Yarın oylayacağımız seçim süreci içinde Rabbimizin bahşettiği kelimelerle, gerçeklerin delalet ettiği örneklerle, vatandaş sorumluluğuna sahip olarak bu sütunda siz sevgili okurlarımla söyleşmeye gayret ettim.

Nasip olursa yarın da oyumu Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile onun partisi olan AK Parti’ye vereceğim.

Bu tercihimin nedenlerini, zikrettiğim süreçte yazdığım seçim temalı yazılarımdan hareketle yapacağım bir özetle iletmek isterim.

Öncelikle Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk seçimi olan 2018 Haziran’ından, bu sisteme tabi olarak 14 Mayıs’ta yani yarın ikincisini gerçekleşeceğimiz seçime kadar değişmeyen bir hususun altını çizmeliyim:

Türkiye’nin başkanı Erdoğan’ın milletinden aldığı yönetme hak ve gücüne karşı, muhaliflik adına dizginsiz olarak sergilenen bir kindarlık geçmiş seçimde olduğu bu seçimde de başat olarak öne çıkmıştır.

Yedili masa adı altında toplanan muhaliflerin ve bunlara destek veren Türkiye düşmanlarının yegâne maksadı Erdoğan’ı indirmek olarak somutlaşmış ve söz konusu kinden beslenen bu ortak hedef seçimle ilgili alışıla gelen rutin vaatlerin de önüne geçmiştir.

Yedili masanın yıkım ve kin merkezli bu hareketi, yine geçmiş seçimde olduğu gibi ABD, İngiltere, Almanya, Fransa medyasınca takviye edilerek, hem Yedili masayı hem de müstakil olarak devletleri de aşıp yedi düvelin ortak saldırısına dönüşmüştür.

Yedi düvelin düşmanlığına muhatap oluşumuzun tarihi malumdur. İstiklal savaşının hem taraflarını hem de hangi zorluklara karşı kazanıldığını da gösteren bu terim, aynı zamanda son bir yüzyılımızdaki şerli planları, programları, kumpasları, siyasi ayak oyunlarını, terör saldırılarını boza boza bugünlere erişebildiğimizin de açık bir ifadesidir.

Başkan Erdoğan bu makus durumu tarihe havale etmek ve bunun yerine içteki ve dıştaki düşmanlarının kalplerine korku salarak öncelikle şerlilerin şerrini onların içlerinde boğacak güçlü bir Türkiye için yeni bir yüzyılı ilan etmiş ve böylece Osmanlı’nın bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıl önceki istiklal aşk ve gayretini asil bir duruşla, yenilenmiş bir milli uyanışla taçlandırmıştır.

Öte yandan Yedili masanın siyasi kini, coğrafyamıza hükmetmek isteyen devletlerin kendi çıkarlarını korumak için bidayetinden beri yürüttükleri şer faaliyetleriyle birleşerek ülkemiz ve milletimiz için acilen bertaraf edilmesi gereken büyük bir tehlikeye dönüşmüştür.

Başkan Erdoğan müreffeh ve güçlü bir Türkiye sevdasıyla bu mücadelenin en başında yer almaktadır. Dolayısıyla bir oy ile de olsa benim onun mücadelesine katılmam ferdi bir sorumluluk ve zorunluluktur.

Yedili masanın, Başkan Erdoğan’ı milletten aldığı yönetme ve hak ve gücünden yoksunlaştırmak, diğer bir söyleyişle onu siyasetin dışına itmek için her yolu denediği, ardı akası kesilmeyen yalanlara, iftiralara, korku haberlerine başvurduğu ve bu uğurda ABD-FETÖ destekli şantaj yöntemleriyle diğer rakiplerini de saf dışına ittiği malumdur.

Ayrıca Yedili masanın ürettiği bu tablo, HDP maskeli terör örgütleriyle işbirliğinin üzerine inşa edilmiş ve bunlarla özellikle gençlerimize siyasetin ahlaksız bir kurum olduğu anlayışı telkin edilmiştir.

Gerçekte ise siyaset bir yönetme tarzıdır. Yüzyıllara baliğ olan bir ahlaka sahiptir. Yedili masanın siyaset kurumuna mahsus bu ahlaksızlaştırma operasyonuna da artık “dur” denilmesi gerekmektedir.

Bu sebeple benim tercihim doğruluk eksenli; doğru zamanda doğru adamla yürüme maksadımın beyanı olmalıdır.

Tercihimin son gerekçesi de asıl milli bir tutumun karşılığı olmakla birlikte özü itibariyle duygusaldır.

Geçen seçimdeki bir yazımda da “Seçimden sonra kimlerle birlikte sevinmek istersiniz?” başlığıyla yer tutan bir sorunun ihtiva ettiği duygusallıktır bu.

Bu toprakların evladı ve İslam inancının mensubu olarak seçim sonrasında, şarap şişesi patlatarak, rakı yudumlayarak sevinmek isteyenlere katılamam.

Ancak zaferi “Ve la galiba illallah” diyerek, Yedili masanın eş başkanlarından birinin ayakkabılarıyla kirletmeye kalkıştı tertemiz bir seccadede Allah’a şükredecek olanla Erdoğan’la birlikte sevinmek isterim.

ABD-NATO-FETÖ’den başlayarak ülkemi bölmek isteyen tüm güçlerle, bunların projelerine, yönlendirmelerine göre iş tutan Yedili masanın bölücülük, vesayet esaslı sevincine asla katılamam.

O halde tercihimi, yedi düvele karşı teyit edilmiş bir istiklal şahlanışının hem en büyük temsilcisi hem de önderi olan Başkan Erdoğan ile onun AK Parti’sinden yana kullanmak boynumun borcudur.

Yarınımız hayrolsun; Türkiye’miz ve milletimiz için huzura ve refaha vesile olsun.

Vira Bismillah!