Adı, ANNE E. Wojcicki! Polonya asıllı Amerikalı bir ailenin üç kızından en küçüğü olarak 1973 yılında California’da dünyaya geldi! Babası Stanley Wojcicki, Stanford Üniversitesi'nde kürsü sahibi Fizik Bölümü eski başkanlarından. Annesi Esther Wojcicki eğitimci, gazeteci ve dünyaca ünlü telif hakları oluşumu Creative Commons’un Danışma Kurulu Başkan Yardımcılarından. Ablası Prof. Janet Wojcicki, California Üniversitesinde Antropolog. En büyük ablası Susan Wojcicki ise Youtube’un CEO’su. Bugün 49 yaşında olan Anne Wojcicki, Sergey Brin’le (2007-2015) arası 8 yıl evli kaldıktan sonra yollarını ayırmışlar (evliliklerini halen sürdürdükleri iddia ediliyor.) Kocası Sergey Brin, Aralık 2019'daki görevinden ayrılmasına kadar GOOGLE'ın ana şirketi Alphabet Inc.'in başkanı. Yani Google’ın CEO’su!

Şimdi!

Biyografisinden ana hatlarıyla bilgi verdiğimiz ANNE hanımın ailesine bir daha bakalım.

Baba Stanley, Kürsü sahibi bir Fizikçi!

Anne Esther, dünyaca etkili telif hakları oluşumu Creative Commons’un Danışma Kurulunda 2. en yetkili isim!

Büyük abla Janet, Antropolog!

En büyük abla Susan, Youtube CEO’su!

Kocası Sergey, Google’ın kurucusu!

Peki! Ya ANNE E. WOJCİCKİ? O ne iş yapıyor? Dünyaca ünlü bir Modacı mı? Eğlence sektöründe bir ikona mı? Müzisyen? Siyasetçi? Akademisyen mi? ANNE E. WOJCİCKİ kim?

17 yıl süren gurbet hayatım Hollanda’da geçti. Sosyo-kültürel doku, dini yaşam ve Avrupa Müslümanlarının her türlü sorununu yakinen takip etme imkanım oldu. Tabii ki Batı’da olup bitenleri de. ‘’Batı’da yaşanan en kritik sosyolojik travma ve kırılmalardan biri nedir?’’ diye sorsanız, ‘’babalarını arayan insanlar’’ derim. O günlerde sadece Hollanda’da değil tüm Batı’da yaşanan sosyolojik bir travma vardı. O travma bugün daha da büyüdü ve halen kesin bir çözümü bulunamadı! Düne kadar batı toplumlarında bazı insanlar: ‘’Annem, falanca tarihte, falanca karnavalda yada falanca barda eğlenirken bir adamla tanışmış, adamın boyu, kilosu, ortalama yaşı, adı şu imiş. O gece ikiside sarhoş olmuş. Annem o gece birisiyle gecelediğini hayal meyal hatırlıyor. Ben, o birliktelikten dünyaya gelmişim. Babamı arıyorum!’’ şeklinde gazete ilanları veriyorlardı. Daha sonra bu aramalar sosyal medyada devam etti. Sosyal medya, gazete ilanlarına göre daha başarılı sonuçlar versede ‘’Veled-i Zina’’lar, babalarını bilmeyen-tanımayan ve arayan insanlar, ağır psikolojik yorgunluğun derin kuyularında çırpınmaya devam ediyorlardı. Ta ki önemli bir teknolojik/bilimsel bir gelişme yaşanana kadar!

Sanırım 2010’un sonlarıydı. O dönemlerde Hollanda’da Türkler arasında bir furya başlamış dilden dile konuşuluyordu. Hatta öyle ki Türkiye’ye yerleştikten sonra bile etkisi devam ediyor arkadaşlardan haberlerini alıyordum. Yakın çevremden bazı arkadaşlarda bu furyaya kapılmışlar bana her fırsatta heyecanla anlatıyorlardı; ‘’Hacım, .. euroya (rakamı tam hatırlamıyorum) online sipariş veriyorsun. Merkezi Amerika’da olan ilgili şirketten, evine kargoyla bir kutu geliyor. Bu kutunun içinde bir KİT var. İşlemi yapmadan 30 dk öncesine kadar yeme içmeyi kesiyorsun, sigara içmiyor, sakız çiğnemiyor, dişlerini fırçalamıyor ve ağız gargarası kullanmıyorsun. Ucunda pamuk gibi bir şey olan çubuk şeklindeki KİT’i, tükürüğünü tam manada toplayacak şekilde ağız içinde gezdiriyorsun (sürüntü alıyorsun) sonra özel tüpüne koyuyorsun, özel mühürüyle kapatıyorsun ve ilgili adrese yolluyorsun. (okuyunca aklınıza hemen PCR TEST KİTİ geldiğine eminim. PCR test çubuğuyla ayrıca burundan da sürüntü alınıyordu. Bu işlemin ise sadece ağızdan yapılması yetiyordu) Sonuç, 4-6 hafta sonra hem postana ve hem de mail yoluyla sana ulaşıyor. Bu test kiti üzerinden ağrısız, sızısız, kansız, ilaçsız bir yöntemle DNA’nı alıyorlar-belirliyorlar ve soyunun nereden geldiğiyle alakalı ellerindeki GEN HAVUZUndan kapsamlı bir araştırma yapıyorlar. ŞECERE’ni yani SOYAĞACI’nı çıkarıyorlar. Dedelerin, ataların nerede yaşamış,  DNA'n dünyanın neresinden geliyor? Taşıdığın DNA’a da hangi kayıtlar var. Üst soyuna ait anne-baba dedeler, onların dedeleri, onların dedeleri vs. dünyanın nerelerinde hangi insan ırkılarıyla etkileşimlerde bulunmuşlar hepsini çıkartıyorlar…’’

-‘’Sen DNA/GEN testini yaptırdın o zaman?’’ dediğimde ise,

-‘’Aynen Hacım! Bak mesela bende %13 ortadoğu, %2 İspanya, %24 hazar bölgesi %9 Anadolu vs vs oranlar çıkmış! %2 Sefarad diyor! Bak soy ağacımda Musevilik bile var! Demek ki ŞECERE’mde dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşamış insanlarda var! Çok heyecan verici değil mi? Bak broşürde şunlarda yazıyor’’ diyerek tercümeyle okumaya devam ediyordu: ‘’Bilmediğiniz, hiç tanımadığınız insanlardan oluşan DNA Ailenizi keşfedin! Hepimizin yakın, biyolojik, kayıp veya evlat edinilmiş ailelerimiz, akrabalarımız var... Bu benzersiz (ve anonim) raporla, dünya genelinde veya burada ABD'de kaç DNA Akrabanız olduğunu görün! Belki de arayıpta bulamadığınız yakınıza ulaşabileceksiniz...’’

O zamanlar arkadaşa:

-‘’Vay be adamlara bak, sosyolojik travmanın önüne geçmek için nasıl bir çalışma yapmışlar! Helal Olsun! Bu çalışmayla belki de babalarını, akrabalarını, kayıp sevdiklerini arayanlar daha kolay netice alacaklar. Güzel bir çalışma…‘’ demiştim.

Yıllar sonra tüm dünyada Korona süreci başlayıpta ağzımıza burnumuza PCR TANI TEST KİTİ dedikleri çubukları sokmaya başladıklarında hatırıma ilk bu DNA-GEN TESPİT KİTİ vakıası geldi. PCR test çubuğu birebir o DNA testi yapılan çubukla aynıydı çünkü. (DNA Kiti’nin boyutu biraz daha küçüktü sanırım) Cov-19 zamanı (aşı olmayı reddettikleri için) haftada 2 yada 3 kez zorunlu pcr testi yaptırmak durumunda kalanlara şahid olduğumuzda ise zihnimde o günlere giderek, ‘’DNA testi ile ŞECERE/SOY ağacınızı tespit ediyoruz’’ diyen firmayla alakalı kapsamlı bir araştırma yapmaya karar verdim. Neredeyse birebir aynı çubukla DNA/GEN araştırması yapanlarla, bu PCR testiyle Korona tespiti yaptıklarını iddia eden küresel oluşumların kendi aralarında organik/inorganik özel bir bağlantısı/işbirliği olabilir miydi? Varsa nasıl bir işbirliğiydi bu? Yıllar önce şahid olduğum DNA/GEN tespitinden soy şeceresi olayı, masum bir baba-akraba bulma hizmeti dışında farklı amaçlar taşıyor olabilir miydi? Varsa, bu neler olabilirdi? Araştırmamı derinleştirdiğimde karşıma Hollanda’da da DNA/GEN/RNA/KORMOZOM çalışmaları yapan 23ANDME adlı küresel şirket bir kez daha çıktı.

DNA’mızda var olan 23 çift kromozoma atfen şirketlerinin ismini 23andme (23 ve ben) olarak adlandırmışlardı. Şirketin en temel özelliği ise dünyaca ünlü ve alanında rakipsiz olmasıydı!

Genomik/DNA analiz şirketi 23andMe'nin kurucu ortağı ve CEO'su ise bilin bakalım kim olarak karşıma çıkıyordu?

Babası Stanford’da Kürsü sahibi Fizikçi, Annesi telif hakları oluşumu Creative Commons’un Danışma Kurulu’nun en yetkili ikinci ismi, büyük ablası Antropolog, en büyük ablası Youtube CEO’su, kocası Google’ın kurucusu olan ANNE E. WOJCİCKİ!

Haydaa!

Bu kadar da olur muydu?

Bu nasıl bir bahttı böyle?

Bu küresel senaryoyu kim yazıyordu arkadaş? Senaryo da bir tane mantık ve kurgu hatası olmaz mı?

Bir yanda Google, bir yanda Youtube, bir yanda Telif-Patent işleri, diğer yanda antropolog, ötede Fizikçi, burada GEN/DNA! Ne büyük ‘’tesadüflere’’ denk geliyordum böyle!

Şu an için 5 milyon veriyi elinde bulundurduğunu resmi sitesinde yazan ANNE E. WOJCİCKİ’nin kurucusu ve CEO’su olduğu bu 23andme firması, genetik veritabanını 50 milyon yada 500 milyon ya da 5 milyar yapmak için nasıl bir yöntem izlese başarılı olurdu? Buna ne personel sayısı ve takdir edersiniz ki ne de insan ömrü yetmezdi? Küresel bir operasyon olduğunu bugün daha da iyi anladığımız COV-19 sürecinde Korona’nın tespiti için döngü-döngü burnumuza ağzımıza sokulan PCR TANI KİT’leriyle Türkiyemiz dahil bütün dünyadan ağız-burun sürüntüsü topladılar! Bu test kitlerini (milli güvenlik meselesi olarak gören ve test sonuçları belli olduktan sonra bu sonuçları iyi muhafaza eden ve hatta kitleri imha eden ülkeleri istisna tutarak söylüyorum) PCR TANI TESTlerini ülkeler nerede muhafaza etmektedir? Labaratuar da bu tanı kitleri hangi işlemelere tabi tutulmuştur? Sözde Korona tespit etmek dışında GEN/DNA haritası çıkartmak için bir çalışma yapılmış olabilir mi? Ya da bu testler doğrudan GEN/DNA testleri yapan küresel firmaların eline geçmiş olabilir mi? Eğer böyleyse toplumların genetik kodlarını ele geçirenlerin o toplumla alakalı ne gibi planları olabilir? Yine resmi sitelerinde duyurdukları gibi; ‘’DNA testiyle sadece Şecerenizi çıkartmıyoruz; isterseniz sadece genetik ve isterseniz aynı anda HEM SAĞLIK VE HEM DE GENETİK TESTini seçebilirsiniz!’’ diyerek toplumların hangi hastalıklara karşı zafiyet taşıdıklarını da tespit ediyor olabilirler miydi?

Ve en kötüsü bu şirket…

Devam edecek…

Bülent Deniz - Habervakti.com Genel Koord.
www.bulentdeniz.com