Sıra beklemenin bıktırıcılığını tatmayan yoktur. Aslında yoran sıra değil de beklemek fiiline mecbur kalmanın derin hüznüdür.
Herşeyin gelip geçtiği şu dünyaya beklemeye gelmiş gibiyiz gelir bazen...
Aklımız erdiği andan itibaren beklemek yolculuğu başlar.
Çocuk iken genç olmayı, genç iken yetişkin olmayı bekleriz.
Yetişkin olunca da sonrasını beklemek işimize gelmez.
Çok defa ihtiyarlık, biz onu beklemesek de o bizi gayet sadık bir şekilde bekler.
Tahsil hayatında ilkokulu okurken ortaokulu, ortaokulu okurken liseyi, lisede üniversiteyi bekleriz.
Bütün tedrisat bitince iş güç sahibi olmayı bekleriz. İş güç sahibi olunca bir aile kurmayı bekleriz. Aile kurunca çocuk bekleriz. Çocuklar olunca büyümelerini bekleriz. Bekleyişimiz veraset yoluyla sülbümüze geçer. Bazı hususlarda cümbür cemaat beklediğimiz de olur.
Kolektif bekleyişi açalım biraz...
Mesela bordro ehliysek, maaşa gelecek zammı bekleriz.
Talebeysek tatilleri uzatacak adımları bekleriz.
Asker isek teskereyi bekleriz.
Zorda isek kolaylığı bekleriz.
Kışın sert geçtiği bir beldede yaşıyorsak, baharı yazı bekleriz. Çift çubuk sahibi isek harman vaktini bekleriz. Alacaklı isek tahsilat gününü bekleriz. Borçlu isek tez vakitte kurtuluş bekleriz. Esnaf isek müşteri bekleriz.

Velhasıl beklemenin olmadığı bir nefeslik yer kalmamış gibidir vaziyetimiz...
Soyut bekleyişler de bu tabloda yerini alır sessizce...
Mesela anlaşılmayı bekleriz.
Saygı sevgi bekleriz. Her hâl ve şartta ilgi bekleriz. Takdir teşekkür bekleriz. Vefa bekleriz. Hastayken şifa bekleriz.
Gurbete yolladıklarımızın dönüşünü bekleriz. Belki çok defa vicdan insaf bekleriz.
Doğru ve dürüst olamasak da doğruluk dürüstlük bekleriz.
Sabrı layıkıyla misafir edemesek de cümle alemden sabır ve tahammül bekleriz. Vesvese yağmuruyla hiddete dûçâr olunca, oturup öfkemizin geçmesini bekleriz. Can şişesini elimizden günah çukuruna düşürünce, tövbe istiğfar edip Rabbimizden bağışlanmayı bekleriz. Faniliğin ağır yükünün taşınmaz olduğu demlerde, haddimizi aşıp ecelimizi bekleriz.
Dost olmanın hakkını veremesek de dostlardan hayırhah bir dostluk ikram etmelerini bekleriz.
Sükutun körelttiği iklimlerde, göz alfabesiyle yazılmış bir tutam ümit bekleriz. Beklemek...
Gönlümüzü karıncalandırsa da... İtminan içinde bekleyebileceğimiz ânı bekleriz.
Velhasıl-ı kelâm...
Becersek de beceremesek de...
Biz ademoğulları beklemeyi hıfz eder gideriz.

Bugünler de daha da büyüyen bekleyişlerimiz var. Onların da kulağını çınlatıp bağlayalım sözü...
Dünyayı kana bulayan lainlerin kahr-ı perşanını bekliyoruz.
Mazlumlara felah, zalimlere belay-ı azim bekliyoruz.
Savaşların bitmesini, fıtrata düşmanlık edenlerin cehennemin dibine gitmesini ve nifakı rahmet kazanının eritmesini bekliyoruz.
Bereketin pişmesini, rızkın gülüşmesini ve enflasyon denen alıcı kuşun düşmesini bekliyoruz.
Hakkaniyet çadırının kurulmasını, hesabi akan nehirlerin durulmasını, en nihayet her işe liyakat mührünün vurulmasını bekliyoruz.
Polemiklerin kördüğüm ettiği akıllara istikamet, tarafgirliğin katılaştırdığı gönüllere nedamet ve cümle bizar ahaliye; amasız, lakinsiz, şartsız selamet bekliyoruz.