İsrail tarafından başlatılan saldırıların hunharlığı, yersizliği ve yüzsüzlüğü gündem olmaya devam ediyor. İran'da özellikle toplumsal direncin, her saldırıda daha da kuvvetlenmesi; küresel emperyalist çetenin canını sıkadursun... Uluslararası kamuoyu(?) Hürmüz Boğazıyla yatıp Hürmüz boğazıyla kalkıyor son günlerde... Meğer "Yedi Kocalı Hürmüz", edebiyatımızda bir deyim ve eser adı olmanın ötesinde derin stratejik bir manaya sahipmiş! Gerçi Hürmüz Boğazının yedi değil yetmiş kocası varmış... Enerji akışının başına bir iş gelecek diye fır dönen ülkeler, aylardır Gazze'de katledilen çoluk çocuk için bu kadar zinde refleksler gösteremiyordu. Boş verin geçen ayların katliamını, henüz yeni yaşanan katliamda yardım alabilmek umuduyla toplanan sabilere kıydılar, çıtları çıktı mı? Bir damla kan bir damla petrol lafının ardındaki acı gerçek bu imiş desek yeridir.
Hürmüz Boğazının kapanma ihtimali, eğreti kurulmuş küresel ekonomik dengeleri altüst edecek evsafta bir mesele... Her şeyi maddiyat ve menfaat üzerine kurulu düzenin aktörleri... Belki ceplerine dokunuyor diye, başvurdukları vahşet stratejisinden çark ederler. Hatta belki gayrı meşru çocuk mesabesindeki terör organizasyonunun hoyratlığını bir hale yola koyar, had bildirirler. Bu çok zayıf bir ihtimal... Ama belli de olmaz. Hayber'de hurma ağaçlarını kaybetmemek için teslim olmuşlardı. Yine benzeri bir hadise ile karşılaşabiliriz. Bu sefer kayıpları sadece maddi çerçevede kalmayıp, yerle bir olmuş karizmalarını onaramayacakları bir noktaya sürüklenecekler.
Hem... On yıllardır yaşanan hadiseler göstermiştir ki; ne güçlüler sanıldığı kadar güçlü, ne de zayıflar gerçekten zayıf... İllüzyonik sınıflama çökmüştür. Evet! Güçlü denenler vurur, kırar, yıkar... Ama insanların birlikteliği karşısında eninde sonunda tasını tarağını toplayıp gitmek zorunda kalır.
Şöyle bir bakalım... Küresel organizasyonun en büyüğü ABD, girdiği hangi savaşı kazandı? Vietnam'dan nasıl çekildiğini örtmeye çektiği filmler yetti mi? Afganistan'da, Irak'ta darmadağın etse de kös kös kıtasına dönmedi mi? Ardından bıraktığı işbirlikçi yapıları da nereye kadar destekleyebilir? Dünyanın en büyük gücü, bu pencereden bakınca en büyük mağlubu! Haydi Çetin Altan'dan bir alıntı yapalım bu seferlik: Enseyi karartmayın!