ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DA GİZLİ SOYKIRIMI

Uzak Doğu ve Asya'nın kesişme noktası ve en önemli bölgesi olan Doğu Türkistan’ın; Başkenti: Urumçi, Nüfusu 40 milyon, Yüzölçümü: 1.828.418 km2'dir. Kara parçası olarak Türkiye'nin iki katı büyüklüğünde .


Doğusunda: Çin, Batısında: Kırgızistan, Tacikistan ve Afganistan, Kuzeyinde: Rusya, Kazakistan ve Moğolistan, Güneyinde: Pakistan, Hindistan ve Tibet bulunmakta.

Doğu Türkistan çok zengin Petrol, Doğal Gaz ve Kömür yataklarına sahip. Uzak doğu ile Asya'nın birbirine bağlayan ülke stratejik bir konuma sahip.

Ama en önemli özelliklerinden biri, islam dünyasının meşhur ve önemli alimleri buradan yetişmiş.

1- İmam-ı Buhari: Meşhur hadis âlimi.                

2- El-Biruni: Matematik ve astronomi alimi.

3- İbn-i Sina: Tıp ilminin önemli şahsiyeti.              

4- Harezmi: Cebir ilminin kurucusu, matematikçi.

5- Farabi: Meşhur filozof.      

6- Serahsi: Meşhur İslam hukukçusu.

7- Tirmizi: Meşhur hadis alimi.                      

8- Uluğ Bey: Meşhur astronom ve alim.
. . .


Türkistan, iki bin yıllık geçmişi ile bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Batı Türkistan'da bulunan Türk Devletleri Rusya'nın, Doğu Türkistan ise Çin'in zulmü altında.

İki asıdır işgal atındaki bölgeye “Sincan” diyorlar, yani Çince “kazanılmış yeni topraklar”.


Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'da, Müslüman Türklere ağır bir baskı ve zulüm uygulanıyor. 25 milyon Doğu Türkistanlı Müslüman, Çin'in ağır zulmü altında inliyor.

Çin'in uzun yıllardır Doğu Türkistan'da uyguladığı politikanın ana hedefi, dini ve kültürel asimilasyon yaparak, Müslüman Uygur Türklerini gizli bir soykırımla yok etmeye çalışmak.

Çin burada işkenceler ve baskılarla buradaki insanları sindirmek asimile etmek ve İslam'dan tamamen uzaklaştırmak istiyor. Çünkü İslam'ı ve Türkleri kendileri için tehdit olarak görüyor. Bu gidişle soydaşımız müslüman uygurlar, ya asimile olacak ya da imha olacaklar..

Çin devleti, Müslüman gençleri sebepsiz yere tutuklayarak rejime karşı oldukları iddiasıyla soykırım yaparcasına tek tek idam ediyor. Toplu infazlar ise, zaten neredeyse sıradan bir durum.

Mahkemeler tek celsede sona eriyor ve en ağır biçimde cezalar yağdırıyor. Çin mahkemelerinin verdiği (sözüm ona) cezalar, son derece acımasız ve vahşice. Son elli yıl içinde Müslüman Türklere sistematik bir şekilde sürekli uygulanan “ceza”lardan bazıları şöyle:

-Diri diri toprağa gömmek,        

-İki bacağından iki ayrı öküze bağlayarak parçalamak,
-Öldüresiye dövüp çıplak halde kar üzerine yatırmak,     

-Çırılçıplak soyarak meydanlarda teşhir etmek.
. . .


Doğu Türkistan'da 1949'dan bu yana doğrudan katledilerek ya da ölüme terk edilerek öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı inanılmaz ve korkunç boyutlarda: Tam 35 milyon!

Türkçe eğitim yasak. Uygurların alfabesi 30 yıl içinde 4 defa değiştirildi.

Doğu Türkistanlılar, Çinlilerle evlenmeye zorlanıyor.

Cemaatle ibadet engelleniyor. Pek çok cami yıkıldı, Kur'an kursları kapatıldı, okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. İnsanları dinden soğutma çalışmaları son hızıyla sürüyor. Dinî ilimlerin öğrenilmesi ve öğretilmesi yasak. Din dersi programları ateizmi işliyor. İslâmî DVD, VCD ve kitap gibi materyaller suç.

Hastanelere, toplu taşıma araçlarına, taksilere sakallı-peçeli insanların girmesi yasak.

Çin, 1949'dan itibaren bir yandan Müslümanları imha ederken, bir yandan da bölgeye sistemli olarak Çinli göçmen yerleştirdi. 1953'te yüzde 75 Müslüman, yüzde 6 Çinli yaşarken; bu oranın 1990'da yüzde 40 Müslüman, yüzde 53 Çinli şeklinde değişmesi, etnik temizliğin en açık göstergesi.

Nüfus politikasının bir başka yönü, Uygurları köylerde oturmaya zorlayıp, şehirlere Çinlileri yerleştirmek şeklinde. Öyle ki, bazı şehirlerde Çinli nüfus yüzde 80'lere ulaşmış durumda.

Çin, Müslüman Türk nüfusunun artmasına engel olmak için “doğum kontrolu kanunu”nu acımasızca uyguluyor. Kanuna uymayanlar çok ağır cezalandırılıyor.

Müslümanların servet sahibi olmamaları için, ağır vergilerle kazandıkları ellerinden alınıyor. Uygurlar açlık sınırında yaşıyor.

Çin'in nükleer denemeleri Doğu Türkistan'da yapılıyor ve bu da Müslüman Uygurları nükleer etki altında korkunç bir sona sürüklüyor. Nükleer denemeler nedeniyle 210 bin Müslüman ölmüş, binlercesi sakat kalmış, binlercesi kansere yakalanmış, 20 bin özürlü çocuk dünyaya gelmiş.


Çin, bugün Doğu Türkistan'da 1 milyondan fazla Uygur Türk’üne toplama kamplarında sistematik işkence uyguluyor. Kamplarda 90 yaşında olanlar bile var.

Peki tüm bunlar neden?
 

Çünkü Çin'in en önemli yeraltı zenginlikleri olan Petrol, Doğalgaz, Altın, Kömür Doğu Türkistan’da.

Ayrıca bu bölge, uzak doğu ile Asya'nın kesişme noktası, ulaşım açısından stratejik bir konuma sahip.

Peki burada olup bitenlere dünya neden sessiz?

Etnik temizlik ve soykırım ile ölenler Müslüman da ondan!..

Çin'in, BM Güvenlik Konseyi'ndeki pozisyonu, Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliği, sahip olduğu siyasi ve ekonomik gücü, maalesef ülkesindeki insan hakları ihlallerinin görmezden gelinmesine çok büyük katkı sağlıyor. Kimse Çin'i karşısına almak istemiyor. Çünkü öyle yada böyle dünyanın bir çok ülkesi ekonomik olarak Çin'e bağımlı.

Dünya basınında birkaç satırla geçiştirilen Doğu Türkistan’daki katliamlar, dünyanın başka bir bölgesinde yaşansaydı, dünya medyası tarafından günlerce haber yapılmaz mıydı ve bu toplu yok edişlerin ''soykırım'' olduğu gerçeği ortaya konmaz mıydı?

Son yıllarda yükselen bir ivme gösteren, toplu ölümler ve ardı arkası kesilmeyen tutuklamalar ile Doğu Türkistan, Arakan ile birlikte, Asya'nın en derin acılarını çeken bölgeleri durumunda.

Ancak Çin ne yaparsa yapsın, bu toprakların özgürlüğüne kavuşmasını engelleyemeyecek biiznillah!

O ay yıldızlı gök mavisi Türkistan bayrağı er yada geç bir gün Çin semalarında dalgalanacak inşallah!

Ceninleri, köpekleri, böcekleri bile yiyecek olarak tüketmeyi gelenek gören bu putperestlere, Çin Seddini yaptıran atalarımızın genlerini taşıyoru biz, gerekirse ikinci bir postmodern çin seddini yaptırmalıyız!!!

Doğu Türkistan'ın masum yalnızlaştırılmış halkı, Türkiye'den insan hakları ihlalleri konusunda özellikle siyasi partiler ve STK'lardan seslerinin duyurulmasını talep ediyorlar.

Canla başla gereğini yapmalıyız!

İnsanca yaşam hakkı, bu dünyada yaşamakta olan her bireyin en doğal hakkıdır ve de isteğidir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve halkının, hem soydaş hem de dindaşlarımızın bu acı çığlıklarına ciddi bir kulak vermesi ve kardeşlerimize karşı yapılmakta olan bu gizli soykırımın ivedilikle durdurulması için adımlar atması temennisiyle...