Bismillahirrahmanirrahim -- Bu hafta, esrar ve eroinin kurbanı olarak intihar eden otuz yaşındaki bir gencin cenaze namazındaydım. Ailesinin sel gibi akan gözyaşları arasındaki çığlıkları ve ahları inanın; bir devleti helak eder. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesiyle hareket eden devletler ve onları yöneten iktidarlar güçlü ve uzun ömürlü olmayı başarmışlardır. İnsanın mutluluğu, huzuru için nöbette olduğunu unutan iktidarlar zalimleşmiş ve yıkılıp tarihten silinmişlerdir. İnsan sadece midesi olan bir varlık değildir. Onun ciğer, böbrek, kol, ayak, göz, kulak ve kalp gibi çok mühim organları, o’na yön veren aklı ve can veren ruhu vardır. Her insanın; yaşama, konuşma, evlenip çoğalma, üretip tüketme, düşünüp inanma ve

inandığını yaşama hakkı gibi doğuştan vazgeçilemeyecek ve asla yasaklanamayacak hakları vardır. Bu sebeple; yeryüzünün halifesi olan insanın akıl, mal, can, namus, nesil ve inanç emniyetini sağlamak iktidarların en önemli görevidir. İnsanın ana dille konuşması, yazması, inanması ve inandığını yaşaması yasaklanamaz. Hatta yasaklanması teklif dahi edilemez olan en doğal haklarının başında gelmektedir. Faiz ve kumarı yasak ederek mal emniyetini, zinayı yasak ederek nesil ve namus emniyetini, işkenceyi yasaklayarak akıl emniyetini sağlamak devletlerin en mühim görevlerindendir. Sigara, alkol, esrar ve eroin gibi insanın tüm organlarına zarar veren bu zehirlerin üretiminin ve tüketiminin yasaklanması, can, sağlık ve onuruyla yaşama emniyetini sağlamak içindir. Bugün yokluğumuzda, dünya nöbetini ele geçiren Vatikan merkezli siyonist İsrail ve bekçileri emperyalist ülkeler, insanlığın onuruyla oynamaya devam ediyorlar. Silah satışları için savaşları, işgalleri devam ettirirken ezilen ve sömürülen köle halkların uyanışlarını önlemek için faiz, kumar, sigara, alkol, esrar, eroin ve fuhuş tuzağını kullanıyorlar. Okullarımızın önlerinde bile alenen pervasızca bu zehirleri satanlara ne zaman dur denecek. Bu piyonları kullanan esrar ve eroin mafyasından ne zaman hesap sorulacak. Yakalanıp hapse atılan bu eşkiya sürüsü ilk duruşmada tahliye edilip yine koşarak ihanetlerine devam ediyorlar. Babamı öldüreni affedebilirim. Ama esrar ve eroini üretip satan eşkiya ile gencecik kızları aldatıp pazarlayan eşkiyayı asla affetmem! Devlet bu canilere mutlaka idam cezasını uygulamalıdır. Eroin ve esrarı üretene, pazarlayana ve satana en ağır cezaları içeren kanun değişikleri mutlaka vakit geçirilmeden yasallaştırılmalıdır. Uyuşturucu bağımlısı olan mazlum gençler her gün ölmeden ölüyorlar. İş yok, eş yok, aile yok, nesil sahibi olmak yok. Polisimiz kanunların yetersizliği sebebiyle yetkisiz, yetersiz ve çaresizdir. Savcı ve hakimlerimiz uyuşturucu şebekelerini koruyan mevcud yasalar sebebiyle etkisizdir. Emperyalist ülkelerin kontrolünde devam eden sömürdükleri ülkeleri uyuşturucuyla işgal etme savaşında devletimiz her bir kurumuyla olağanüstü hal ilan etmelidir. Başta Diyanet, Milli Eğitim, Spor, Sağlık, Emniyet ve Adalet kurumları dayanışma içinde milli bir seferberlik ilan etmelidir. Bu materyalist, ataist ve kitapsız dinsiz eğitim bataklığı mutlaka milli ve dini eğitim ve öğretim ilacıyla kurutulmalıdır. Acilen, bizi biz yapan gerçek bir milli eğitime dönmeliyiz. Karma eğitimi bırakıp, kız ve erkeklerin ayrı okuyacakları okulları acilen açmalıyız. Milli ve ahlaki ölçüler içerisinde gençler spora teşvik edilmeli, gençlerimizin boş vakitlerini değerlendirerek tuzaklara düşmesinin önüne geçmeliyiz. Bu zalim materyalist rejiminin kurbanları gençlerin uyandırılması için ise sohbetlere yılmadan devam edilmelidir. Selam ve dua ile…