Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın (Hucurat Sûresi 6. Ayet).

Sosyal medyada gündem olan ve bilen bilmeyen neredeyse herkesin fikir beyan ettiği, ahlak, inanç ve insanlık sınırlarını aşan, tek taraflı saldırılara dönüşen kız çocuğunun sözde erken evlilik sorunu ciddi anlamda ses getirdi. Manidar bir zamanda, başörtüsü sorununun meclise geleceği süreçte, erken evliliklerin zulmü konuşulacakken ve özellikle Türkiye Aile Meclisi'nin Türkiye genelinde başlattığı AntiLGBTİQP+ yürüyüşleri ile toplumun önemli sorunlarının gündeme geldiği zamanda, üzerinden ciddi zaman geçen ve dosyası kapanan bir konu üzerinden yapılan algı yönetimi ve toplum mühendisliği masum görülemez. Görülmemelidir.

Zulüm kimden gelirse gelsin Müslüman zulme karşı olur. Mazlumun dili, dini, ırkı, rengi olmaz. Allah'ın bir ismi de Adl'dır. Adalet ile hükmeden.

Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun (Mâide, 5/39), ilahi hüküm gereği adalete şahitlik etmek gerek. Nitekim yaşadığımız zamana ve olaylara şahitlik yapıyoruz ve hesaba çekileceğiz.

Kadını canlı canlı gömülmekten kurtarıp peygamber omuzlarına çıkaran İslam inancına her fırsatta ve hatta projeler ile saldırganlığı kendine maharet sayan kesim boş durmadı, durmuyor, durmayacak.

6 Yaş Evliliği Yok, İftiradır

Kızın ifadesi evliliğin 6 yaşta olmadığı yönünde. Abisi, ablaları, ailesi, savcılık raporu aynı yönde.

Ama gel gör ki ille de 6 yaşında evlendi diyerek toplumu ciddi anlamda bunalıma sürüklemek istiyorlar. Üstelik bu 6 yaş evliliği yalanını İslam'a ve Müslümanlara mal etmeye çalışıyorlar. Oysa İslam her yönden denkliği ön plana çıkarır. Denklik ise biyo/pisko/sosyal yönden denklik olmalıdır. Bütün beyanlarda 6 yaş evliliği olmadığı bilinmesine rağmen aynı sakızı çiğnemek ile mideyi bulandırmak isteyen bu grubun amaçları bellidir. Tarih gösterdi ki ne zaman dine saldırmak isteyen müfteriler harekete koyulduysa, bu ümmetin ve insanlığın yumuşak karnından vurmakla başladılar. Yahu 6 yaşındaki kızın evlenmesini hangi vicdan, hangi ahlak, hangi insan evladı kabul eder. Dahası bu yaşlardan sonra cinsel ilişki yaşanması safsatasını yaymak tam bir zihinsel travmadır. Bu travmaları İslam ve Müslümanlarla iliştirmek din düşmanlığının zirvesidir. Acı olan ise sosyal medya ile hareket eden muhafazakârların bir kısmının da bu travmaları bilmeden beslemeleridir.

Anadolu Kültürü Erken Evliliklere Açıktır, Lakin Büluğ Çağında

Anadolu kültüründe birçok aile 14-18 yaşlarında evlenmiştir. Biyolojik olarak büluğ çağına girmesi evlilik için önemlidir. Lakin şunu da unutmamak gerekir ki, köyde yetişen bir kız veya erkek çocuğunun olgunluğu ile şehirde yetişen bir olmaz. Anadolu kültürüne düşman olan anlamaz elbette…

Buna karşı çıkanların gayrimeşru şekilde 18 yaş altı kızlara istismarlarını da biliyoruz lakin mevzubahis bile etmeye değmez.

17 Yaş Evlenemez Ama Zina Serbest

16-17 yaşlarında evlendiğini söyleyen kız ve ailesi ve bununla birlikte geçmiş tarihteki beraat veya kovuşturmaya yer olmayan ifade sonucu ve hastane raporları söz konusu iken, bunu görmek istemeyen müfteri ve ifsatçılar, yine manipülasyon ile algıyı yönetmeye çalışıyorlar. Geçmiş tarihlerde evlilik yaşının 15 olduğu dönemle alakalı neden sesleri çıkmıyor? Ya da Türkiye'nin bilindik bazı isimleri 15 yaşlarında evlenmişler, bunlara neden sesleri çıkmıyor? En önemlisi 13-14 yaşında zina yapan gençler ve yine yaşları ileri olmasına rağmen 18 yaş altı kızlarla cinsel ilişki yaşayan sözüm ona meşhur kimseler sorgulanmazken Allah'ın emriyle peygamberin kavli ile nikâh kıyarak yuvasını kuran insanları tecavüzcü ilan edip hapishanelere atıyorlar. Yani nikâh kıymak suç, nikahsız zina ise serbest... Allah sadece zaman tanıyor...

Tek Taraflı Hüküm ile Aile Linç Ediliyor

Kız çocuğunun ifadesine başvurulup gerekli hukuki süreçler devam ederken malum medya ve saldırgan kesim kızın ablaları, abisi açıklama yapmalarına rağmen ve annesinin geçmişte verdiği ifadeye rağmen ailenin açıklamalarını yok sayarak saldırgan tutumunu devam ettirmektedir. Eğer kadının beyanını esas alacaksak kızın annesi ve ablaları da kadın değil mi? Özellikle anne babası dinlenmeden ve hukuki süreçler sonuçlanmadan hüküm veren Medya ve malum cenah büyük yanılgı içerisindedir. Daha önce Hüseyin Üzmez'e çekilen operasyonda avukatı tarafından yürütülen çalışmada bunun bir komple olduğu apaçık ortaya çıkmış ve yine o zaman ahlaksızca saldıranların dilinden tek bir özür kelimesi çıkmamış ve bir dava adamı sapıklık ile itibarsızlaştırılmıştı. (https://www.youtube.com/watch?v=ruRrTQM3b9g)

Herkesi dinlemeden hüküm vermek insanı sadece yanılgıya götürür.

Sosyal Medya En Büyük Yargıç ve Hâkim Oldu, Ya Adalet?

Sosyal medyanın günümüze etki etmediği hiçbir alan yoktur. Elbette olumlu katkıları olmakla birlikte maalesef ciddi zararları da söz konusudur. Son zamanlarda özellikle hukukçulardan duyduğumuz kadarıyla normal şartlarda herhangi bir savcılık soruşturmasına dahi gerek duyulmayan, davaya dökülmesine gerek olmayan konuların dahi sosyal medyada az bir grubun çok sesi çıkması sonucunda nice insanlar mağdur edilmektedir. Buradan Allah'ın “Adl” ismini temsil eden hukuk ehline de seslenmek gerek: Hakimin Allah olduğu hesap gününe hazırlık yapınız. Sosyal medya ve ifsat ehlinden çekinerek karar vermeyiniz. İki günü belli olmayan dünya için ahiretinizi tehlikeye atmayınız. Bin düşünüp, araştırıp bir karar veriniz. Nitekim tek bir mağdurun bedduası sizi bulabilir. Allah muhafaza... Sosyal medya saldırganları vereceğiniz kararları etkilemesin. Aman dikkat... Adaletin kılıcını kırmayın…

Yeni Bir Gezi Olayı Misali Saldırıdır

Gezi parkı olaylarına baktığımız zaman birkaç kişiyle başlamış ve zamanla devlete ve millete çok ciddi Maddi manevi zararlar verecek boyuta gelmişti. "Erdoğan gitsin de" zihniyetinde olanların ağaçları bahane ederek gezi olayları gibi büyük bir operasyon başlatanlar şimdi “ belki kendisinin bile olayların buraya geleceğini düşündüğünü zannetmediğim bir kız çocuğunun ifadeleri sonucunda neler yapmazlar ki?” Her türlü saldırıyı meşru gören devlet ve millet malına zarar veren kişi ve yapıların yapabilecekleri asla göz ardı edilmemelidir. Sayın cumhurbaşkanımız dâhil olmak üzere hükümet ve devlet erkânı dikkatli olmalıdır. Aile Bakanlığı söz konusu kadına destek verdiğini söylemesine rağmen aile bakanına saldıran siyasiler de duruşunu belli etmektedirler. Ben bu olayın bilinçli olarak tezgahlanıp belki de garibim kızı kullanarak büyük bir operasyon çektiklerine inanıyorum. Yoksa neden bunca zaman sorun yoktu da şimdi düğmeye basıldı? Devlet erkânı dikkatli olmalıdır.

Şahsın Yaptığı Cemaate Mal Edilemez

Geçmişte Müslüm Gündüz gibi şahısları kullanılarak İslam ve Müslümanlara nasıl büyük operasyonlar çekildiğini hatırlayalım. İnsan için “eşrefi mahlûkat” bakışına sahip olan İslam dini, farklı durumlar ve olaylar kullanılarak itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Birinci medeniyet bunalımını İmam Gazali, ibni Arabi gibi âlimlerin cemaat ve tarikatları aşmıştır. Bugün bütün eksikliklerine rağmen 300 yıldır devam eden 2. medeniyet bunalımını yine tarikatlar cemaatler ve vakıflar sona erdirecektir. Cemaatler kapansın diye nara atanlar bilsin ki, daha önce nasıl bütünüyle kapatıldıysa ve bu ümmet tekrar cemaat ve tarikatları baş tacı ettiyse, din düşmanlarının saldırılarıyla ne cemaatler kapanır ne tarikatlar... Bu ülkenin hamurudurlar. Diğer taraftan bir kişinin (velev ki yaptığını kabul etsek bile) yaptığı bir hatayı bütün cemaatlere ve tarikatlara mal etmek alçaklıktır. Nasıl ki Kemalist, komünist, ateist ve daha nicelerine tabii kişilerin yaptıkları bir bütün olarak ait oldukları kurum, kuruluş ve akımlara mal edilemezse, bu olayda da söz konusu kocanın yaptıkları asla tarikat ve cemaatlere mal edilemez. Mahmut Efendi cemaati bu olayın karşısında olduğunu ve asla tasvip etmediğini beyan etmesine rağmen malum televizyon ve gazetelerde bu beyanları görmezden ve duymazdan gelerek saldırılarına devam etmektedirler Bu da niyetlerinin şerlerini kanıtlamaktadır.

Tarikatlar kapatılsın diyenler bilin ki, biz bu ikinci medeniyet bunalımını ancak cemaat ve tarikatlar ile aşacağız. Allah dinini tamamlayacak kâfirler istemese de...

Son olarak nikâhlı olsun nikâhsız olsun, bir çocuk ile ilişki asla kabul edilemez. Her türlü istismarı reddediyoruz. Dili, dini, rengi ne olursa olsun İslam'ın emri gereği, her türlü zinayı reddediyoruz. Zulüm kimden gelirse gelsin reddediyor, mazlum kim olursa olsun yanında yer alıyoruz ve diyoruz ki “bırakın evvela hukuki süreç bir sonuçlansın, kimin ne konuşacaksa o zaman konuşsun...”

Nitekim biliyoruz ki ölüm var, şaşmaz bir hesap var...

Adnan Kalkan

[email protected]