‘Transatlantik Forumu’na dönüştürülen Münih Güvenlik KonferansıABD yönetiminin Ukrayna'ya desteğini gösterdiği bir şov formatında gerçekleştirilmişti.

Konferans sonrası yapılan değerlendirmelerde NATO’nun doğuya ilerleme planının Ukrayna-Karadeniz ve Kafkaslar ile sınırlı olmadığı, ittifakın Hint-Pasifik bölgesini de kendi etki alanı olarak gördüğü, hatta Tayvan ile Güney Çin Denizi’nin Güneydoğu Asya’nın Ukraynası’na dönüşmesi halinde jeopolitik çelişkilerin daha da keskinleştirecek politikalar izleneceği yorumları yapılmıştı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Güvenlik Konferansında ülkesinin NATO'ya olan kararlı bağlılığını teyit eden konuşmasında, İsveç ve Finlandiya'nın ittifaka mümkün olan en kısa sürede katılmasını memnunlukla karşılayacağını belirtmişti.

Kısacası; bu yılın Münih Güvenlik Konferansı da, Batının yeni küresel risk algılarını köpürterek, sömürgeci atraksiyonlarını sürdürülebilir bir boyuta taşımasıyla tarihe geçti. Türkçesi; bir film repliği, Batı cephesinde yeni bir şey yok?

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, apar topar neden Washington'a çağrıldı?

Geçtiğimiz Cuma günü Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Hitler’in 1944 yılında Doğu Prusya’da generalleriyle bir araya gelmesinden bu yana hiçbir Alman şansölyesinin bu tür bir toplantıya katılmaması temayülünü ayaklar altına aldı. Almanya Şansölyesi Olaf ScholzBeyaz Saray’da bir saatlik gizli bir savaş zirvesine katılmak için Washington’a yanında ülkesinin gazetecileri olmadan tek başına seyahat etti.

Scholz, ABD Başkanı Joe Biden ile baş başa görüşmesinde, ekibinden hiçbir kimseyi toplantıya dahil etmedi. Ne Biden yönetimi ne de Alman hükümeti, bu olağanüstü seyahatin nedenini açıklamadı.

Şansölyenin dünyanın en güvenli binasında ve hiçbir yardımcısı olmadan fiziksel olarak hazır bulunmasını gerektiren gündem ve sebeb neydi?

Putin’e NATO’nun uyarısı; Abrams ve Leopard tankları…

ABD hükümetinin toplantının içeriğine ilişkin herhangi bir bilginin sızdırılması ihtimalini ortadan kaldırmak istediği belliydi.

Ukrayna güçlerinin stratejik Bahmut kentinde büyük bir bozgunla karşı karşıya olduğu koşullarda Biden ve ScholzNATO birliklerinin konuşlandırılması da dâhil olmak üzere NATO güçlerinin acil askeri eylemlerini görüşmek üzere bir araya geldi.

Scholz’un Biden yönetimi tarafından savaş zirvesi için Washington’a çağırılması, Putin’e NATO’nun çatışmayı tırmandırmaktan geri durmayacağına dair bir uyarı/mesaj gibi algılanabilir.

Bu toplantının, Abrams ve Leopard tanklarının Ukrayna’ya konuşlandırılması konusunda ortaya çıkan karışıklık ve kamuoyu anlaşmazlığını önlemek amacıyla iki ülke arasında ortak askeri karar alma ve eylemleri koordine etmek için yapıldığı ortada. Scholz ayrıca NATO birliklerinin Ukrayna ya da Belarus’a konuşlandırılmasını kabul etmiş olabilir.

Peki neyin karşılığında?

Kaliningrad Oblastı, Berlin, Moskova ve Washington arasında pazarlık konusu mu?

İkili görüşmenin bir diğer gündem maddesi de Scholz’un Biden’danİkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Sovyetler Birliği’ne bırakılana kadar Almanya’nın Königsberg isimli bir şehri olan Kaliningrad’ın Rusya tarafından boşaltılması yönündeki yeni talebi. ABD’nin Scholz’un bu talebine sıcak baktığı söylenebilir.

Kaliningrad/ KönigsbergRusya'nın Rusya ile kara bağlantısı olmayan Litvanya ile Polonya arasında Baltık Denizi kıyısında yer alan eksklav  toprağıdır.

Bir devletin başka bir devlet tarafından kendisiyle bağlantısı kesilmiş toprağına eksklav toprak denir. Eksklav toprağa Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti örnek verilebilir. Azerbaycan'ın toprağı olan Nahçıvan BölgesiErmenistan'ın sınırlarının oluşturduğu bölge ile Azerbaycan ile bağlantısı kesilmiş, eksklav toprağa dönüşmüştür.

Kaliningrad geçmişte Rusya'nın önemli bir şehri olduğu gibi Alman Doğu Prusya eyaletinin başkentidir de.

Nüfusun; yüzde 84,4'ünü Ruslar, yüzde 4'ünü Ukraynalılar, yüzde 3,8'ini Beyaz Ruslar, yüzde 0,7'sini Ermeniler, yüzde 0,5'ini Tatarlar, yüzde 0,5'ini Litvanlar, yüzde 0,4'ünü etnik Almanlar, yüzde 0,3'ünü Polonyalılar ve geri kalan yüzde 2,4'ünü diğer milletlerden insanlar oluşturur.

Rusya'yla kara bağlantısı olmayan Kaliningrad1945'te yani İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda savaşı kaybeden Almanya'dan alınarak Rusya toprağı haline getirilmişti. Baltık Denizi'ne açılan ve AB üyeleriyle kara komşusu olan bölgenin Moskova için stratejik önemi çok büyük.  

Nitekim geçtiğimiz yıl, Kaliningrad Oblastının Rusya’nın kontrolünden çıkma ihtimaline karşı ön tedbirler almak üzere Vladimir Putin'in en yakınındaki isimlerden biri, Rusya'da çok büyük etkiye sahip Güvenlik Konseyi'nin başındaki Nikolay Patruşev de Kaliningrad'a gitmiş, ziyaretin amacı "Kuzeybatı Rusya'daki ulusal güvenlik meselesini konuşmak" olarak açıklanmıştı.

Konu "ulusal güvenlik" olduğunda Kaliningrad çok kilit bir pozisyonda. Rusya'nın Baltık Denizi'ndeki donanmasının üssü Kaliningrad'daMoskova daha önce de nükleer kapasitesi olan İskender balistik füzelerini Kaliningrad'a konuşlandırmıştı

İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda, ABD ordusu içinde Sovyetler Birliği’ne karşı bir son dakika ABD-Alman ittifakını destekleyen unsurlar vardı. Mesela ChurchillRuslar’a karşı savaşmak üzere Müttefik kuvvetlerle birlikte 50 bin Alman askerini silahlandırmak istiyordu. Günümüzde Churchill'in yerini Joe Biden almış görünüyor.

Tüm bu yaşanılanların perde arkasında ne var?

Olası ABD/Çin savaşında Moskova’nın soğuk savaş döneminden müttefiki Çin Halk Cumhuriyeti’ne yardım etmesinin önüne geçmek için NATORusya’yı Karadeniz’den ve Kafkaslardan kıskaca almayla sonuçlanacak adımlar atıyor. Gürcistan’da ki muhalefetin sokaklara dökülmesini bu açıdan yorumlamak mümkün. Ayrıca “körün gözüne parmak” dercesine Gürcistan Parlamentosu önünde Ukrayna bayrağı açmaları, bu gösterilerin perde arkasındaki azmettirici odağı gösteriyor.

Gürcistan'da güçlü bir Rus karşıtlığı var. Türkiye'de yerleşik Gürcü diasporasında bile bu karşıtlık tavan yapmış durumda.

Türkiye'deki Gürcülerin soğuk savaş dönemi NATO propagandasının kurbanı oldukları söylenebilir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Moskova ve Tiflis arasında ortaya çıkan sorunlar ve silahlı çatışma, Rus karşıtlığını belirginleştiren etkenlerden.

Milliyetçi Gürcüler her fırsatta Rusların karşısına çıkmayı, ulusal bilinç görüyor. Bu nedenle Ukrayna savaşı başladığından beri, yoğun çatışmaların yaşandığı özellikle MariupolHersonİripin ve Mikolayev gibi birçok cephelerde savaşıyorlar. Resmi olmayan rakamlara göre 1.000'e yakın Gürcü savaşçı, Ukrayna'da aktif olarak savaşmayı sürdürüyor.

GürcistanOrta Asya ve Azerbaycan’daki enerji hatlarının geçiş güzergâhının başlıca duraklarından biri. “Gül Devrimi” diye anılan eylemlerin ardından iktidara gelen Mihail Saakaşvili döneminde ise Rusya ile ilişkiler iyice gerildi.

Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya ile sorunları mevcut.

Sovyetler Birliği dağıldığında Abhazya ve Güney Osetya bağımsızlıklarını ilan ederek Gürcistan’dan ayrıldıklarında Gürcistan ile Abhazya ve Güney Osetya arasında çatışmalar yaşanmıştı.

Güney Osetya ve Gürcü yönetimi arasındaki güç mücadelesi ve sözlü sataşmalar beş gün süren Ağustos 2008 savaşıyla sonuçlandığında, Gürcistan’ın hiç de efelendiği gibi askeri gücünün bulunmadığı ortaya çıkmıştı; çünkü Gürcistan topraklarının bir kısmı, hiç de hesaba katmadığı biçimde Rus birliklerince işgal edilmişti. SavaşAB’nin arabuluculuğuyla 12 Ağustos’ta sağlanan ateşkes anlaşmasıyla sonlandığında, Rus birlikleriEkim 2008’de Abhazya ve Güney Osetya dışında işgal ettikleri Gürcü topraklarından çekildi.

Rusya FederasyonuAbhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanıma kararı aldı ve Abhazya ile 24 Kasım 2014 tarihinde “Stratejik Ortaklık ve İttifak Anlaşması”, Güney Osetya ile de 18 Mart 2015 tarihinde “İttifak ve Entegrasyon Anlaşması” imzaladı.

Gürcistan, kendi sınırlarına dahil Abhazya ve Güney Osetya’nın 2008’den beri Rusya’nın işgali altında olduğunu belirtiyor, Rusya’dan bu işgaline son vermesini talep ediyor.

Türkiye ise Abhazya ve Güney Osetya’nın “bağımsızlığını” tanımıyor, geleneksel dış politik konseptine uygun şekilde Gürcistan’ın egemenlik ve toprak bütünlüğünü destekliyor.

Bir zamanlar Sovyetler Birliği’nin en zengin bölgelerinden biri olan Gürcistan’ın ekonomisi, bağımsızlık sonrası Sovyetler’in ucuz enerji kaynaklarını yitirmesi ve ticaret bağlarının kopmasıyla hızlı bir çöküş yaşadı. Son yıllarda bölgede nüfuz sahibi olmak için Moskova’nın başlıca rakibi Washington.

Türkiye’nin Gürcistan’da askeri üssü var…

Haziran 2002’de Gürcistan'ın SSCB'den bağımsızlığını kazanmasından sonra, topraklarında ilk NATO tatbikatı, NATO Güneydoğu Avrupa Müşterek Kuvvetler Komutanı Orgeneral Oktar Ataman komutasında başladı.

Rusya ve Gürcistan arasında AGİT İstanbul Zirvesi sırasında yapılan anlaşmaya göre Viziani ve Gudauta bölgelerindeki Rus askerî üslerinin 1 Temmuz 2001'de boşaltılması ve Sovyet Askeri birliklerinin çekilmesinin ardından Gürcistan'ın Vaziani ve Gudauta bölgelerine, Türk askerleri yerleştirildi.

NATO bayrağı altındaki Türk birliklerinin bölgeye yerleştirilmesi kapsamında, NATO Askeri Komitesi Başkanı Amiral Gvido Venturoni'nin Gürcistan ziyareti sonrasında Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Güvenlik Daire Başkanı Tümgeneral Ali Hasan Gürcihan başkanlığındaki Türk askerî heyeti de aynı maksatla Tiflis'e gitmişti.

Gürcistan Devlet Başkanı, protestocuları destekledi ve veto sözü verdi!..

Rus tipi yasa bahane, Gürcistan’ı karıştırmak şahane. Gürcistan'ın AB aday statüsü başvurusunu Brüksel tarafından değerlendirilme aşamasında, “Yabancı ajanların şeffaflığı” ve “yabancı ajanların kaydedilmesi konularındaki iki tasarı; iktidardaki Gürcü Rüyası Partisi’nin yakın ortağı Batı karşıtlığı ile bilinen Halkın Gücü Partisi tarafından teklif edildi.

Gürcistan Parlamentosu'nca "Yabancı Etkinin Şeffaflığı Hakkında" yasa tasarısının onaylanmasına bazı protestocular tepki gösterdi. Benzer bir “yabancı ajan” düzenlemesi Rusya’da 2012 yılında yasalaştı. Şubat ayında, yabancı ajanlara ilişkin kanun taslağının iki versiyonu Gürcistan Parlamentosunda görüşüldü. İkincisi, ABD Yabancı Temsilciler Kayıt Yasası'nın bir çevirisiydi. 

Yıllar içerisinde ise Batı’dan fon alan sivil toplum örgütleri ile medya hedef alındı.

BelarusTacikistan ve Azerbaycan gibi eski Sovyetler Birliği ülkeleri de STK’ların faaliyetlerini kısıtlayan benzer yasaları meclislerinden geçirmişti. Rusya ve Gürcistan'da “ajan” kelimesi “casus” ve “hain” anlamlarında kullanılıyor ve STK’lar için olumsuz bir çağrışıma sahip. STK’ların ülke ve toplum yararına değil, dış güçlerin çıkarlarına çalıştığı gibi bir ima söz konusu. Bu imanın doğruluk payı çok yüksek. Türkiye'de de bu etki ajanlarından çokça var.

Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te ülkede basın özgürlüğünü kısıtlayacağı ve sivil toplumu da bastıracağı yönünde tartışmalara neden olan yeni yasa tasarısını protesto eden göstericilerle,  polis arasında çatışmalar yaşandı.

ABD ve Avrupa Birliği, bu girişime açıkça karşı çıktı…

ABD'de temaslarda bulunan Gürcistan'ın kadın Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, Tiflis'teki olaylarla ilgili konuşmasında Parlamentonun onayladığı "Yabancı Etkinin Şeffaflığı Hakkında" yasasının aslında Rusya'nın "talimatıyla" hazırlanan bir yasa olduğunu iddia etti ve "Bu yasa ne şekilde olursa olsun iptal edilmelidir." dedi.

Zurabişvili söz konusu yasanın Gürcistan'ın Avrupa Birliği (AB) ve NATO entegrasyonuna karşı olduğunu savunarak parlamentoda yasanın onaylanmasına oy veren herkesin anayasaya karşı çıktığını savundu. Masasına gelmesi halinde yasa tasarısını veto edeceğini söyleyen Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zourabiçvili ise, protestocuların yanında olduğunu söyledi.

Parlamento binası önünde toplanan ve ellerinde Avrupa Birliği ve Ukrayna bayrakları taşıyan binlerce protestocuyu dağıtmak için polis, tazyikli su ve biber gazı kullanıyor.

Gösterilere katılan ana muhalefet partisi Birleşik Ulusal Hareketi ile diğer muhalefet partilerinin liderleri, söz konusu yasanın demokrasi karşıtı olduğunu savunuyor. Ayrıca meydanda tutuklu, ABD kuklası eski cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili'yi savunan sloganlar ve hükümetin istifası talepleri duyuldu.

Gürcistan Başbakanı Giorgi Garibaşvili ise, “AB ve küresel standartlara uygun olduğunu iddia ettiği yasaya destek veriyor.

Protestocular “Hepimiz bunun bir Rus yasası olduğunu biliyoruz. Eski Sovyetler Birliği'nin bir parçası olmak istemiyoruz, Avrupa Birliği'nin bir parçası olmak istiyoruz, Batı yanlısı olmak istiyoruz" diyorlar. Bunların amacı Gürcistan'ıUkrayna'nın pozisyonuna düşürmek.

Aslında hükümet, bu yasa tasarısını parlamentoya taşımakta oldukça haklı. Fonlarının yüzde 20'sinden fazlasını yurtdışından alan sivil toplum kuruluşları (STK) ve bağımsız medyanın kendilerini “yabancı ajan” olarak beyan etmelerini zorunlu kılan, aksi takdire para cezasına çarptırılmalarını düzenleyen yasa, Batılı ülkelerin tepkisini çekiyor. Çünkü böylelikle onların ülke içindeki payandaları gün yüzüne çıkıyor.

Gürcistan'ın adaylık başvurusunu değerlendiren Avrupa Birliği’nden de  yasa tasarısına tepki var. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, yasanın "AB değerleri ve standartlarıyla uyumsuz olduğunu" dile getirdi.

Moskova'nın 1990'larda Gürcistan'dan ayrılan Abhazya ve Güney Osetya bölgelerindeki ayrılıkçıları desteklemesi nedeniyle, Rusya pek çok Gürcü tarafından “düşman” olarak görülüyor.

Çoğu protestocunun ve ülkedeki muhalefetin korktuğu şey, yasanın kabul edilmesinin Gürcistan'ın uzun süredir devam eden AB'ye katılma arzusuna son vermesi. Gürcistan nüfusunun yüzde 80'inden fazlası, Gürcistan'ın ülke anayasasında da yer alan Avrupa perspektifini destekliyor.

Sonuç:

ABD ve NATORusya Federasyonu'nu çevrelemeyi sürdürüyor. Bu kuşatma harekatının tek hedefi Ukrayna değildi. Nitekim ta aşağıda, YunanistanBulgaristan ve Romanya’yı içine alan bir küresel planla karşı karşıyayız.

Gürcistan'da yaşananlar, aynı projenin yansıması. Küresel kapitalizm, kendi rengine boyanmayan hiçbir sisteme hayat hakkı tanımamakta oldukça kararlı.

Bu nedenle Türk siyasetine müdahale ediyorlar. Londra - Washington ortaklığının Türk siyasetini dizaynı, son günlerdeki politik gelişmelerle daha net görülebiliyor.

Küresel kapitalizmRusya ile kendi milli çıkarları doğrultusunda ilişki geliştiren Türk hükümetinden rahatsız.

Seçimlere gidilirken Rusya'nın Türkiye desteğini budamak amacındalar.