İşler zıvanadan çıktı derken, kaşını yıktı. Oflayıp puflamaktan yanak anatomisi bozulmuş olsa gerek, mimikleri sözlerine eşlik etmeyi çoktan terketmiş gibiydi.
Elleri titremekle titrememek arasında kararsız kalmış olmalı ki... Soğumakta olan çay bardağına, çekimser hamlelerle uzanmayı bir türlü beceremiyordu. Çay soğurken, içi soğumuyordu. Nasıl soğusundu? Varlık ateşine, yokluk lavı galebe çalarken...
Bir müddet susmayı yeğledi. Gözlerini diktiği noktadan, bir an bile çekmeden bakışlarını... Anlayamadığım birşeyler mırıldandı. Alnından şakaklarına yürüyen kızıllığı farkedince; için için sövmüş olabilme ihtimalinin, yabana atılmaması gerektiğine hükmettim. O sırada başını kaldırıp, gözlerimin içine baktı. Kopya çekerken yakalanan bir öğrenci gibi telaşa düştüm. Sandım ki gözleriyle düşüncelerimi okuyor. Tam bu anda, hazin bir gülüş belirdi cılız dudaklarında... Sen dedi, ne diye vakit öldürüyorsun benim dertlerimle? Önce verecek bir cevap bulamadım. Eveleyip gevelerken... Boşver dedi. Herkesten dinleyebileceğin perişanlıklar benimki... Belki haklıydı. Kara kara düşünen milyonlardan biriydi.
Çay artık soğumuştu. Bardağı bir hamlede kaptı. Göğüs hizasına kadar kaldırıp, boşa koysan dolmaz doluya koysan almaz! İşte bütün mevzu bundan ibaret... Ardından hızlıca doğruldu oturduğu iskemleden... Nasırlı elleriyle omzuma dostça bir dokunuşla veda ederken, Allah hepimizin yardımcısı olsun dedi. Çabuk adımlarla sokağın içinde ilerleyip gözden kayboldu. Giderken, ardı sıra kırılan ümitlerini de sürükler gibiydi.
Adamcağız, Kemalettin Tuğcu romanlarından fırlayıp çıkmıştı sanki... Artık yaşadığımız dekor, sosyal yapı... Giderek o romanlar için çekilen film setlerine mi dönüşüyor diye düşünmeden edemedim. Romanlarda, romancının kurguladığı hayallerin gerçek hayata avdet etmesi mümkün mü bilinmez? Lakin tecrübe edilenin attığı çiziklerin de izi silinmez.
Hoşnutluk hissini, kolektif kaybediş böyle bir şey demek... Kızgınlık uzun ömürlü bir his olmasa da kırgınlık kalıcı... Herşeyin çaresi var olabilse de... Gönül yorgunluğu hayli can alıcı!
Plandemi günlerinde birçok zevat "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" derken bunu kastediyor imiş meğer... Belki de geçmişte buruk bir nostalji olarak kaldığını zannettiğimiz arabesk müzik, zamane tarzı müzik formlarıyla, tabiri caizse bu sebepten hortluyor.
Durun bakalım... Acaba daha neler neler hortlayacak?