Miladi 2018 geride kaldı. 2019’a fırtına gibi, fincancı dükkanına dalan fil gibi girdik.

14.5.2018, ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararı bugün uygulandı. Filistinliler Gazze Şeridi’nde İsrail ve ABD’ye karşı gösteri düzenledi. İsrail askerleri protestocuların üzerine ateş açtı. Olaylarda en az 60 kişi hayatını kaybetti. 2770 kişi yaralandı. Ülkemizde 3 gün milli yas ilan edildi.

Bakıyorum da 2018’de bölgemizde 2017’den devreden krizler derinleşerek devam etmiş. Savaş ve terör artık rutin. 2019’da da aynı şekilde kriz derinleşerek devam edecek gibi.

2018’in en önemli olayı bana kalırsa Kudüs’ün İsrail tarafından başkent ilan edilmesinin ardından ABD’nin Kudüs’te elçilik açması idi. Ve tabii içeride en önemli gelişme Başkanlık sistemine geçilmesi ve Cumhur ittifakı. Bu arada Hasan Celal Güzel ve Balkanlıoğlu vefat etti. McKinsey krizi yaşandı. Zeytindalı operasyonu yapıldı ve Afrin kurtuldu. 3. hava alanı açıldı bu arada. Döviz krizi yaşandı. Fransa’da sarı yelekliler ayaklandı. Halk Bank olayı, Zarrab krizi ve Rahib Brunson krizi yaşandı. Suudi Arabistan’da Veliahd prens Selman’ın yönetimi ele alması, Katar krizi, Kaşıkçı cinayeti hepsi üst üste geldi. Akkuyu nükleer santralinin temeli atıldı. FETÖ operasyonları ve teröre karşı ülke içinde ve sınır ötesi operasyonlar devam ediyor.

İlk akla gelenler bunlar. 2019’a girerken ilk akla gelen soru, Membiç’te ne olacağı ile ilgili.

Bir yandan da Türkiye mahalli seçimlere hazırlanıyor. Mart sonunda seçim var. Cumhur ittifakı dışında kalan muhalefet, AK Parti’ye karşı adeta bir cephe oluşturmuş durumda.

Kesin aday listelerin açıklanması mart başını bulacak olsa da seçim takvimi işliyor ve adayların büyük bir bölümü belli oldu. Önümüzdeki günlerde adayların tamamının isimleri belli olacak.

Aday belli olduktan sonra iki şey bekleniyor. 1-Adaylar hakkında dosya, kaset ve karalama kampanyasının başlatılması. 2- CHP’nin en iyi bildiği şeyi yapmak için harekete geçmesi. Gezi benzeri bir şey hayal ediyorlar. Fransa’daki sarı yelekliler de iştihalarını kabartmış durumda.

Birileri de, ABD’nin de desteği ile PKK, PYD, DAEŞ, Esat rejimini Fırat’ın doğusuna operasyon yapan TSK ve ÖSO’nun başına bela ederek zarar vermek ve bundan siyasi rant sağlamak gibi bir şeyin hayalini kuruyor sanki! Zaten FETÖ’nün uyuyan hücreleri de seçim sürecinde aktif hale getirilecek. Onlar da işaret bekliyorlar.

Şunu da not edelim, 2019 ile ilgili Yahudiler ve Hristiyan dünyasında o kadar çok kehanet var ki. Sadece bu değil, İslam dünyasındaki birtakım geleceğe ilişkin istihraçlar, keşf ve haberler 2019’un çok zor geçeceği yönünde.

Stratejistler ise 2019’da devlerin savaşından söz ediyorlar. Dünya derin devletinin kendi iç hesaplaşması sözkonusu. Bu hesaplaşma sonunda ABD ve dolar da kalmayabilir. Ve bu örtülü savaş tüm dünyada birçok zengin politikacı, bürokratın canını yakabilir. Zaten bu savaş örtülü şekilde bir vekalet savaşı şeklinde devam ediyor. Yarın savaşın tarafları 11 Eylül’de ikiz kulelerin vurulması örneğinde olduğu gibi, Kennedy’nin vurulması örneğinde olduğu gibi doğrudan sahaya inebilirler. 2019’da bu hesaplaşmanın kanlı ya da kansız sonuçlanması bekleniyor. Bu savaşın sonuçlanması, dünyada genel anlamda barışın geri dönmesi anlamına gelmiyor. Çünkü galibler yeni dünya düzenini yeniden inşa etmek için 5 yıllık bir evrensel dönüşüm süreci ön görüyorlar. Yani “Kazananların barışı” için direnenlerin cezalandırılması ve kazananlarla işbirliği yapanların kendi ülke ve bölgelerinde ipleri ellerine alabilmeleri için 5 yıllık bir sürece ihtiyaçları var. Yani hedef tarih 2025. Bu süreçte dünyanın birçok yerinde savaşlar çıkabilir, çok büyük terör eylemleri, ses getiren suikastlar olabilir. Birçok zenginin servetine el konulabilir. Bazı ülkelerin, sınır, rejim ve iktidarları el değiştirebilir. Yani bu süreçte her şey mümkün. Çok acımasız davranacaklarından hiç şüpheniz olmasın.. Bu sürecin sonunda ABD diye bir devlet kalmayabilir. Avrupa eski Avrupa olmayabilir..

2019 tarihin kavşak noktalarından biri olacak ve 2025 sonrası, tarihin en büyük dönüşümlerinden biri yaşanacak.. Mesela dünya nüfusu yeniden şekillenecek. Para, piyasa, ekonomi, toplumsal hayat, devlet, yerel yönetimler, ordu, istihbarat, hukuk her şey yeniden yapılanacak. Din, ahlak algısı, okul, sağlık, aklınıza gelen her şey. Sahi biz bu büyük değişime ne kadar hazırız!?

Maalesef bizim fütüristlerimiz yok. Büyük değişim için ciddi bir altyapıya sahip olmadığımız gibi, bu konuda dini, felsefi ve ilmi anlamda bir hazırlığımız da yok.. Henüz bunun eksikliğinin de farkında değiliz..

Humonoid’ler geliyor, Siborglar (sibernetik organizmalar) aramızda dolaşmaya başladı bile. Avatar teknolojisi size kendinizi kopyalama imkanı verecek. Hayvanlarla konuşabileceksiniz. Beyninizi kopyalayabileceksiniz. Beyninizdeki bazı dataları silebileceğiniz gibi data da yükleyebileceksiniz. Beyne komut verip yeni bir böbrek, ya da diş üretmesini sağlayabileceksiniz.

Yeni dünyada bu kadar insanı çok buluyorlar. Farkında mısınız bilmiyorum hızla kısırlaştırılıyoruz. Yeni teknolojilerle İstanbul’dan Ankara’ya 15 dakikada gitmeye ne dersiniz. Hiperlup’lar kapıda. Uçan otomobiller, insansız otomobiller artık satışta. İstanbul’dan ABD’ye 1 saatte gitmeye ne dersiniz.

Artırılmış gerçeklik, gerçekten daha gerçek bir dünya sunacak size.

2019 ve sonrası sürprizlerle dolu bir dünya vaad ediyor. Yeni dünyada saygın bir yer almak istiyorsak şu cahil, zalim ve ahlaksız adamlardan, rüşvetçi, torpilci heriflerden bir an önce kurtulmamız gerek. Bu adamlarla bir yere gidemeyiz. Dikkat! Bu süreçte bizim boşa geçirecek 1 saniye zamanımız, boşa harcayacak bir kuruş paramız ve feda edecek tek bir insanımız yok. Bugün aday gösterenlere bakın. Bunlar Türkiye’yi o günün eşiğine getirecek kadrolar. Oyunuzu ona göre kullanın diyeceğim ama, bu adamların hiç biri bu beklentiye göre seçilmedi ki! Biliyorsunuz, Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet vermez. Ama öte yandan da, görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Selâm ve dua ile.