İnsanoğlu hayata dair emeklemeyi,   yürümeyi, konuşmayı, bilgileri, becerileri, deneyimleri, tercübeleri, eğitimi, öğretimi Ailede alır. Aile bu açıdan çok önemli bir görevi üzerine almıştır.

İlk dünyaya ait tanıdığı insanlar Anne, Baba, kardeş, dede, nine, akrabalardır. Burada Annenin önemine ayrı bir değerlendirme yapmak gerekir. Çocuğun Anne ile olan irtibatı, kelimelerle ifade edilmez. Orda İlahi bir sır vardır.
 Sonra sırası ile yavaş yavaş çevreyi tanır. Ondan sonra ilk ana sınıfı ve ilkokul devreleri arkadaşlık ilişkilerinin başladığı yerlerdir. Farklı bir dış dünya ile temasa geçer. Orada öğrenme, bilgi edinme, tecrübe, deneyim, derece derece  yükselişe geçer.  Biz bu zamana kadar olan sürece kısaca; AİLE TERBİYESİ  DİYORUZ...

Kendimizi bildiğimiz günden itibaren, okuduğumuz kitaplardan, aldığımız terbiyeden,  bizi yetiştiren hocalardan ana sütü gibi ilk aldığımız derslerden birisi, Aile terbiyesidir. Ailenin güçlü ve kuvvetli olmasına yönelik telkinlerdir. Aile, Bu Toplumun en kutsal ve değerli varlığıdır, TEMEL TAŞIDIR. Son yıllarda yapılan araştırmalar şu gerçeği ortaya çıkarmaktadır ki; Bizim Toplum birliğimizi ve dirliğimizi istemeyen,  bizi her alanda zayıflatmak isteyen kimi çevreler, Bu Toplumun temeli olan, Aileyi hedef almışlardır. Şu anda Toplumun şikayetçi olduğu tüm konuların altında yatan gerçek, iyi aile terbiyesi alınmaması ve güçlü bir aile temelinin olmamasından kaynaklanmaktadır.

Doğal olarak iyi ve güçlü aile oluşmasını besleyen ana damarlar o, toplumu meydana getiren ortak değerlerdir. Ortak değerleri oluşturan ona bağlı olan terbiye kurumları, eğitim kurumlarıdır, İnanç sistemidir, Milli ve Manevi değerlere bağlılıktır. Eğitim kurumları arasına çevre de eklenebilir. Dünyada en uzun zamanda yetişen ve gelişen insan yavrusudur. Çok basit bir örnekle çocuk hangi dilin konuşulduğu ailede yetişirse hiç zorlanmadan ve herhangi bir eğitime tabi tutulmadan o, dili öğrenir. Siz çocuğa konuştuğunuz dili öğretmek için, ayrıca bir çaba sarf etmezsiniz. Bu örnekten hareketle aynı çocuk güçlü bir aile ortamında, birçok davranışı aynen konuştuğu dili öğrendiği gibi öğrenir. Doğru veya yanlış hareketler olduğunun bile farkına varması belirli bir yaştan sonra oluşacaktır. Yani yaptığı hareketlerin doğru diye tanımlandığını, ailesi tarafından yapılmayan ve kendisinin de yapılmasını istemedikleri bazı hareketlerin ise yanlış ve hatalı davranışlar olduğunu bile zamanla öğrenir. Çocuk, gelişim sürecinde Ailesini taklit eder, örnek alır. İşte böyle bir yapılanma, ancak, güçlü Ailede gerçekleşir. Aile,  ortamının arkasından, temiz ve güçlü bir çevre ortamı olması gerçeği ortaya çıkar.

 Vatan sevgisi, Millet sevgisinin temelleri Ailede atılmalıdır. Tüm Manevi ve Milli değerlerin ilk eğitim yeri Aile olmalıdır. İşte tam burada şu gerçeğin altını çizmek gerekir. Çocuğun, gencin eğitiminde Aile, çevre, eğitim öğretim kurumları, resmi kurumların birlikteliği ile, dayanışma içerisinde olmak gerekir. İç İşleri Bakanlığının bu anlayıştan hareket ederek; ''En iyi narkotik polis, Annedir.'' kampanyası bu dayanışmaya örnek olmalıdır.

 Böyle bir Ailenin oluşması için, Devlet ve çevre bazında da bazı koruma tedbirlerinin alınması gerekmektedir. Bu korunma Devlet bazında, bazen cezayı yaptırımlara da dönüşebilir. Çevre bazında ise daha hafif dışlayıcı, ikaz etmeye dayanan, yapılan hareketlerin hoş karşılanmaması gibi daha hafif yaptırımlarla kendisini göstermelidir. Devlete düşen, Aileyi koruyucu tedbirlerin alınması konusu daha önemlidir. Bugün teknik ilerlemenin ve iletişim imkanlarının çoğaldığı ortamlarda, Devletin Aileyi korumaya yönelik yaptırım ve denetimlerinin daha sıkı ve denetleyici olması  lazımdır. Burada çevrenin etkisi kendini göstermeye başlar. Çocuk, Aile ortamından yavaş, yavaş çıkarak çevre ortamı ile tanışmaya başlar. Siz, eğer çevrede Aile terbiye ortamının devamını sağlayacak tedbirleri almazsanız, alacağınız polisiye tedbirler yetersiz kalacaktır.  Örneğin her türlü saçmalığın anlatıldığı, her türlü suçun reklamının yapıldığı bir diziyi denetleme yapamıyorsanız, ondan çıkacak sonuçlara katlanmanız gerekecektir.  

Arkadaş ortamları, eğitim kurumları, eğitim süreci, okutulan dersler ve müfredatları, iyi örnekleri teşvik, kötü örneklerden sakındırma, konu başlıklarının çevrede uygulanabilir olması gerekir. Unutmayalım şu anda iyi, ya da kötü TV programlarının içerikleri,   Bilgisayarlar bir öğreticilik görevi üstlenmektedirler. Onların ortaya koyduğu bu öğreticilik görevi, ucu açık bir şekilde serbest bırakılırsa, aklımıza gelen her türlü kötülüğün işlendiği bir topluma hazırlıklı olunuz demektir. Hele toplumumuzun bir kesimi henüz doğru ile yanlışı ayırt edecek eğitim ve terbiyeden geçmemiş ise; sonuç doğal olacaktır. Böyle bir ortamda,  Aileler de çocuklarını denetlesinler diyerek sorumluluktan kaçamayız. Evet,  Aileler de denetlesinler veya denetlemeye çalışsınlar ancak, asıl denetiçilik  görevini Devletin kurumlarının yapması gerekir. Bu gelecek adına zorunluluktur. Örneğin 18 yaş altı çocukların çevredeki yanlış insanlar tarafından yönlendirilmesini, onlara değişik alanlarda baskı yapılmasını, taciz edilmesini, değişik bağımlılıklara teşvik edilmesini önlemek elbette Devletin görevidir.

 Bu tür önlemi alamayan kimi Batı Ülkeleri, zamanla ona bağlı olarak sömürü alanındaki destekleri  de eskisi kadar olmadığı ve azaldığı için, ekonomik çöküntülere uzanan bir çöküş sürecine girmeye başlamışlardır.  Aslında senelerdir görünen güçlü bir Mali yapısı varmış görüntüleri bir anda negatif olmuştur.  Bu aynı zamanda hem toplumun temeli sayılan Ailenin, hem de ona bağlı olarak tüm Devlet sistemlerinin çökmesidir.  Senelerce bize Batıyı çalışkan, teknikte ileri diye tanıtan kaynaklar, aynı zamanda Batının en büyük sömüren taraf olduğunu, kendi kazançlarından çok, sömürdüğü insanların kazancıyla fazladan gelirler elde ettiğini de anlatmalıydılar. Bugün o kazançlarında azalma olduğu için, doğal olarak gelir, giderin altında kalınca sıkıntılar başlamıştır. Aile düzenleri de buna bağlı olarak çökme noktasına gelmiştir. Zaten manevi yönden boşlukta oldukları için, bu sonuç hızlanmıştır.
 Bizim TV yapımcılarının, bize yönelik olarak, Tüm çevirdikleri dizilerde; bizi, bağlı olduğumuz tüm değerlerden uzaklaştırmaya çalışan dizi ve TV’ lerin neyi amaçladıklarını da açıklamalarını bekleriz. İşte örnek gösterdikleri toplumlarda Aile diye, bir şey kalmamıştır. O nedenle bazı Ülkeler çok çocuklu ailelere sadece çocuklarından dolayı, her şeyi bedava sunmaya başlamışlardır. Kendi Ülkesinin Aile yapısını bozmaktan zevk alan, medya kuruluşları sadece bizim ülkemizde vardır. Hedef Aileyi yıkmaktır. Dünya üzerinde başka devletlerde kendi aile yapısının bozulmasını isteyen, medya kuruluşları var mıdır, bilmiyorum.

  Bütün bunlara rağmen Dünya üzerinde en güçlü Aile yapısına sahip ülkelerdeniz. İstatistikler de bunu göstermektedir. Dünyada evlilik dışı çocuk edinme konusunda epey alt sıralardayız. Zaten taciz, cinsel saldırı Batı ülkeleri ile kıyaslanamayacak kadar azdır. Ne de olsa, bu Milletin sinesinde bir ALLAH korkusu vardır. Beklentimiz, ümidimiz daha az olmasıdır. O, nedenle Aile bağları önemlidir. Devlet bir nevi, AİLEYİ koruma altına almalıdır.

 Ailenin daha güçlü ve aynı zamanda daha korunaklı olarak toplum içerisinde yer alması, o toplumun her alanda güçlü olmasının bir sebebidir.  Bu inceliği anlamayan toplumlar bedellerini ağır ödeyeceklerdir.  Bir Devletin üzerine düşen her alanda Ailenin güçlenmesi için, gereğini yapmaktır. Tüm gücü ile Aileyi koruma altına almalıdır. Güçlü toplumlar, güçlü Ailelerden oluşur. Temeli sağlam olanın, binası da sağlam olur. Geleceğe de ümitle bakar…