Çevreye insanın verdiği zarara tabiat isyan etti. İnsanın insana verdiği zarar ise tanımlanamayacak, anlatılamayacak boyutlara ulaştı. Vahşet, katliam, soykırım kelimeleri bile aciz kaldı. İnsan, insanın yaşamasına, nefes almasına tahammül edemez hale geldi. Karşısındaki insan için hiçbir insani kavramı devreye sokmadı; yok saydı. Diğer canlılara bile layık görmediği davranışı, hareketi, kendi gibi insan olan canlıya acımasız bir şekilde yaptı.
Dünyada yüzlerce çevre örgütü vardır. Bunların amacı tabiatta ve çevresinde oluşacak olumsuzlukları engellemeye çalışmaktır. Açıktan böyle bir eylem varsa karşı koymak, onunla mücadele etmektir. Bu duyarlılıklarına saygı duyuyorum ve tebrik ediyorum. Aynı duyarlılığı insanın bizzat hayatının korunması, onun bilerek yanlış yönlendirilmesine engel olunması, insan hayatına direkt tesir edecek olumsuzlukların ortadan kaldırılması yönünde de beklerim. Neden derseniz, dünyanın içerisinde asıl öneme haiz olan insandır.

Çevre örgütleri, yapmış oldukları eylemlerde neye engel olmaya çalışıyorlar? İnsan hayatına etki edecek, onu sağlığından uzaklaştıracak ve aynı zamanda çevrenin tabi yapısını bozacak olan tüm olumsuzluklara karşı çıkıyorlar. Bir manada insanı koruyorlar. O halde insanın hayatını olumsuz olarak etkileyecek olan içki kullanımına engel olmaları gerekmiyor mu? Ya da olumsuz yüzlerce örneğin çeşitli şekillerde yayınlar aracılığıyla insanlara sunulurken onlara karşı çıkmak gerekmiyor mu? Ya da çevre kuruluşlarına göre aşırı alkol, insan hayatı ve çevresi için tehlike değil midir? Yanlış örneklerin ballandıra, ballandıra insanlara görsel basın tarafından reklamı yapılarak -bilerek veya bilmeyerek- o örneklerin insanlar tarafından yaşanılır hale gelmesi tehlike değil midir? Acaba cinayet, şiddet, tecavüz olaylarının artmasında bu tür yayınların rolü var mıdır, yok mudur? Çevre örgütleri bu olumsuzlukları çevreye bir zarar olarak görmekte midir? Bunlara karşı tedbir alınması, bu yanlışların önünün kesilmesi yönünde hangi çalışmaları vardır?

Etrafımızda olan olayların insan merkezli olarak düşünülmesi gerekmekte midir? Çevremizde olan tabiatla ait onlarca olumsuz şey bizleri ilgilendiriyorsa, insan merkezli düşündüğümüz zaman insanı yanlış yollara sevk eden tüm davranışların, eylemlerin de bizi ilgilendirmesi gerekir. İşte bu alandaki gerçek tavırlarını koymalarını bekliyoruz. HES'lere karşı çıkmak kadar fuhşun, arsızlığın, içkinin, kumarın, bağımlılık yapan tüm maddelerin reklamlarına, teşvik edilmesine de karşı çıkmamız gerekir. Avrupa ülkelerindeki dolaylı köleliğe karşı çıkmak gerekir. Kürtaj cinayetine karşı çıkmak gerekir. Gelişmiş ülkelerin, geri kalmış ülkeleri iliğine kadar sömürmesine karşı çıkmak gerekir. Dünyada olan biten tüm olaylara beş tane devletin karar verme yetkisine karşı çıkmak gerekir!
Evet, karşı çıkacak o kadar çok şey vardır ki; acaba bazı sivil toplum örgütleri çevreyi bahane ederek asıl gerçeklerin görünmesini mi istememektedirler? Asıl görmemiz gereken şeyleri, görmemizi istemiyorlar mı? Asıl amaçlarının ne olduğunu şeffaf bir şekilde açıklamaları şarttır. Yoksa çevreye karşı yapılan tahribatı onaylamadığını söyleyen insanların, içki meclislerinde sabahlamalarını nasıl kabul ederiz?

İnsanın her alanda korunması lazımdır. İnsanoğlu, yavrusu en uzun zamanda gelişim evresini tamamlayan bir varlıktır. Kısacası öğrenmesi gerekir. Bir şeye karşı olması veya sevmesi için onu tanıması lazımdır. Tanıtma süreci uzun sürse de, tanıdıktan sonra doğal olarak yanlış olana karşı çıkacaktır. Onun yaratılışında o özellik zaten vardır. Önemli olan etrafında olan biten her şeyi, tüm gerçekliğiyle, tüm çıplaklığıyla yeteri kadar tanıtmak gerekir.
İnsana her alanda sahip çıkmak, onu korumak öz çevrecilik gibi algılanabilir. Yaratılış olarak her türlü özellik kendisine verilmiştir. Yanlışların önüne geçmek, doğruları yaşanabilir hale getirmek için mutlaka doğru bir eğitim gereklidir. İnsanlık adına yapılan tüm eylemlerin arkasında sadece insanın yararı bulunmalıdır. Bundan başka bir amaç taşıyan her eylem zamanla kokuşur, eskir ve kaybolur gider.

İnsanın yararına olmayan tüm davranış ve beslenme konuları bellidir. Önemli olan hepsine aynı oranda karşı koymaktır. Tabiata verilen zararı, zarar olarak kabullenmek doğrudur. Ama aynı zamanda içkinin de, vahşetin de, köleliğin de insan için bir zarar olduğunu kabul etmek gerekir. Tüm kötü alışkanlıkların da insan için zararlı olduğunu kabul etmek gerekir. İşte doğru değerlendirme yapmak tam da burada ortaya çıkmaktadır. Eksik ve noksan değerlendirmelerle sonuç alınamaz. Ortak akıl bunu önerir.

Bu ortak aklı keşfettiğimiz zaman, insan adına yapılacak tüm çalışmalar daha başarılı ve sonuç alır nitelikte olacaktır. İnsanın yapmış olduğu alkol kullanma, hırsızlık, tecavüz, cinayet, soykırım, vahşet, katliam, kumar, sahtekârlık, aynı zamanda çevreye zarar veren bir suçtur. Bunu böyle bilinmesi şarttır.
Dünya çevre örgütleri merkezi insan hayatını korumak olan eylemlerle dünya gündemini meşgul etmelidir.
"İnsanı yaşat ki; devlet yaşasın, dünya kötülüklerden korunsun" ilkesi ana gaye olmalıdır.