Esirlere ihsan İlahi bir emirdir.

Yüce Allah, ana-babaya, akrabaya ve komşulara ihsanda bulunmamızı emir buyurduğu gibi yönetimimiz altında bulunan esir gibi insanlara da ihsanda bulunmazı emreder. Nisa sûresinde şöyle buyrulur:

“ Yalnızca Allah’a kulluk ve ibadet edin; hiçbir varlığı ilkeyi ve  ve hiç kimseyi O’na ortak koşmayın! Allah’tan başka hiçbir varlığı, O’na mahsus niteliklerle övüp yüceltmeyin! Ana babaya ve diğer yakın akrabaya, yetimlere ve yoksullara, gerek soy gerek mesafe gerekse inanç bakımından size yakın ve uzak olan komşulara, yanınızda bulunan iş, yol ve hayat arkadaşınıza, memleketinden uzak düşüp yolda kalmış muhtaç kimselere, emriniz altındaki esir kadınlara ve erkeklere, hizmetçi ve işçilere ihsan üzere davranın.
Sakın onları aşağılıp görüp kibirlenmeyin! Zira Allah, kendini beğenen, üstünlük taslayan kimseleri sevmez. “ (Nisa 4/36)

BİZE EMREDİLEN İHSAN NEDİR?

Rabbimizin Kur’âni emri olan ihsan, güzel davranma , karşılıksız verip iyilik etme ve yapılan işi Allah görüyor bilinci içinde ibadet olması amacıyla yapmaktır. Rabbimizin bu emri çizgisinde Peygamberimiz de esirlere ve çalıştırdığımız insanlara ihsan edici olmamızı öğütlemektedir.

BEDİR ESİRİ ÖRNEĞİ

Bedir’de Müslümanlar bir çok esir aldılar. Peygamberimiz de Rabbimizin emri çizgisinde esirlere ihsan ile davranılmasının emir buyurdular.

Esir düşen azgın Mekkelilerden  Ebû Azîz şöyle anlatıyor:

“Bedir Savaşı’nda ben de esir düşmüş, Ensâr’dan bir topluluğa teslîm edilmiştim. Allâh’ın Rasûlü  “Esirlere güzel davranın ve bakın,”  buyurmuştu.

O’nun bu emrini yerine getirmek için yanlarında bulunduğum Ensâr cemaati, sabah-akşam gıdalarının en iyileri olan ekmeklerini bana verir, kendileri hurma ile yetinirlerdi. Ben ise utanır, ekmeği onlardan birine verirdim, o da hiç dokunmadan tekrar bana iâde ederdi.”

(Heysemî, VI, 86; İbn-i Hişâm, II, 288)

İHSAN EMRİ GENELLEŞTİRİLDİ

Allah şanını artırsın Peygamberimiz ihsan edilmesi emrini esirler gibi esir iken özgürlüğüne kavuşturulan  ve Müslümanların yönetimi altında çalıştırılan kişileri de içine  alacak şekilde genişletmişti. Misallendirelim,

Ma’rûr bin Süveyd isimli  kişi de söyle anlatıyor:

“Ben, Allah kendisinden razı olsun, sahabi  Ebû Zer’i – üzerinde değerli bir elbise ile gördüm. Aynı elbiseden hizmetçisi de giyinmişti. Ona bunun sebebini sordum. Ebû Zer soruma şöylece cevap verdi:

  • Ben Peygamberimiz döneminde bir adamı annesinin renginden ve konumundan dolayı aşağılamıştım.  Peygamberimiz benim bu aşağılamamı duyunca beni  şöylece yerip kınadı:

«Sen, bu tavrınla kendisinde Câhiliye kibri bulunan bir adamsın! Böyle olma. Aşağıladığın  kişi gibiler  çalışanlarınız  ve aynı zamanda kardeşlerinizdir. Allâh onları sizin korumanıza vermiştir.

Kimin himâyesinde bir kardeşi varsa, kendi yediğinden ona yedirsin, giydiğinden de giydirsin. Onlara üstesinden gelemeyecekleri şeyleri yüklemeyiniz. Şâyet yükleyecek olursanız, kendilerine yardım ediniz” (Buhârî, Itk, 15; Müslim, Eymân, 40)

HAMASIN ASALETİ

HAMAS elinde bulunan Yahudi esirlere Rabbimizin ve Peygamberimizin emri gereğince İhsan ile davranmış ve onların gönüllerini kazanmıştır.

Esirler, Hamaslı mücahitlerden ayrılırken kamaralar önünde güleç yüzleri, bakışları  ve elleri ile yürekten teşekkürlerini sunmuşlardır.

Dünya, viral olmuş bu insancıl görüntüleri izlerken duygulanmış  ve aydınlanmıştır. İsrail’e lanetini pekiştirmiştir.

İsrail bu görüntüleri kendi içinde yasaklamıştır.

İsrail’in  hürriyetlerini zalimce gasp edip mahkum ettiği  Filistinliler ise hürriyetlerine  kavuştuklarında uğradıkları  zulmü haykırmaktadırlar.

İnsanlık bütün bunları görüyor ve değerlendiriyor.  Şanı yüce olan mükâfatlandırmaz mı?:

İhsan üzre sabırlı ol. Allah ihsan üzre; güzel davranan , karşılıksız verip iyilik eden ve yapılan işi Kendisi görüyor bilinci içinde ibadet olması için yapan  ihsankâr kullarını elbette karşılıksız bırakmaz. “ Hûd 11/115)

Ali RIZA DEMİRCAN