İşte Sivil Toplum Gönüllüsü Yunus Emre Soyyiğit'in söz konusu yazısı:

"Üç zümre insan!

106 yıldır işgal altında olan Filistin toprakları, 1948 yahudi istilası ile bu günlere kadar binlerce şehid vererek devam etti. Kimilerinin Filistin sorunu diye adlandırdığı bu durumu, ben Yahudi, Siyonist, Kapitalist ve Emperyalist sorunu olarak adlandırıyorum. Çünkü ne Filistinliler, ne Afganistanlılar, ne Iraklılar dünya insanının başına bir sorun çıkarmadılar. Onlardan bir kısmını öldürüp, bir kısmını sürgüne gönderen “yeni dünya düzeninin sözde ilahları” ise sorun üstüne sorun çıkardılar. Dilimizdeki söylemlerden, elimizdeki eylemlere kadar da zihinlerimizi işgal ederek bizi yönlendirdiler. Bir çoğumuz yaptığımızı samimi duygularla Allah için yaptığımıza inandık ama sonunda bir baktık ki yaptıklarımızdan gene onlar karlı çıkmışlar. 

Biliyorum 7 Ekim’de başlayan “siyonist- emperyalist, kabalist ayin” vicdan taşıyan herkesin yüreklerini param parça etmiş durumda. “Kendimi Hiç bu kadar işe yaramaz hissetmemiştim” deyişinizi duyar gibiyim. Hepimiz aynı durumdayız çünkü. 

Hamas, yarın ateşkes ve esir takası kararını iletecek! Hamas, yarın ateşkes ve esir takası kararını iletecek!

Aklıma Kur’an’da anlatılan Talut-Calut kıssası geliyor bu dıurumla alakalı. Allah’ın kullukları sebebi ile vadettiği Filistin topraklarından zulmettikleri için Golyat(Calut) vewilesi ile musibete uğratılan Yahudiler o gün ki aralarında bulunan peygamberleri İşmail a.s. a gelerek; “bizim için rabbinden bir komutan iste de Golyat ile savaşalım dediler” (asıl meseleye gelmek için bu bölümü hızlı geçiyorum, merak edenler Bakara: 246-252 ayetleri aradına bakabilirler) peygamberleri d dua etti. Allah içlerinden Talut’u onlara komutan tayin etti. Az bir kısmı Talut ile savaşa çıktılar ve Talut onlara; “Allah sizi bir nehirle imtihan edecek, bilin ki o nehirden içen benden değildir- hiç içmeyenle ve en fazla bir yudum içenler bendendir” dedi. Ordu nehirden geçti, Golyat ile karşılaştı: nehirden kana kana içenler dediler ki: bu gün Calut’a bizim gücümüz yetmez.( o süper güçtür, baksana ordunun biyüklüğüne, biz kimiz ki onlarla mukayese edileceğiz) ne oldu

Gazze üzerinden bu olayı okuyacak olursak .Buradaki üç kısım insanın , nehre hiç dokunmadan geçenlerin Gazzeli mücahit erkekler, kadınlar ve çocuklar olduğunu düşünüyorum. maalesef biz ilk grubun arasına katılamadık. Geriye iki grup kaldı, kim siyonizme, emperyalizme, faşizme boyun eğerek veya destek verir nitelikte “ banane Filistin’den, onlar bizi satmıştı zaten, Hamas neyine güvendi de İsraile saldırdı, israile gücün mü yeter senin teslim olsana, onlar süper güç kimsenin gücü yetmez, boykotu önemsemiyor boş iş olarak görüyorum…” gibi söylemlerle yaşıyorsa; nehirden kana kana içenler de bu zümredir. Duam o ki; ilk zümreye girememiş olsak da, insanların gözlerimizin önünde öldürülmesine dayanamayıp, sessiz kalmayıp, kendi çocuklarını sevmeye utanır bir durumda, eylemse eylem, söylemse söylem, boykotsa boykot hepsine varım diyerek yaşayanlardan oluruz ve bir yudumla kurtarır- günü geldiğinde Filistin’e girecek Talut’un ordusunda bir nefer oluruz. 

Unutmayın;
Tarafsızlık namussuzluktur, zalimlerin olduğu dünyada yurtta da dünyada da barış olmaz. Ancak; yurtta da dünyada da barış için kavga vardır. Allah’a kulluk adına çok büyük amellere sahip olmayabiliriz, ama bu bir amel sayılırsa ben kendi adıma; zalimlerden nefret diyor, mazlumları seviyor ve yanında duruyorum. Ne diyordu üstad Muhammed Mursi; “bari çocuklarımız, babalarımız adamdı desinler” 
Son sözüm oğlum için tarihe bir not: “ sevgili oğlum, sana iyi bir dünya bırakamamış olabilirim, ama iyilik için savaşanların safında bir yer bırakıyorum. İnşallah Allah senin elinle iyileri zafere ulaştırsın.

Vesselam"