Bugünleri daha iyi anlamak için biraz geriye gidelim;

Türkiye’de 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan darbe sonrası Millî Güvenlik Konseyi kuruldu. Ve bu konsey bildirileri ile ülke yönetildi. Hiç kimse sokağa çıkamadı! Gazetelerin hiçbirisi darbe aleyhinde yazı yazma cesareti gösteremedi!.. Siyaset yapanlar kaçacak delik aradılar. Hatta okunan kitaplar bile yakılmaya başlandı. Biranda insanlar bildiklerini unuttular!..

O gün için, Ankara’nın bir ilçe kaymakamı Millî Güvenlik Konseyi’nin kararlarını ve yayınladıkları bildirileri dikkate almıyorum diyemezdi! Bugün de Türkiye’deki iktidar ve muhalefet,  o gün darbeyi yapan aynı güçlerin ilan ettiği  pandemi uydurması ile gerçekleşen küresel darbeye karşı duramaz! Öyle bir güçleri yok!

Yine 12 Eylül’de Ankara’nın bir ilçe Kaymakamına karşı, “sıkıyönetim bildirilerini uygulamakla suç işliyorsun” diyerek ayaklanan o ilçe halkı, ne kadar başarılı olursa, Türkiye’de bugün küresel güçlerin emri ile pandemi ilan eden DSÖ’nin emirlerine karşı gelenlerin  sokağa çıkma eylemi de o kadar etkili olur.  

Küresel düzeyde Türkiye’nin yeri Ankara’nın bir ilçesi kadardır. Halkın gücüde o ilçe halkının gücü kadardır. O güçte, o ilçe halkının % 01’dir.  

Darbeyi ve darbecilerin bildirisini kaymakam yazmadı!. Pandemiyi de Türkiye ilan etmedi. İlk önce bu gerçeği öğrenelim.

Dünya’da ilk kez yaşanan tüm savaşlardan daha ağır bir durumla karşı karşıyayız. Eskiden askeri, siyasetçileri  kullanan güçler şimdi bilimi ve sağlıkçıları kullandı. Onlar ne kadar oyun oynama kabiliyetleri gelişti ise onlara karşı duran bizlerin de oyunu bozma kabiliyeti o kadar gelişti. Onlar oynayacak biz bozacağız.

Eğer onlara karşı durunlar, yani bizler olmayan virüs gerçeği ile (izole edilmeyen) çok güçlü hareket edersek bu AŞILAMA oyununu bozabiliriz. Burada da tekrar 12 Eylül örneğine gidecek olursak, Türkiye’nin Ankara ilinin bir ilçesi değil, büyük illerde İstanbul, Ankara ve İzmir gibi valiler ile o şehrin halklarında tahmin edemedikleri kadar büyük uyanışlar oldu! Zaten bu noktada çözülmeye de başladılar!..

En büyük engel, yaygın medyanın, toplumda yaygın kabul oluşturmasıdır. Ne de olsa herkes suça iştirak etti.

Diğer tarafta asıl bilinçlenmememiz gereken diğer bir konuda, 5G ile gelişecek olan “ayıplı teknolojidir.”