Yıllar önce Çukurova Üniversitesi eğitim fakültesinde okurken R1 ve R2 derslikleri vardı. Dersliğin merdivenlerinin kenar boşluğuna halı atar üzerinde cemaatle bazen de kimse yoksa tek başımıza namaz kılardık. Biz derse girip çıktığımızda bazen de ertesi gün namaza tekrar geldiğimizde halıların kaldırıldığını görürdük. Nereye götürdüklerini de bilmezdik. Onlar kaldırır biz yenisini getirirdik. Halı bulamayınca karton, karton bulamayınca da gazete, o da yoksa elimizdeki ders notları ve kitapları yere koyar üzerinde namaz kılardık. 
Bazen tepki gösterenler "mescide gidin kılın" derlerdi. Oysa mescid yürüme mesafesi anlamında vakit namazını teneffüste kılmaya mümkün olmayan mesafede idi. Mescide gidip vakit namazını kılmak ve geri gelip derse yetişmek mümkün değildi.
Kaldı ki denebilir ki hocalarımızın bir kısmı zaten dine ve dindara karşı idi.
Hatta başörtüsü serbest olunca derse girmeyen bölüm başkanı oldu.

Bu gün de kendini bilmez bazı akademisyenler ve medya şarlatanları Dinimiz ve Peygamberimiz'e (ASM) derste ve medyada hakaret etmeyi maharet kabul ediyorlar. Oysa bu anayasal suçtur. Bir kesime (Müslüman oranı) hakaret anayasal suçtur. İster derste ister medyada inanç ve değerlere saldırmak, aşağılamak ve hele ki hakaret etmek cezasız kalmamalıdır.


Derste iken başörtülü derse giren öğrenciyi dışarı çıkarmak isteyen özel eğitim hocasına ciddi bir karşı duruş sergilemiştik. Hoca "Ben Laik Atatürkçü Türkiye'nin neferiyim. Benim dersime başörtüsü ile kimse giremez'' demişti. Sonuçta şikayet ettik ve Başbakan Erdoğan'ın dik duruşu ile sesini çıkaramamışlardı.
Biz ise hedef tahtasında idik.
Üstten ders alarak fakülteyi erken bitirme durumum vardı, daha önce yapmalarına rağmen, benim erken bitirmeme müsaade etmediler. Ama dik duruşumuzu bozmadık şükür. Nitekim dava bedel gerektirir.
Geçen hafta çocuklarımla Çukurova Üniversitesi 57. Alay camiini ziyarete gittik. Üniversiteye yakışan bir cami inşa etmişler. Yapanları ve katkıda bulunanları tebrik ediyorum. Yakışmış. Lakin Çukurova örneğinde vakit namazlarına teneffüste yetişmenin mümkün olmadığı yerlere cami yapmak yetmiyor. Eğitim fakültesinde binlerce öğrenci okuyor. Yüzlerce namaz kılan var.
Derslerin yoğun olduğu yere yakın mescit yapılmalıdır. 
Bir çok üniversite yerleşim anlamında geniş alana kurulmuştur.  Evet, bu gün (belki,umarım) her üniversitede cami vardır. Lakin camiler sadece cumaya hizmet etmemelidir. Bir üniversiteye birden fazla cami yapmak da mümkün! olmayabilir. Ama en azından her fakülteye zorunlu kadın, erkek  mescidi yapılmalıdır. Böylece namaz kılmak isteyen öğrenciler ve akademisyen hocalar rahat bir şekilde kısa teneffüslerde namazını kılabilmelidir.
Ne dersiniz?
20 yıllık muhafazakar iktidar ve dindar devlet başkanına rağmen "Namaz kılacaklarsa ya camiye gitsinler ya da kaza yapsınlar" diyecek zihniyetler çıkar mı?

Adnan Kalkan
[email protected]