Rusya Federasyonu Büyükelçiliği Müsteşarı, aynı zamanda Rusya Bilim ve Kültür Merkezi Başkanı olan Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko gündeme ilişkin sorularımıza yanıt verdi.

Rusya LGBTQ’nün faaliyetleri ile “İstanbul Sözleşmesi” arasında bir paralellik görüyor mu?

A.Sotniçenko; Aslında buradaki paralellik, birtakım liberal çevrelerce “özgürlüğün öncüsü” olarak lanse edilen uluslararası LGBTQ hareketine gerek kamu kurumları gerekse STK’lar aracılığıyla devamlı olarak mali ve ideolojik destek sağlayan Batı'nın kültürel ve enformasyonel saldırganlığına hem Rusya'nın hem de Türkiye'nin maruz kaldığı realitesi ile doğrudan bağlantılıdır. Tabi bu meseleyi ele alırken Türkiye’nin Rusya'ya nazaran çok daha erken bir dönemde; henüz 1950'li yılların başından itibaren modern Batı dünyasına entegre olmaya başladığını da göz önünde bulundurmak lazım. Elbette Rusya, İstanbul Deklarasyonu'nu imzalamadığı için mevzubahis sözleşmeden çekilme gibi bir durum da ortaya çıkmamıştır. Bakınız, Rusya özellikle LGBT+ hakları hususunda Batı'ya asla taviz vermemiştir: Bugüne kadar ülkemizde herhangi bir eşcinsel onur yürüyüşü tertip edilmemiş, buna ek olarak, geleneksel olmayan cinsel eğilimlerin küçük çocuklara yönelik propagandasının hukuki sorumluluğunu öngören bir yasa da 2013 yılından itibaren Rusya’da yürürlüğe girmiştir. Öte yandan, yurt dışı merkezli STK’ların faaliyetleri de hudutları çok net bir şekilde belirlenmiş bir alan ile sınırlıdır. İşte ifade etmiş olduğum bu nedenlerden mütevellit, LGBTQ propagandası ile iştigal halinde olan kişi ya da kurumlarınRusya’daki hareket imkânlarının oldukça sınırlı olduğunu söylemek mümkündür.

Rusya’da ofisleri bulunan Dünya Ekonomik Forum’un ekseninde, adı Great Reset-Büyük Sıfırlama olan teorik gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

A.Sotniçenko; Rusya'nın Batı dünyasına entegre olabilmesi için son 30 yıllık süre zarfında yürütülen çalışmalar kapsamında, ülkemizin üzerinde yer aldığı siyasi, sosyal ve iktisadi koordinatların temsili ve ifadesi için ideal bir platform olarak nitelendirebileceğimiz Dünya Ekonomik Forumu da dahil olmak üzere, çeşitli uluslararası politik ve iktisadi forumlara iştirak etmek maksadıyla birtakım girişimlerdebulunduk. Lakin bu girişimler, Rusya'nın bahsi geçen örgütler ile her hususta aynı fikirlerini paylaştığı manasına da gelmemektedir.

Şimdi efendim etkisi dünyanın hemen her yerinde hissedilen top yekun kriz yaşanmakta ve bu krizin meydana getirdiği şartlarda da küreselciler “Büyük Sıfırlama” adını verdikleri yeni bir gündemi herkese empoze etme çabası ve telaşı içerisindedir. Aslına bakacak olursanız, hali hazırda dünyaya yön verdiği iddiasında olan belirli güç merkezleri ile geleneksel realist değerlere (gerçekçiliğe) dönüşü savunanlar arasında giderek artan siyasi çatışma özelinde bu ve bunun gibi gündemlerinherhangi bir ehemmiyeti kalmayacaktır. Tabi bununla birlikte, küresel ölçekteki kriz atlatıldıktan ve taraflar askeri çatışmadan sulh evresine geçtikten sonra, küreselciler (tıpkı Birinci Cihan Harbi’nin hemen ardından ABD Başkanı Thomas Wilson’un yaptığı gibi) devletlerin ulusal egemenliklerini “evrensel liberal değerler” temelinde küresel yönetişim konseptinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde sınırlamaya çalışacaklardır.

Teknolojideki değişim, kültürleri, dinleri veya yaşamın her alanını aynı hızla değiştirebilir mi?

A.Sotniçenko; Toplumlardaki kültürel değişimler, teknolojik gelişimlere müteakiben ortaya çıkmalıdır. Peki, bu ifadeden ne anlamalıyız? Bu ifadeden kasıt, daha önceleri insanın doğuştan gelenve öyle ya da böyle bir şekilde kanıksaması gereken etnik köken, aile, din, cinsiyet, ten rengi vs. gibi niteliklerinin yeni küresel toplumda, bizzatbireyler tarafından en geniş seçim özgürlüğüimkânı ile kişisel tercihler doğrultusunda belirlenebilmesi ya da tercih etmesine verilen destektir. Yani, yeni teknolojiler sayesinde, bir kişi örneğin cinsiyetini veya ırkını değiştirmeye çalışabilir. Teknolojik gelişmelerle ilgili bir diğer önemli husus da insanın fiziksel ve düşünsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması maksadıyla biyoloji, genetik mühendisliği ve nanoteknolojiden faydalanılması gerektiğini öne süren hareket olan Transhümanizmin giderek popülerleşmesidir. Küreselcilere göre tüm bu değişimler,din ve inanç olguları da dahil olmak üzere, ebedi hayata ilişkin geleneksel hümanist yaklaşımların tamamını geçersiz kılıyor.

Duma milletvekilleri, Rusya’nın DSÖ’den çekilmesine ilişkin bir karar tasarısı hazırladı… Lavrov girişimi desteklemedi!

DSÖ’nün “pandemi anlaşması” olarak bilinen bir eylem planı var. Anlaşmaya göre DSÖ özellikle Pandemi ve tedbirleri konusunda, diğer bir ifade ile dünyada TEK SAĞLIK OTORİTESİ ve KARAR verici olmak istiyor. Rusya bunu Kabul eder mi?

A.Sotniçenko; DSÖ'nün küresel manada insan ve toplum sağlığının korunması sürecinde müspet bir rol üstlendiğine ilişkin görüş, Rusya’da genel manada kabul görmüyor. Ciddi itirazlar var. Özellikle DSÖ'nün koronavirüs salgını sırasında verdiği bazı tavsiyelerin yanı sıra, Mart 2022'de yayımladığı, “Güvenli kürtaj olasılığını sınırlayan siyasi kararları ortadan kaldırmaya yönelik yol haritası” da ciddi şekilde eleştirildi. 2020-2021 dönemini objektif bir şekilde değerlendirdiğimizde, ülkelerin kendi halk sağlığı kuruluşlarının DSÖ'den çok daha verimli çalıştığını görüyoruz. Geçtiğimiz Mayıs ayında bazı Duma milletvekilleri, Rusya'nın DSÖ'den çekilmesine ilişkin bir karar tasarısı hazırlanması için hükümete çağrıda bulundu. Lakin Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov mevzubahis girişimi desteklemedi.

Rusya’da mikro dalga fırınların yasak olduğunu biliyoruz. Yasak olan bu fırınların çalışma sistemi,  elektrik enerjisinin gıdadaki su molekülleri ile etkileşime yaklaşık 2.5 GHz  frekansa girmesi var. Eğer 5G teknolojileri daha fazla GHz ile çalışan nesneler olacaksa, Rusya bunu da yasaklarmı veya bu alandaki politikası nedir? 

A.Sotniçenko; Hayır efendim, Rusya'da mikrodalga fırınlar ile ilgili herhangi bir yasak yok. Gidip herhangi bir marketten ya da beyaz eşya bayisinden istediğiniz marka ve modeli serbestçe satın alabilirsiniz. 5G konusu ise çok uzun zamandır Ulusal Dijital Ekonomi Programıkapsamında devletin öncelik verdiği hususlardan biri olarak kabul edilmektedir. Fakat an itibariyle Rusya'ya uygulanan yaptırımlar sebebiyle 5G süreci askıya alındı. Malumunuz, dönüşüm için gerekli bazı ekipmanve teçhizat yurtdışında üretilmektedir.

Türkiye Kovid-19 aşısı için Rusya ile  “SputnikV”  aşı alımı  ve hatta üretim için de anlaşma yaptı. Fakat henüz gelmedi, ne oldu ve neden vazgeçildi?

A.Sotniçenko; Bu hususla ilgili net bir bilgiye sahip olmadığım için yanıt veremiyorum.

Rusya Kovid-19 kapsamında ülkesine mRNA sıvılarını sokmayan ülkeler arasında yer aldı. Rusya’nın mRNA sıvıları konusunda çekincesi ne oldu?

A.Sotniçenko; Bu hususla ilgili net bir bilgiye sahip olmadığım için yanıt veremiyorum.

NATO Rusya tehdidine, VARŞOVA ABD tehdidine karşı kuruldu. Sonra VARŞOVA Paktı dağıldı. Ama NATO, o tarihten sonra daha da büyüdü ve yine Rusya tehdidine karşı günümüzde de büyümeye devam ediyor. Daha önce de olduğu gibi Rusya yeniden NATO’ya karşı bir birlik oluşturma ihtiyacı duyar mı?

A.Sotniçenko; 1949'da kurulan NATO ve 1955 yılında tesis edilen Varşova Paktı, Soğuk Savaş şartlarında ortaya çıkan iki kutuplu askeri-siyasi çatışmanın tipik birer kurumlarıydı. Bu çatışma tipinden 1989'da vazgeçildi ve hemen ardından Varşova Paktı'nın ve SSCB'nin tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte de Rus siyaset bilimcilerinin defalarca belirttiği üzere; NATO'nun varlığına duyulan ihtiyaç da ortadan kalktı. Tam da bu noktada çok önemli bir hususu özellikle ifade etmek isterim: Birleşik Almanya'nın kaderi üzerine SSCB ile Batı arasında 2+4 formatında gerçekleştirilen müzakereler esnasında, eski Doğu Almanya topraklarında hiçbir yabancı ordununkonuşlanmayacağınave eski Doğu Bloku ülkelerinin de NATO’ya katılmayacağına dair açık güvenceler verildi.Ancak, hepimizin malumu olduğu üzere, 1994'te alınan ilgili kararla Doğu Avrupa devletlerinin NATO'ya katılım sürecibaşlatıldı. 1999'dan 2020'ye kadar geçen zaman zarfında da ABD askeri altyapı tesislerinin konuşlandırıldığı tam 14 ülke NATO'ya katıldı. Rusya ise 1994’ten bu yana NATO’nun çeşitli müşterek programlarına iştirak etmektedir.Ülkesinin Batı dünyası ile entegre olması fikrini savunan Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin, 2000 yılında yaptığı açıklamada, “ulusal çıkarlarının dikkate alınması ve diğer üyelerle aynı haklara sahip eşit ve tam bir müttefik olarak kabul edilmesi koşuluyla” Rusya’nın NATO'ya katılma olasılığının bulunduğunu belirtmiştir. Lakin Rusya’nın ulusal çıkarlarını göz önünde bulundurmak suretiyleMoskova’yı eşit bir müttefik olarak görmek istemeyen Amerika Birleşik Devletleri,sürekli daha fazla devletin NATO'ya girmesi için aksiyon alarak müzakere süreçlerini başlatmıştır. Bununla da yetinmedi ve Sovyetler Birliği sonrası ortaya çıkan devletlerde darbeleri ve renkli devrimleri destekledi. Tabii ki, bu tür tek taraflı saldırganlık faaliyetleri bir gün sona erdirilmeliydi; ki tam da şu an bunu görüyoruz.

NATO küresel güçlerin TEK DÜNYA ORDUSU MU?

A.Sotniçenko; Şimdi bu askeri ittifakın aslında tamamen bölgesel olan “Kuzey Atlantik” statüsüne rağmen, aktif bir şekilde küresel bir statüyekonumlanmaya gayret ettiğini görüyoruz. SSCB'nin dağılmasından sonra NATO, mesela Libya’da, Afganistan’da, Hint Okyanusu’nda, Yemen Denizi’nde, Umman Denizi’nde ve Kızıldeniz’de;yani Kuzey Atlantik'in çok çok uzağında askeri operasyonlar gerçekleştirdi. Buna rağmen, Kuzey Atlantik dışı devletlerin NATO’ya katılımından ise hiç söz edilmiyor. Sonuç olarak ABD liderliğindeki NATO’nun küresel hegemonyanın ana askeri-siyasi enstrümanı olmaya ve sadece Batı dünyasının güvenliğini sağlamaya yönelik olarak hareket ettiği kanaatindeyim.

Rusya dahil beş ülkenin anlaştığı para birimi olan BRICS’ten neden vazgeçildi?

A.Sotniçenko; Ulusal para birimi,milli egemenliğin ayrılmaz unsurlarından biridir. BRICS’e üye devletlerin hiçbiri kendi para birimlerinden tamamen vazgeçmeye henüz hazır değil. Zaten ortak para birimişu an gerekli de değil... An itibariyle, SWIFT’e alternatif bir para transfer sistemi oluşturmak maksadıyla BRICS ülkeleri arasında gerçekleştirilen müzakerelerin devam ettiğini biliyoruz. Konu üzerinde çalışmalar yürüten bazı uzmanlar, bu müzakerelerden Amerika Birleşik Devletleri'ne alternatif olabilecek güç merkezleri arasında kullanılacak tek bir kripto para biriminin çıkacağını tahmin ediyor.

Merkez Bankaları nezdinde ve piyasalarda Rusya ile Türkiye kendi para birimleriyle ticaret anlaşması ne zaman yaygınlaşacak?

A.Sotniçenko; Ulusal para cinsleri üzerinden tanzim edilecek karşılıklı anlaşmalar, ülkelerimiz arasındakireel ticaret ihtiyacını tam olarak karşılayamaz. Şöyle izah edeyim: Mevcut karşılıklı ticaret hacmindebir dengesizlik var. Türkiye, sattığından çok daha fazla ürünü Rusya'dan satın alıyor. Mevzubahis dengesizlik kısmen de olsa turizm sektörü ve Türk şirketlerinin Rusya'daki faaliyetleri aracılığı ile karşılanmaktadır (hususi niteliğe haiz ithalat operasyonları resmi istatistikleredahil edilmiyor). Lakin belirttiğim gibi tek başına ulusal para cinsinden karşılıklı mutabakatlar tanzim etmek yeterli gelmiyor. An itibariye Rus ve Türk finans uzmanlarıbu sorun üzerinde çalışmaktadır.

18. YY sonlarına (1775) doğru Rusya’da kurulan, bütün Rusya’yı etkisi altına alan ve  1930'lu yılında hareket merkezini Rusya'dan Polonya’ya alan Yahudilerin misyoner örgütü olarakta bilinen Chabad’ın arşivini Rusya verecek mi?

Rusya’daki faaliyetleri konusunda bir rahatsızlık var mı?

A.Sotniçenko; Bu hususla ilgili net bir bilgiye sahip olmadığım için yanıt veremiyorum.

Rusya-Türkiye Üniversitesi kurulması, iki haklın birbirini heryönü ile tanıması ve ayrıca akademik katkı sağlaması açısından verimli olmazmı? İki ülke arasındaki en büyük yatırım ortaklığı olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin böylesi bir üniversite projesine öncülük yapması ister misiniz?

A.Sotniçenko; Rusya ile Türkiye arasında yükseköğretim, bilim, teknik ve araştırma alanlarında müşterek projelerin hayata geçirilmesi ve akademik işbirliğinin her düzeyde artırılmasını öngören fikri çok uzun zamandır destekliyorum.Söz konusu süreçler kurumumuz Rusya Uluslararası İşbirliği Ajansı Rossotrudniçestvo’nun başkanı Sayın Yevgeni Primakov’un eş başkanı olduğu Türk-Rus Toplumsal Forumu kapsamında tasarlanmakta ve geliştirilmektedir. Forumun faaliyetleri çerçevesinde ülkelerimizin üniversite temsilcileri ve bilim çevreleri arasında düzenli aralıklarla toplantılar yapılmaktadır. Lakin ortak üniversite kurulması ve proje finansmanı gibi büyük adımlar için daha üst düzeyde karar alınması gerekmektedir.