Çok fazla detaya girmeyeceğim, Abdurrahman DİLİPAK ile birlikte olduğum için çevremde bana kızmayan hemen hemen kimse yok gibidir.

DİLİPAK hakkında, “ATATÜRK’e küfür eden feslinin arkadaşı, Cumhuriyet düşmanı, gerici, yobaz” gibi daha onlarca ifade ile karşılaştım.

En ilginç olanı da “DİLİPAK’ın doğru dediği bizim için yanlıştır.”  diyen ve kendisini ilerici, solcu, demokrat, ATATÜRKÇÜ, Cumhuriyetçi gören bir kesim daha var.

Diğer tarafta benden için de DİLİPAK’a, “o solcu, tanrı tanımaz, ATATÜRKÇÜ, seküler, Ergenekoncu, Noel Baba’cı onunla ne işin var” söylemelerini de eklemek gerekiyor.  

Evet, her ikimizde tüm bunlara karşı ayrıca mücadele ettik. Ama hiçbirisine itibar etmedik.

DİLİPAK’ın inancı ona benim inancım banaydı. Hiç tartışmadık. Düşüncelerimize saygı duyacak olgunlukta hareket ettik. Birbirimiz değiştirmeye çalışmadık!

Sonuçta dünyada eşi benzeri olmayan bir platform ortaya çıkardık. Türkiye’de ‘darbelere karşıyız’ diyenlere inat, sapkınlar, “Küresel darbe” yapıyorlar uyarısında bulunduk. Nesnelerin interneti olarak piyasaya çıkacak olan 5G’ye karşı farkındalık oluşturmak için Bill Gates ve Huwai’ye, planlı salgının sembolü olan maskeye, zorunlu olan PCR’a ve mRNA’yı hedef alarak, Acil Kullanım Onayı için davalar açtık. Uluslararası bilim insanları ile irtibat kurduk, DSÖ’ye karşı Dünya Sağlık Konseyi’nin Türkiye kurucu ortağı olduk. Sahada da bir şeyler yapmak için, İstanbul ve Ankara mitinglerine öncülük ettik. Her iki mitingin arka planında, her kesimden insanların katılmasında beraberliğimizin etkisi oldu.   2 bine yakın haber yaptık. Gücümüzün yettiğince küresel paylaşımcıların oyunlarını önceden görüp uyarılarda bulunduk. Şu ana kadar kimseden, ne 1 TL aldık ne de 5gvirusnews sayfası için reklam…

İstanbul sözleşmesinin esasında, cinsiyet ve cinsel kimlikler olduğunu, küreselcilerin planlı ebeveynlik ve Habad örgütünün ajandaları ile açıkladık.

Sorunun kadın erkek kavgası veya cinsel yönelimlere karşı durmak, onları cezalandırmak olmadığını defalarca yazdık.

Özetle hedefine İNSANI koyan, nüfus azaltma operasyonuna DİLİPAK’la birlikte mücadele ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Buna kısaca ‘zıtların birliği’ de diyebilirsiniz.

Şimdi İNSAN olarak hiçbir ayrım gözetmeksizin, birbirimize sarılmamız gereken bir dönem yaşıyoruz.

Belki de herkesten çok daha fazla bildiğim derinleşen ayrılıkları, büyüyen kin ve nefreti bir kenara bırakmazsak, ancak ayrıştırarak kazançlı çıkacak olan sapkın küreselciler kazançlı çıkacaktır.

Kazananın İNSAN olmasını istiyoruz… hepsi bu…

Beraberliğimiz küfür edilmeye değer mi?