Hristiyanlık tarihi M.S.1.Y.Y’da İsa’nın doğduğu, yaşadığı ve ilk çıkış yeri olarak, M.Ö. 1. Y.Y’da Roma’ya bağlanan Yahudiye veya Yehud’da başlatılır. Din olarak da bugünkü adını, Kudüs’deki baskılardan dolayı Roma’nın dört büyük kentinden birisi olan Antakya’ya gelen Havari BarnabasPavlos ve Petrus’un oluşturduğu topluluktan alır.

Yahudi inancına göre İsa’nın burada kendini Mesih olarak ilan ettiği ve/veya Mesih olarak kabul edildiğinden dolayı kabul edilmese de bazı Yahudi hahamların teşviki ile Yahudiye'nin Romalı valisi Pontius Pilatus tarafından, "halkı isyana teşvik etmek" suçuyla Kudüs'te çarmıha gerilmiştir. Fakat İsa’nın çarmıha gerilmesi, Yahudi Mesihçiliği ki bence Yahudi Protestanlığı olarak ortaya çıkan bu hareketin Hristiyanlık olarak bütün Roma’da güçlenmesine engel olamamıştır.

Mesih İsa’yı asmak zorunda kalan, onula birlikte anılan bir nevi Yahudi Mezhebi olarak Hristiyanlığın, Roma’da 3 asır sonra (313) İmparator I. Konstantin/Büyük Konstantin (Gaius Flavius Valerius Aurelius Constantinus) Milano Fermanı'yla dinsel faaliyetlerini özgürce yaşama olanağı buldu.

Bu topluluğa da ilk kez Antakya’da, ‘‘Hıristiyan’’ adı verildi. Roma İmparatorluğu’nun dört büyük şehrini ziyaret eden havariler bu dört şehir (Kudüs, İskenderiye, Roma, Antakya)’de ilk kiliseleri kurdular. Daha sonraki yıllarda bu dört şehir patriklik merkezi ilan edildi. İlk kiliselerin kurulmasından sonra beş asır boyunca Antakya, Roma-Bizans İmparatorluğu’nun dini, idari ve askeri yönetim merkezi olarak Suriye bölgesinde etkili konumunu devam ettirdi.

Ve M.S. 325 yılında İznik’de bu sefer II. Konstantin’in Yahudileri içinde muhalif olarak dünyaya yayılan Romalıların dinini Hristiyanlık olarak kabul edilme sürecini başlattı. Aynı zamanda Hristiyanlığın yetkin Kilisleri olarak da havariler tarafından kurulan Antakya, Roma, İskenderiye ve Kudüs kabul edildi.

Aslında Hristiyanlığın bütün yasalarının İznik Konsülü ile kabul edilip başladığını da söyleyebiliriz. Hristiyanlık bu kabul sonrası din olarak gelişip, imparatorluktaki güçlenecek ve 380 yılında I. Theodosius tarafından resmi din olarak kabul edilmesine neden olacaktı.

Hristiyanlığı din olarak tanıyan Roma her ne kadar 5. yüzyılda parçalandı diye tarihe geçse de merkezini İstanbul’a taşıdı ve Bizans veya Doğu Roma İmparatorluğu adı ile anılarak yaşamını 1453 yılına kadar devam ettirdi. Bu arda 1054 yılında da Hrisitiyan kiliseleri Doğu ve Batı Kiliseleri olarak ikiye ayrıldı.

Hristiyan tarihi ile ilgili bu özet bilgi, Fener Rum Kilisesi’nin 6 Aralık 2023 tarihinde Antalya Demre’de yaptığı ve Fener’in başpapazı tarafından yönetilen siyasi ayinle ilgiliydi. Adı geçen kilise, Hristiyan tarihinin hiç bir döneminde ne kutsal Kilisler arasında yer aldı ne de bölündükten sonra da Doğu Kiliseleri temsil etti ve/veya temsil edilmesi kabul edildi. Onun için bu kilisenin faaliyeti tarihte hep siyasi olarak anıldı. Günümüzde ki ifadesi ile de küresel güç odaklarının yanında yer aldı. Osmanlı’nın son dönemlerinde, İngiliz ve Yunanistan ile birlikte hareket etti. Kendisine bağlı kiliseleri silah deposuna çevirdi. Hainliği tescilli Fener Rum Kilisesi Lozan görüşmeleri sırasında Yunanistan’a taşınacakken, İngilizlerin araya girmesi ile Türkiye’de yalnızca İstanbul ve Gökçeada’da kalan cemaatinin din işlerini yerine getirmek üzere kalması kabul edildi. Fener Rum Kilisesi artık siyasi faaliyet göstermeyecekti. Ama verdikleri sözü tutmadılar. ABD’nin bölgedeki çıkarlarını desteklemek için, 1945 yılında Japonya’ya Atom bombası atma emri veren Truman bu sefer 1948 yılında da uçağı ile İstanbul’a Fener Rum Kilisesine başpapaz olsun diye I. Athenagoras’ı yolladı. Siyasi faaliyetlerine son vereceği konusunda Kutsal Meclisinde karar çıkartan kilise, Anadolu’daki etkinliklerine devam ettirmek üzere metropolitlikler açmaya ve siyasi faaliyetlerini dini ayinleri ile sürdürmeye devam etti. Bunlar arasında İzmir, Trabzon, Efes ve Antalya gibi metropolitlikler var. Yani diğer bir ifade ile buralara vali atadı.

ABD’nin atadığı başpapaz bir günde Türk vatandaşı yapılırken ziyaretçileri arasında Saidi Nursi de yer aldı. Daha sonra aynı ekolden gelen Fethullah Gülen de Bartholemeous’u ziyaret edecek ve koluna girecekti.

İşte bu kilise geçen günlerde, M.S 4’üncü yüzyılda bir 6 Aralık günü öldüğü kabul edilen Aziz Nikolaos için düzenlenen ayini, Fener Rum Kilisesi Bartholomeos tarafından yönetildiği hemen hemen bütün haber sitelerinde haber oldu.

Hiç kimse daha önce olduğu gibi haberin içeriğine girmedi!

Tarihte Myra, günümüzde Demre olarak bilinen bölgede metropolitliği bulunmayan Fener Rum Kilisesi nasıl olurda buraya vehangi gerekçe ile metropolit atamıştı. Neden müze olarak kullanılan Noel Baba Ören yerinde dini tören yapılıyor ve eski Turizm Bakanlarından Ertuğrul Günay’da bu törene katılıyordu?

Yine Fener Rum Kilisesi baş papazı Bartholomeos yaptığı siyasi ayin sonrası yaptığı konuşmada, “Tam 100 yıl evvel mübadeleyle göç etmek zorunda kalan toplumumuzun bıraktığı bu topraklar, artık yeni göçlere yuva oluyor.” dedi. Baş papazın, “yeni göç” derken neyi kast ettiğine girmek istemiyorum ama 100 yıl önce mübadeleye neden olan savaşta, İngiliz ve Yunan’ı destekleyen, kiliselerini silah deposuna dönüştüren ve mübadele edilenlerin hepsinin de Türk Ortodokslar olduğunu çok iyi bilirim.

Özetle Fener Rum Kilisesinin Demre’de siyasi ayin yapması dini değil siyasi bir faaliyettir. Türkiye Cumhuriyet Devleti egemenlik haklarını bu siyasi kurumlarla paylaşmaya da hiç ihtiyacı yok..

Ve günümüzü moda değimi ile dini hoş görü de değil.