Derin Gerçekler

Bu ahlaksızlar her yerde varlar. Kendilerini allame halkı ahmak olarak görürler. Aslında kim kimi ne kadar yükseltirse kendini o kadar küçültür. Kim kimi ne kadar alçaltırsa kendini o kadar yüceltir. Gerçekte ise insanlar üstün meziyetlerle ve zaaflarla yaratılmıştır.  Herkesin zayıf ve üstün olduğu yönler olabilir. Ama insanların başarısını imkanları ile birlikte değerlendirmek gerekir. Başarıya giden yol da önemli. Sınav soruları çalınarak elde edilen başarı başarı değildir. Çalıntı servetle zenginlik meşru bir zenginlik değildir.

Hani şu, dünyanın “Brettton Woods büyüsü” ile büyülenmiş “yeşil kağıt ihracı” ile en zengin zengin ülkesi olan ABD var ya, oranın bir Başkanı var. Adı Biden. Şu milli marşı Lady Gaga’ya okutan, Evangelik ülkenin Katolik Cizvit tarikatından olduğunu söyleyen, Kelt İncili üzerine yemin eden,  Pedefolik-Satanist adam! Onun oğlu Hunter Biden babasının adını kendi telefonuna "Pedofili Peter" diye kaydetmiş. Habere bakar mısınız: ''Hunter Biden'nın telefonundaki fotoğraflar internete sızdırıldı. Sızdırılan veriler arasında baba ve oğulun yaşı küçük kız çocuklarıyla uygunsuz fotoğrafları, uyuşturucu madde ve silah kullanımıyla ilgili yazışmaları ve görüntüleri yer aldı. Ayrıca Hunter Biden'ın 5 ayda eskortlara 30 bin dolar ödeme yaptığı ve ödemelerini sağlık harcaması olarak gösterdiği ortaya çıktı.”
Alın şu haber de Trump ile ilgili. Al birini vur ötekine: “Trump'ın pedofili milyarder Jeffrey Epstein'a ait uçakla 7 kez seyahat ettiği ortaya çıktı. Trump'ın çocuk istismarı ve cinsel tacizden hüküm giyen pedofili milyarder Jeffrey Epstein'a ait Lolita Ekspres özel uçağıyla 7 kez seyahat ettiğini gösteren belgeler yayınlandı. Uçuş kayıt belgelerine göre Trump, 1993 yılında dört kez, 1994, 1995 ve 1997 yıllarında ise birer kez uçakta seyahat etti.  Seferlerin Trump ve Epstein'ın evlerinin bulunduğu Palm Beach'ten Newark'a gerçekleştirildiği öğrenildi.'' Bu da Evengelik Cumhuriyetçisi!
2019’da Pedefoli Jeffrey Epstein New York'ta tutulduğu cezaevinde intihar etmeden 10 Ağustos'tan  iki gün önce 1 milyar dolara yakın serveti ile ilgili vasiyet imzalamış. Aralarında reşit olmayan kız çocuklarının da bulunduğu çok sayıda kişiye cinsel tacizde bulunmak ve seks amaçlı insan kaçakçılığı yapmakla suçlanan Amerikalı Epstein, hakkındaki kadın ticareti suçlamalarından yargılanmayı bekliyordu. Epstein’in serveti, vasiyeti gereği adı açıklanmayan bir vakfa devredildi. Anlayacağınız Amerikan adaleti, mediası, istihbaratı bu konuda da her zaman olduğu gibi temiz bir iş çıkartmış.
Maxwell davası sürüyorken “Jeffrey Epstein beni 14 yaşımdayken Donald Trump’la tanıştırmıştı” demişti. Epstein’in sevgilisi Ghislaine Maxwell'in yargılandığı davada, mağdurlardan Jane'in, Trump ve Prens Andrew ve daha bir çok ünlü ile ilgili iddiaları kamuoyuna bomba gibi düşmüştü. Epstein‘in Satanist sapık sevgilisi Gisele Maxwell’in’de susturulması gerekiyordu. İstermisiniz kendileri için üs olarak kullanmak istedikleri ülkemizde de susturulması gereken birileri çıksın. Maxwell için önce CoVID oldu dediler, sonra  Onun kaldığı hapishanede yangın çıktı ve o da öldü. ''Damdan düştü kurbağacık, titretti kuyruğunu, bunu gören Jandarma aldı götürdü onu. Kurbacığa bir mezarcık kazdılar, mezarının üstüne şu cümleyi yazdılar: Damdan düştü kurbağacık (Nakarat).''
Bu tür hikayelere ekranlarda çok rastlıyorsunuz. İzleyiciler de tempo tutuyor, “anlat anlat heyecanlı oluyor” diye. Bu işten garip bir keyf alanlar var!? Pedofoli Mafyası aynı zamanda Cinayet örgütü gibi. Demokrasilerde çare tükenmiyor. Pfizer'in Anlaşmalarının, “VIP P.zev.ngi Epstein”in dosyaları ile rüşvet ve yolsuzluk belgelerin muhafaza altına alındığı  New York'taki Adli Emanet Arşiv'i esrarengiz bir şekilde yanmış bitmiş kül olmuş. O depoda, aynı zamanda BionTech belgeleri de varmış onlar da yanmış. Belgeler nerde? Suya düştü. Su nerde? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu.
Buyurun size bir yarasa hikayesi daha. Uyumak üzere ölüm uykusuna yatmış kalabalıklara hangi hikayeye anlatırsanız anlatın, onlar size inanacaktır.  Bu olanlar açıkça delilleri yok etmektir. Öyle ya, 11 Eylül'de ikiz kulelere çarpan uçağın pilot kabinindeki teröristin cesedi ve uçak buharlaşırken, pasaportunu  bulup, teröristin kimliğini tesbit edip 700 Milyar dolar Suudi’lere ceza kesilirken dünya ne yaptı? İnsanlar da bu yalana kandılar. ''Aya merdiven dayayacağız, asansör kuracağız'' deseler yine inanır bu insanlar. Hadi Mars’a taşınıyoruz, Mars’a 1-2.. Uzayı fethe çıkıyoruz!?
Amerikalılar yapıyorsa, neden Suudiler yapmasın. Geçmişte bizde de yapıldı bir çok operasyon ama hiç birinin üstü tam örtülemedi. Suudiler, C. Kaşıkçı cinayetinin üstünü dolarla örttüler. Dolar lanet olası dolar bütün günahların üstünü örtmede en çok kullanılan örtücü! Zaten Dolar konuşunca diplomasi de, siyaset de susuyor! Dolar aynı zamanda bir “susturucu”dur!
“Melek” Merkel’in gençlik yıllarında çıplaklar kampındaki kız arkadaşları ile fotoğrafı ya da Global Reset projesinin tepe isimlerinden “Tanrı adayı”(!?), Dünya ekonomi forumu başkanı Klaus Schwab’ın Homo fotoğrafı, Mormon’lar arasında yaygın 15 yaşta kızlarla harem kuran zenginlerin hayatı, Kamala Harrris’in beyanları, özel hayat ve özgürlük sorunu birileri için.
Bir zaman bizim media şöyle haber yayınlıyorlardı: “Bilim insanları, CoVID-19'un (Yeni adı: SARS CoV 2. Biz onu Şifa aracı sanmıştık, Biyolojik savaş ajanı çıktı!) Omicron varyantının oluşturduğu tehlikeyi anlamaya çalışırken İsrail'den olumlu bir haber geldi. İsrail Sağlık Bakanı Horowitz, son altı ay içinde ikinci veya üçüncü doz Pfizer/BionTech aşısı olan kişilerin yeni varyantın semptomatik hastalığına karşı yüksek bir oranda korunduğunu açıkladı.”
Eee, bugüne gelince İsrail Sağlık bakanlığı Pfizer’le yapılan aşı anlaşmasının metnini bulamıyor, aşı sonucu ölüm vakalarının patlaması üzere yargının konuyu incelemek için sözleşmeyi istemesi üzerine. Bizim Sağlık Bakanlığı, daha doğrusu yasama, yürütme, yargı, meslek örgütleri, akademi, iş dünyası, STK’lar, Media daha uyanmadı. Ne diyelim, “uyusunlar da büyüsünler ninni.” Daha Viranşehir savcısı ile ilgili görevden alma kararını bile geri çekmediler.
Alın size bir haber daha: Pfizer Aşısını İnceleyen “Bağımsız Veri Güvenliği İzleme Kurulu” üyesi Prof. Kathryn Edwards, mahkemede “Pfizer'in ücretli danışmanı” olduğunu, yani “bağımsız olmadığını” ve Pfizer için çalıştığını İtiraf etti.
N’olcek şimdi!?
Biz de kimler  var aynı durumda aceba?
Bakalım Kathryn kadar vicdan sahibi biri var mı onların arasında itiraf edecek? Susanlar korktukları için mi susuyorlar. Allah’tan korkmuyorlar mı? Ya da kimden korkuyorlar!. “Kol kırılır yen içinde kalır” diye mi düşünüyorlar. Bunların kolları ya çolak kalacak ya da kangren olacak. “Amirlere iteat” ettiklerini söyleyenlere gelince “Masiyette iteat yoktur.”
Gün gelir onları yakacak ateş, sizi de yakar.
Şeytan sizi/bizi Allah, vatan, millet diye de aldatmasınlar!
Aldatanlar gibi aldananlar da zavallıdır.
Kendi menfaatleri için Allah’ın adını, dini, biat, emre iteat gibi dini kavram ve müesseselerin için boşaltarak insanları kendi, zan, heva ve hevesleri yönünde kullanmaya kalkanların vay haline!
Din ve devlet büyüklerini, kanaat önderlerini, İlah ve Rab edinmekten sakınalım.
Kuşlar uyanmakta, bakalım insanlar ne zaman uyanacak!
Selam ve dua ile.