Gecenin ve yalnızlığın sesini dinlerken gerçeğin perdesini aralayan bir fısıltı:

Evinde namaz kılanlardan olma!

Kalk ve dergahımıza doğru yola koyul…

Bize anlatacak derdin varsa

bizimde sana verecek dermanımız var…

Kalk ve uyar!

Şarap şişesinde dertlerini demleyen Edirne'nin üç beş ayyaşını cennetin kenarında görürsen şaşırma! Devletin koridorlarında pusu kurmuş yetimin ve yoksulun malını, mülkünü, alın terini çalan, evinde namaz kılan eşkıyalardan olma. Onlar cehennemin baş köşelerinde alev yalayacaklar bunu böyle bilesin…

Edirne'yi kuşatan evinde namaz kılan eşkıyalardan,

haydutlardan, zalimlerden korkma…

Eşinden canından dostundan

gönlünün en gönlünü bize ver…

Kaderin kalemini al eline.

Kaderi çiz bakalım…

Korkma!

"Kalk, meydanlara çık,

İslamı öğret, insanların ihtiyaçlarıyla sorumluluklarıyla ilgilen,

Müslümanları denetle, artık insanları ve cinleri uyar."

"Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.

Parçalanıp bölünmeyin."

 Allah'ım!

Kudretinden kudret

Gücünden güç

Sırlarından sırlar diliyorum…

Not: Şair Murat Kapkıner diyor ki:

Eğer namazı cemaatle, mabette kılmıyorsanız, öyle sanıyorum ki muteber değil; isterseniz kılmayın. Çünkü bu Din sosyal dindir ve namaz sosyal ibadetlerin başıdır. Rasulüllah'ın sünnetinde de bir vakit tek başına kıldığı farz namaz yok. Cemaatle ve mabette kılmanıza hangi engel var; yok.

İman Çağı'nda, farz ibadetin gizli yapılması nifak, nafile (sünnet) ibadetin âşikâre yapılması riya sayılıyordu. Hz. Peygamber'in Mescit'te nafile (sünnet) namaz kıldığını anımsamıyorum. O'nun sünnetlerini eşlerinden, Hz. Aişe'den öğrendik örneğin.
Sonraları adet olduğu için neredeyse farzdan telakki edilen sünnetler mescitlerde kılınır oldu.
İman Çağı'ndaki gibi mescitlerde salt farz ibadet icra edilse, çok daha fazla müminin namaza başlayacağını sanıyorum.
Cemaate gittim: hemen hepsi insan hurdası; böyle olmamalı, gençler olmalıydı.

[email protected]

Psikolog www.huseyinkacin.com