Hiç kuşkusuz elde edilen kazanımları itibarsızlaştırmak ve küçük görmek tavrı, yeni değil.
Bugüne mahsusta değil!
Dün oldu, yarında olacak.
Fatih'in tüm planlarının suya düşmesini, Bizans'ın surları önünde aciz kalmasını seyredecek olmanın dayanılmaz hafifliğini hayal eden Çandarlı'da böyleydi!
Bugünün Çandarlı'ları da!
Aslan yelesinde bit olanların, kendilerini aslan sanması kaçınılmaz bir paradokstur!
Bu güruha; ''arkadaşım, ''yavşak'' (bit yavrusu) olmanın lüzumu yok! Sen; aslan değilsin, kabul et artık!'' desek fayda verir mi bilmiyorum!
Çandarlı bu fethi, Fatih'e nasip eden mutlak otoritenin muradını bilse yine aynı tavırlara girermiydi? Onu da bilemem!
Ama senin bunu belki de bir anlama ihtimalin olur diye yazıyor ve diyorum ki; Murad-ı İlahi'ye ve gayretullah'a dokunma! Gel, aklını haset ve öfke ile zail etme!
Hiç olmassa ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin bu münbit toprakların töresi gereği; hakkını yeme öldürdüğün yiğidin!

Ne kadar çağrıda bulunsakta Çandarlı Sendromu'nun kimilerinin aklını zail ettiği muhakkak!
Öfke ve hased ancak sahibine zarar veriyor olsada malum güruh bir kez daha başladı gürültü yapmaya!
Nedeni çok basit!
Çünkü istemedikleri o şey oldu.
"Adam yine kazandı!" paylaşımı yapan gazetecinin dahi gördüğüne gözlerini kapatıp, devekuşu misali kafalarını kuma gömmek bir fayda sağlamayacak ama nafile!
Ne deseler ve yapsalar boş!
Olan oldu!
Ve bu gerçeği değiştiremeyecekler!
''Fetih Suresi'yle karınların doymayacağını'' büyük bir heyecanla dile getirenlerin elde ettiği büyük keşiflerin coğrafi büyüklüğü, kırık ayaklarının röntgen filmlerinin ebatı kadar olanlara tavsiyem, kursaklarında yeni heveslere yer açmaları olacak.
Ama o zamana kadar bükmeye çalıştıkları şu gerçeğin adını acilen bir kez daha koyup şahsıma; ''amma da Tayyip güzellemesi yaptın kardeş'' denecek olsa da durumu netleştirelim!
Siz dahil herkes rahatlasın ki gerçek şu; ''Anadolu tarih yazarak; tüm etnik kimlikleri, mezhebi ve meşrebi farklılıkları bir araya getirdi ve ârifena kollektif akılla Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Şam'ı fethetti! Ve Erdoğan, Şam'ı fetheden komutan olarak tarihe geçti!''
Biraz sert mi oldu?
Böyle birden söyleyince!
Evet haklı olabilirsiniz, çünkü; bu duruma Tayyip beyin bazı vekilleri, bakanları, medyası, partilileri, başkanları bile alışamadı henüz ve kamuoyu önünde bunu söylemekten ve yazmaktan bile nedense ictinap ediyorlar! Halen inanamadıklarından olsa gerek! E inanılır gibi değil zaten!

Bu somut gerçeğe hepimiz biraraya gelerek itiraz etsek ve çeşitli argümanlarla "Ya siz bilmiyorsunuz, kimbilir ne tavizler verildi? ABD, İngiltere, Rusya, İsrail ve diğer güç dengelerine rağmen onların müsadesi olmadan Şam'a girilebilir mi? Hem de tek kurşun atmadan! İsrail'i görmüyor musunuz? En kârlı onlar çıktı bu işten. Filistin, Lübnan'dan sonra şimdi de Suriye'ye doğru genişliyorlar. Hem Suriye'de ki bu yeni yönetim İsrail'e neden halen saldırmıyor? Rusya ise pusuda, sinsi İngiliz altımızı oymakta, Fransızların bu sessizliği hiç hayra alamet değil..." diyerek, vakıayı örtbas etmeye ve ideolojik ayartıcılığa girişsek bu gerçek değişmeyecek, itirazlar pirim yapmayacak ve gelinen nokta hakkında hangi tezi öne sürsek elimizde kalacak ve kalmaya da devam edecek!
Çünkü artık bundan böyle, 10-50-100 yıl sonra bugünler konuşulduğunda ve yazıldığında ''Recep Tayyip Erdoğan, Haçlı-Siyon'un kuklası, işbirlikçi Esed'i devirerek Şam'ı fetheden komutandır'' denecek!
Bence vazgeçin!
Tebrik edin!
Hiç olmassa komik duruma düşmeyi terkedin!

Sizlerin bugün yaptığı gibi geçmiştede bu ve benzeri söylemleri seslendirenler gerçekle yüzleşmekten hep kaçmış ve ötesi, Murad-ı İlahi'yi yok saymışlardı. Dün, Rukneddin Aslan Baybars'a daha ağır ithamlarda bulunmuşlar ve neler neler söylemişlerdi.
O gün de tutmadı! Bugün de tutmaz!
Alem-i İslam'ın topraklarında mazlum kanı dökülmemiş metrekare bırakmayan Moğol vahşeti karşısında elleri böğürlerinde, konfor alanları içinde oturup kalanlarda aynı sizin gibiydiler. Vidi vidi edip durdular!
"... Ya Baybars, tarihte Moğol'u yenen ilk müslüman sultandır ama..." diyerek başladıkları sözlerin devamında: "Haşhaşiler bölgede kendisine alan açmasaydı ve Baybars onlara tavizler vermeseydi bu başarı mümkün değildi!" dediler!
1256'da Alamut Kalesi'ni Haşhaşilerin başına yıkan Moğol Hülagü'ye diş bileyen Haşhaşiler, 4 yıl sonra Hülagü'nün teğmeni ve sırdaşı Noyan, Şam'ın batısı, Kudüs'ün az yukarısı Celile'ye, Calut'un Gözleri (Ayn Câlût) denen bölgeye geldiğinde bunu intikam için bir fırsata çevirmişler, sünni lider Baybars'ın safına geçmişlerdi.
Baybars bir dehaydı ve yanıbaşındaki ârifena kollektif akılla; kontrolü imkansız büyük Moğol fitnesini; kontrolü mümkün, canları yakılmış, intikam ateşiyle yanan savaş sanatlarında eşsiz bir kabiliyete sahip Haşhaşilerle işbirliği yaparak savdı ve el-Melikü'z-Zâhir Rüknüddîn Baybars el-Bundukdârî, Moğol'u Ayn Calut'ta yenen ilk İslam komutanı olarak tarihe geçti!

Haşhaşilerin kendisine defaatle suikast düzenlediği Selahaddin ise; bir kısım haçlı kontluklarıyla dirsek temasını hiç kesmedi! Kudüs Krallığı, bazı kontluklara hakettiğini vermiyordu çünkü. Bu durum iyi değerlendirilmeliydi ve Selahaddin'de siyasi bir dehaydı!
Şarkın en sevgili sultanına daha düne kadar bizim mahallenin ağır abilerinden bazıları; "alçak, namussuz, Allah belanı versin senin, şerefsiz, hayvanoğlu hayvan''" diye hakaretler yağdırıyor olsalarda; öldürdükleri yiğitin hakkını veriyorlar ve ''Selahaddin Yusuf Eyyubi Kudüs Fatihi'dir'' diyorlardı.
Demeseler ne?
Tarih bunu deklare ediyordu!
Siz, şimdi demeseniz ne? Tarih bunu deklare etti/edecek zaten!

Alparslan, 2bin km öteden ordusuyla Malarzgirt'e gelen Romen Diyojen'i; Ermeni, Süryani birlikleriyle karşılıyor, bu da yetmiyor o gün için müslüman olmayan ve Bizans saflarında müslümanlara karşı savaşan Kıpçaklara saf değiştirtiyordu!
Alparslan bir dehaydı ve merkezde ârifena kollektif akıl vardı. Eb'ul Feth, Sultan Alparslan Muhammed bin Davud Çağrı tarihe, Anadolu'nun kapısını açan komutan olarak geçiyordu.
Peki ya tarihe baştan aşağı inanç, gayret, şura ve fedakarlıkla geçerek, içerideki kirli muhalefete rağmen Doğu Roma'yı yıkan adam olarak geçen Fatih ve stratejileri? Bizans'a, Orhan Sultan'dan dolayı vermek zorunda olduğu haraçlar? Ordusunda ki Bizans'lı gençlerden oluşan asker sayısı? Hiç te küçümsenemeyecek kadardı!
Ne yani şimdi ''Bizans'taki Latin işgalini Bizans'ın ortodoks gençleri mi bitirdi'' diyeceğiz?
Yapmayın!
Komik olmayın!

Strateji, diplomasi ve yönetim sanatının yegane dehası Muhammed Mustafa'nın taktiksel uygulamalarından bihaber olan haset ehline ise "islami tantanslı" referanslar versek ne fayda?
''Küresel güçlerle işbirliği yaptılar! Kimbilir ne tavizler verdiler?'' diye bas bas bağıranları ne ikna eder ki?
Neyi görmek istiyorlar?
10 Aralık 2020 günü Karabağ Zaferi sonrası Bakü sokaklarında Zafer Geçidi yapan kahraman Mehmetçiğin şerefli üniformalarıyla Şam sokaklarında ''Herşey ŞEHİDLER İÇİN-tıklayınız'' diye uygun adım yürüyüp geçit töreni yapmasını mı?
Siz, manyadınız mı?
Ne kadar sığ(..)sınız!
(...)
Kirli, kanlı ve prensipleri olmayan korkunç bir savaşın içindeyiz.
Karşımızdakilerin hiçbir normu, değeri, etiği yok.
Ve biz, bu kahpe dünyada, vahşi Batı-Siyon karşısında yalnızız!
''Hangi dönemlerden ne tür manevra, strateji ve akıl oyunlarıyla, tavizlerle, işbirlikleriyle, mağlubiyetlerle dar boğazlardan nasıl çıkmışız?'' sorusunun cevaplarıyla dolu olan tarihimizin kayıtları ise şuracıkta.
Bir müşriğe itimat edip rehberliğine talip olan, Taif'e gittiğinde Mekke'ye alınmayınca düşmanı müşrik Mut'im Bin Adiy'in himayesine giren,
Ben-i Nadir'i, Ben-i Kaynuka'yı, Ben-i Kureyza'yı alt edip Hayber'i fetheden ardından pagan Mekke'ye girip putları deviren Muhammed Mustafa bize çok şey öğretti.
(...)
Malumunuz kaptan gemiyi sağsalim limana yanaştırdığında, o gemide yolculuk yapan sevdiklerini iskelede karşılayanlar; ''Yolda hangi zorluklarla karşılaştın? Korsanlar saldırdı mı? Fırtına boran ve dev dalgalardan nasıl çıktın da geldin kaptan?'' diye sormaz!
Kaptan'ın gemiyi sağsalim limana yanaştırıp yanaştırmadığına bakar!
Korsanlar ve dev dalgalar pusuda, deniz fırtınalıyken en azından gemide isyan çıkartanlardan olmasak?
Çandarlı Sendromu ile haset girdaplarında kendinizi de mazlumların umudu olan Anadolu Gemisini de alabora etmeye kalkışmasanız?
Siz de görüyorsunuz ki bu fırtınalı denizde yol almaya çalışan Türkiye/Anadolu gemisi sert dalgalarla boğuşuyor.
Bir Esed kayasına, bir Sisi dalgakıranına, Bir Netenyahu boranına maruz kalıyor!
Küresel bir fırtına bazen tornistan yapmamıza, sağanak halinde ki ok yağmurları güverteyi yangın yerine çevirebiliyor!
Siz de biliyorsunuz ki; her türlü tehlikeye rağmen zorlu manevralarla gemimiz su üstünde tutulmaya çalışılıyor!
Hırçın dalgaların güverteye taşıdığı suları gören fareler gemiyi tabiki terkedecek!
Bu denizde nice efsaneler yazdı ecdad. Bu coğrafyada nice haritalar çizildi.
Ufuk karanlık, gökyüzü kızıl kıyamet.
Aşk ve gayret kalemiyle kılıçlar kılıca, cevher çeliğe, varlık yokluğa çarpıyor.
Sabır!
Az kaldı... Tüm coğrafyalarda gözyaşı, kan ve büyük ağrı-acılara rağmen kutlu bir doğumla, nurlu bir sabah yaklaşıyor ve Gazze'li mazlumlar bizi bekliyor!
Doğacak olan nur, deccaliyetin hangi karanlık karargahına doğacak bilemem!
Ama bildiğim bir şey var!
Başta Suriye'liler olmak üzere Alem-i İslam, Türkiye'yi Erdoğan'ın şahsında bu nurun taşıyıcısı olarak görüyor ve sokaklarına ''ŞAM FATİHİ ERDOĞAN'' diye yazıyor!
Tayyip beyin bazı vekilleri, medyası, bakanları, başkanları, partilileri, muhibbanı sözüm sizlere!
Mazlumların söylediğini siz de söyleyin, yazın ve ''Recep Tayyip Erdoğan, Haçlı-Siyon'un kuklası, işbirlikçi Esed'i devirerek Şam'ı fetheden komutandır!'' deyin, çekinmeyin!

''neyse ki yarın var... umutların en sevdiği gün!''
 

Not: Son yazımızın başlığı; ''Tarihe Şam Fatihi olarak geçen Tayyip Erdoğan'' cümlesi bazılarını rahatsız etmiş ve Tayyip Erdoğan güzellemesi yapmak üzerinden eleştirmişler... Eleştirdikleri yazı bir güzelleme yazısı olmadığı gibi okuduğunuz bu yazı da böyle düşünenlere bir cevap yazısı değildir! Çünkü, 60 yıllık zulüm rejiminin devrilmesini bir şahsa indirgemek bu uğurda katledilen onbinlerce mazlum şehidimize zul olur! Muradımız; ''Yiğidi öldür hakkını yeme'' diyen töreye uymaktır!
İsteyen uyar, isteyen uymaz...

Bülent Deniz
Habervakti.com Genel Koord.
Filistin'e girişi yasaklı Kudüs Mihmandarı
insta: @bulentsea
X: @bulentdenizim
www.bulentdeniz.com