların tuzaklarından kurtulalım! Yılanbaşı gecesini eğlenceyle değil, beklenen “milli diriliş”le gerçekleşecek yeni fethi mubini düşünerek geçirelim! Bu geceyi ve her gününü duayla, sohbetlerle ve “milli duruş”la geçiren kardeşlerimizin, Allah (c.c), daim yar ve yardımcısı olsun! Cumamız ve kendi “milli yılbaşı”mızın tatil olması dileğiyle, sadece Allah’a emanet olunuz!

Selam, sevgi ve duayla.