...

Hüzünlü yalnızlıklardır bizim için seyran yerinde ki yetim çocuğun mahsunluğu! Kozada ki kelebek misaline dönüşürken kalbimiz; örselenmiş duygularımızla avuçlanmış bir toprağa benzer, fakir bir dervişin kazağında gördüğü söküne attığı ilmek!

Yılkı atlarının rüzgarda savrulan yeleleridir tafralarımız, kimseye pas vermez yönlere doğru büyürken burunlar. Kibrin en zirvesinden düşenlere inat, enaniyetler saklı boynunda yağlı bir urgana dönüşenlerin kul hakkı!

‘’O nasırlı eller; sevda türkülerine az mı alkış tuttu!’’ dersin her mırıldandığında o eski terennümleri!

‘’Kalksam ve Dirilsem!’’ yorgunluğumdan.

Kayıtsızdır artık; kapanmayan gözlerin uyku yüklü ağırlığında geceler!

Zihninden hızla geçen kelimeler inadına durmakta iken kırmızı yanan her ışıkta!

Bir ayet hatırlarsın, bir slogan varıverir dudaklarının kıyısına; hayat hep ‘’İman ve Cihad!’’dı oysa! Sahile vuran kayıkçı teknesi gibi, bir umut yanaşırken limana…Ama şimdi sadece satırlarda! Ve kalan hatıralarda…

‘’Hak Yol İslam’’ yazılası türkülere bir tınıdır sesin; cılız ve kimsesiz! Kalakaldığın gelir hatırana, onurlu bir yalnızlığın sakin yazgısında okunurken güfteler!

‘’Şehid Türküleri’’ tahteş-şuur bir cennet tasvir eder altından ırmaklar akan!

Kalakalırsın!

Minareler ve ışıklı mahyalara bakan kör gözlerle!

Ne ‘’oruç tut’’turur sana nede ‘’sıhhat bul’’ursun artık önüne konan lokmalarla!

Müzmin, ciğerleri söken bir öksürük tıkar genzini, sardığın tütünden!

Fikirler kabızdır, kalem yalnız. Işık kör!

Gayrete devşirmediğin acizliğine açılırken kapılar!

Bir metafordur aynalar, suretler yalnızlığında.

Ne iraden kalır, ne cesaret ve ne de kuşandığın erdem!

Yalnızdır Ebu Zer ve yalnızdır artık Uhud sahralar kervanında!

Saklanan azıktır bu kelimeler, bir dervişin heybesinde!

Okçular tepesinde toktur artık herkes; ganimetler kapısında!

Göğsünde bir tavus kuşu tüy, ak sakalının akçasında şecaat!

Şeybe topuk vurur zemzeme hasrete çöl ayazlarında!

Bilal kumlara gömerken putları

Bir zor söz, içe dönük körlük, ekşitilen yüz artık hep uzletin sofrasında!

Ezgiler dem vurur, peyda eder cüret

Bir şiir dem vurur hoyratça sadrın encamına!

Şair yutkunur her gece efkarın kör kuyusunda!

Endamına nazar ederken Haliç’in yamacında

Şimdi; göz tok, gönül tok, mide tok!

Sloganlara ayarlı dudaklarımızda artık adın yok!

İşimiz gücümüz dünya!

İşimiz gücümüz çok!

...

Bülent Deniz - Habervakti.com Genel Koord.

@bulentdenizim

www.bulentdeniz.com