Yunan halkı sığınmacılara yönelik devlet destekli vahşete tepki için ayakta. Göçmenleri taşıyan teknenin Yunan Sahil Güvenlik ekiplerinin gözü önünde Mora açıklarında batması tüm dünyada infial uyandırdı. 

Beyaz Saray açıkladı: İsrail'den ABD'ye Refah teminatı Beyaz Saray açıkladı: İsrail'den ABD'ye Refah teminatı

Teknede bulunan 700'e yakın göçmenden yaklaşık 500'ü boğularak can verdi. Ölenler arasında 100'ü aşkın çocuğun bulunduğu belirtiliyor. Şimdiye dek sadece 78 kişinin cesedine ulaşılırken suyun üzerinde kalmayı başaranlardan 104'ü ise kurtarıldı.

Faciada tüm şüpheler Yunan devleti üzerinde yoğunlaştı. Zira uzun yıllardır sığınmacı botlarını deniz ortasında sert cisimlerle delerek batıran, sahile yanaşan tekneleri silah zoruyla kıyıdan uzaklaştırarak kaderlerine terk eden ve Yunan topraklarına karadan girmiş mültecileri de eşyalarını çaldıktan sonra çırılçıplak soyup geri göndererek ölüme terk eden Yunanlıların bu konuda sicili oldukça kabarık.

Batan teknede 700 insan bulunuyordu.

Edinilen bilgilere göre Mısırlı 9 insan kaçakçısı, yaklaşık 700 göçmeni Libya'nın Tobruk kentinde 'yüzen tabut' olarak nitelendirilen bir tekneye bindirdi. Afgan, Pakistanlı, Suriyeli ve Mısırlılardan oluşan göçmen grubunu taşıyan tekne 14 Haziran'da Mora güneybatısındaki Navarin Limanı açıklarına geldiğinde motor arızası yapmış ve su üstünde sürükleniyordu. 

YUNANLILAR İTALYA'YA İTTİRMEYE ÇALIŞIRKEN...
Çarşamba günü sabah saatlerinde tekneye Yunan Sahil Güvenlik gemisi yanaştı. Atina yönetiminin iddiasına göre Sahil Güvenlik ekipleri, batmak üzere olan teknede bulunanlara 'yardıma ihtiyacı olup olmadığını' sordu. Tekne her an suya gömülecekken her nasılsa sığınmacılar "Yardıma ihtiyacımız yok" dedi. Bu noktadan sonra Yunan güvenlik güçleri sözkonusu tekneyi İtalya'ya doğru sürüklemeye çalıştı. 

Tekne Yunan Sahil Güvenlik gemisi tarafından sürüklendiği sırada alabora oldu. Bu bilgi, Yunan muhalefet lideri Radikal Sol İttifak (SYRİZA) Genel Başkanı Aleksis Çipras'a olaydan sağ kurtulan göçmenler tarafından anlatıldı. İnsanlık dışı tabloya sert tepki gösteren Çipras, yetkililerin 700 kişinin bulunduğu teknede bulunanları kurtarmak yerine onları niçin farklı rotaya doğru ittiğini sordu; buna neden olan Frontex ve AB kurallarını eleştirdi. 

Facia sonrası yaptığı yorumda emekli sahil güvenlik amirali Nikos Spano ise vahşette yegane sorumlunun Yunan Sahil Güvenlik ekipleri olduğunu söyledi. "Ekiplerin her halükârda müdahale etmesi gerekliydi" diyen Spanos, şunları söyledi:

"Tekne yüzen bir mezarlıktı, hiçbir belgesi olmayan çok eski bir tekne. Genellikle bu tür durumlarda kadın ve çocuklar geminin alt kısmına bindirilir. Hareket edemeyecekleri şekilde kilitlenirler. Teknedekiler yardıma ihtiyaçları olmadığını söylediler. Batma tehlikesi altında bulunan teknedeki insanlara yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormamamız gerekir." 

VAHŞET YUNAN HALKINI BİLE AYAĞA KALDIRDI
Mevcut manzara, Yunan toplumunda vicdanını hâlâ kaybetmemiş olanların sokağa dökülmesiyle sonuçlandı. Dünden beri binlerce Yunan genç, Atina sokaklarını "Bütün dünya polisten nefret ediyor" sözleriyle inletiyor. 700 insanın bulunduğu tekneyi göz göre göre suya batıran 'Avrupa hümanizmi', ahlakî değerleriyle bir kez daha yüzleşiyor. 

Yunan polisi Atina sokaklarını sloganlarla inleten ve Avrupa Birliği bayrağını yakan göstericilere zaman zaman sert müdahalede bulundu.

HAVADA SİHA'LAR KAYITTA MIYDI?
Olay sonrası alışık olmadık biçimde 3 günlük yas ilan eden Yunan makamlarının bunu niçin yaptıkları merak konusu oldu. Adalar Denizi'nde yasadışı silah transferlerini ve Yunan Sahil Güvenliğinin sığınmacılara yönelik eylemlerini zaman zaman görüntülemeyi başaran Türk insansız hava araçlarının, tüm dünyada infial uyandıran olay sırasında bölgede bulunmuş olabileceğine ilişkin tahminler yürütülüyor.