BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM İslam Nizamımız, insanları Hakk’a daveti (yalnız Allah’a kulluk davetini) ve hayırlarımızı vermeyi akrabalarımızdan (en yakınlarımızdan) başlamayı emretmektedir. Akraba ve kurban kelimelerinin her ikisi de “kurb” kökünden türeyen yakın ve yakınlık manasına gelen kelimelerdir. Kurban; yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah’a (c.c) mukarreb (yakın) kul olmanın vesilelerindendir. Zekât, namaz, oruç, hac, cihad, iyilik, yardımlaşma, sevgi, merhamet, kardeşlik, ana babaya saygı, varlık alemine ve insanlığa hizmet gibi ibadetlerin (kulluk görev ve ödevlerin) tamamı Allah’a kurbiyetin (yakın olmanın) en önemli yollarıdır. Kısaca Allah’a (cc) yakın kul olmak için atılan her adım ve eylem bir kurbandır. Zamanın yegâne sahibi Allah’a (cc) secde etmek adına beş vakit namaz kılmak için günün 24 saatinin en az 1 saatini kurban edemeyen insanda ne hayır vardır? 12 ayın 1 ayında tutacağı oruçla nefsini kurban edemeyen kulda ne hayır vardır? Fakirlere, yoksullara, yolda kalmışlara, talebelere, hayat nizamımız İslamiyet’in hâkimiyeti yolundaki tüm cihadi çalışmalar için mülkün tek sahibi Allah’ın (cc) emanet verdiği mallarının bir kısmını zekat ve infakla kurban edemeyen cimri zenginde ne hayır vardır? Allah’ın (cc) en büyük emaneti can ve ciğerlerimiz olan nesillerimizi (evlat ve torunlarımızı) imanlı, ahlaklı, hayâ ve edepli yetiştirilmeleri için vakitlerini ve mallarını kurban edemeyen şuursuz ana ve babalarda ne hayır vardır? Bizler için her türlü fedakarlığa katlanan cefakâr, çilekeş ve haklarının ödenmesi çok zor olan ana babalarımız için sevgi ve saygıyı kurban edemeyen evlatlarda ne hayır vardır? Allah’ın (cc) ihsan ettiği geçici makamları sonsuz cennet makamlarına tercih ederek mazlum halkların mutluluğuna ve kurtuluşuna güç ve imkânlarını kurban edemeyen yöneticilerde ne hayır vardır? İlmin gerçek sahibi ve tek bilen Allah’ın (cc) emanet ettiği bilgiyi kendinin sanarak hakikatleri gizleyip ve haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmayı tercih etmek suretiyle

cahillerin uyanışına, mazlumların kıyamına ve İslam’ın inkılabına ilmini kurban edemeyen ilim önderlerinde ne hayır vardır? Dinsiz vatan vatansız din olamaz gerçeği gereği dinimizin ve vatanımızın iç ve dış düşmanlardan korunması ve kurtarılması için “Mektebinde şahadet dersi olan bir milletin esareti ve mağlubiyeti yoktur” inancıyla mallarını ve gerekirse canlarını kurban edemeyen ölümden korkan topluluklarda ne hayır vardır? “Sana kevseri (varlığımızın sebebi İslam nizamını) verdik. (O halde şükrün gereği) Sadece Allah için Namaz kıl ve Kurban kesiver” ilahi emrine uymayarak bir koçu bile kurban edemeyen cimri zenginde ne hayır vardır? İşte içimizdeki bu beyinsizler yüzünden geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da tüm dünyada sömürü, işgal ve terör belasıyla dilhun olmuş bir halde Kurban Bayramına giriyoruz. Yeniden acı, gözyaşı ve çığlıklar altında bayramsızız. Koçluk kurbanlar gibi can ciğer evlatlarımızı emperyalist canavarlara ve uşaklarına kurban vermeye devam ettiğimiz bir karanlık çağın içinde bayramsız bayramlardayız… Başta Türkiye’miz olmak üzere Filistin, Irak, Afganistan, Suriye, Yemen, Doğu Türkistan, Çeçenistan ve Kırım gibi ülkelerdeki kardeş kavgası ve terör belası, afetleri sebebiyle yaşanılan bu hüzünlü günler ancak “Varlığım İslam’ın varlığına armağan olsun” imanı ve şuuruyla gerçek bayram günlerine dönüşecektir. Yani; nefsimizi, nesillerimizi ve ülkelerimizi Allah’ın (cc) ilke ve inkılâbı olan İslam’a teslim ettiğimiz an gerçek bayramlara birlikte kavuşacağız. Hz. Âdem’in (a.s) oğullarından Kabil’in kurbanını maddi çıkara, nefsani ve şehevi isteğe dayandığı için yakıp kül ederek reddeden Allah’ın (cc), Habil kulunun “Namazım da, kurbanım da, hayat düzenim de, ölüm ve ölüm sonrası düzenim de âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. (Enam S.62)” inancıyla kestiği kurbanını kabul etmesi keseceğimiz kurbanlıklarda ve tüm kulluk görevlerimizde ölçümüz olmalıdır. Unutmayalım ki; “(kurbanlık hayvanların) ne etleri ne kanları asla Allah’a ulaşmayacaktır. Fakat O’na ulaşan tek şey, kalplerinizde beslediğiniz takvadır. (Allah saygısı ve kulluk bilincidir)… (Hac S.37)” ayeti kerimesinde belirtildiği gibi fani varlığımız Allah’ın (cc) sonsuz varlığına armağan olsun inancıyla bayramınızı tebrik ediyorum. Yaratıcımız, yaşatıcımız, yöneticimiz ve koruyucumuz Allah (c.c) kaza, bela, musibet ve afetlerden uzak özlediğimiz bayramları kardeşçe, yardımlaşarak mutluluk içinde hep birlikte yaşamayı nasib etsin. NOT: Türkiyeli Müslümanları, Filistinli kardeşleriyle kucaklaştıran Nadide Turizm, Kudüs-ü Şerif turu 29 Ekim-3 Kasım tarihinde gerçekleşiyor. Mutlaka katılmanızı tavsiye ediyorum. BİLGİ İÇİN: 0212 6169226 www.nadidehac.com