Ortodoks'lar hariç tüm hristiyanlar, müthiş bir heyecanla; dünyada ki tüm kiliselerinde doğuş bayramıyla kutsal doğuşu, Milât Yortularıyla Hz. İsa'nın dünyayı şereflendirmesini kutluyordu! Dillerinde "I wish you a merry christmas'' şarkıları eşliğinde; bahçedeki ağaç ve çitlerden başlayan ışıklandırmayla adeta bir lünaparka dönmüş evlerinin pencerelerinde yaktıkları mumların kıpır kıpır ışıklarıyla bir araya gelmiş olan aile mensupları, evin en güzel yerine konan çam ağacını süslemiş, hediye paketlerini yılbaşı akşamı açılmak üzere çam ağacının etrafına özenle yerleştirmiş, geyiklerin koşulduğu mucizevi arabasıyla bulutların üzerinden süzülerek mü'min hristiyanların evlerine baca dan girecek olan Santa Klaus'un getireceği hediyeleri bırakması için şömine etrafına çoraplar asılmış, ''halaluya'' ilahileriyle Jesus Christ'in doğumunu kutlama heyecanı içerisindeydiler...
Aynı gün, gazi meclisin çatısı altında grup konuşması için ağır adımlarla kürsüye çıkan Başkan Erdoğan; ''İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ'' (*) ayetlerini okuyarak sözlerine başlamıştı.
Tarih; ehl-i salibin en kutlu günü 25 Aralık 2024'tü!
El Bab, Afrin, İdlib, Barış Pınarları, Bahar Kalkanı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı derken; zorlu ve sabır dolu bir yürüyüşle yıllar önce yola çıkmış üniforma(lı)sız aslanlar; Fırat'ın soğuk sularında aldıkları abdestle Halep Kal'ası'na al sancağı nihayet dikmiş, Allah'ın inayetiyle Şam Emevi Camii'nde şükür namazlarını kılmışlardı!
Gözler bu; ''irade, erdem ve cesaret'' dolu yürüyüşü sistemize eden ârifena kollektif aklın, merkez üs komutanlığındaydı!
Herkes komutanın ne söyleyeceğini merak ediyordu.
Başkomutan sözlerine şöyle devam ediyordu;
''Liyaġfira leka(A)llâhu mâ tekaddeme min żenbike vemâ teaḣḣara ve yutimme ni’metehu ‘aleyke ve yehdiyeke sirâtan mustekîmâ. Ve yensuraka(A)llâhu nasran ‘azîzâ...''
...
Tayyip beyin okuduğu bu ayet-i kerimeler, Hicretin 6. senesinde Hudeybiye dönüşü inzal oldu.
Vahiy gelmeden hemen önceki dakikalarda sahabedeki psikoloji mağlubiyet sendromu şeklinde tezahür etmiş, moralleri yerle yeksan olmuştu.
Pagan Mekke ile yapılan antlaşma şartları çok ağırdı, gelinen nokta kabul edilmesi imkansız bir durum ortaya çıkarmıştı ki Allah cc, kullarına Fetih Suresi'ni ikram etmişti. İnzal olan surenin devamında 18'den 21'e kadar olan ayetlerde; ''FETHUN QARİYB'' vurgusuyla yakın bir zamanda, fetih müjdesi veriliyordu! (**)
Mü'min kalplerin her atışı, o yakın fetih için artık geri sayıma evrilmişti.
Gönüller cûş eylemiş, moraller ve umutlar zirve yapmıştı!
Dile kolay! Onca çileden sonra beklenen kutlu fetih yakındı! Ve Allah cc, bunun garantörüydü!
Fetih Suresi'nin ilk ayetlerinde ''MEKKE'NİN FETHİ''nden mülhem bir beklenti-umut söz konusu olsa da surenin devamında 18'den 21'e kadar olan ayetlerde ''FETHEN QARİYBA - Yakın bir fetih'' olarak bildirilen müjdenin HAYBER'İN FETHİ olduğunu kim bilebilirdi ki?
Fetih Suresi'nin nüzulundan daha bir sene geçmeden Hicri 7. yılda, fitne başı kabalist yahudilerin, Babil Talmud'u öğretilerine bağlı kahir ekseriyetinin yaşadığı HAYBER FETHEDİLMİŞTİ!
Hayber'in Fethi ve yahudilerin bölgeden tasfiyesi ise akabinde Mekke'nin Fethi'nin kapısını açmıştı!
Hayber, Mekke'nin Fethinden önce ki ''FETHEN QARİYBA - Yakın bir fetih'' olmuş ve dönemin siyonistlerinin beli kırılmıştı!
Ben-i Nadir, Ben-i Kaynuka ve Ben-i Kureyza tasfiye edilmiş, Babil ve Roma sürgününden sonra yahudiler 3. büyük sürgünle zilleti yaşamışlardı.
Bu zillet öncekilere benzemiyordu.
Çünkü ilk sürgünde zalim kral Nebukadnezar, ikincisinde Roma kralı Titus'un hışmına uğrayan ve mazlum olan yahudiler, bu kez özlemle bekledikleri ve kendi kavimlerinden geleceğini umdukları son peygamber Muhammed Mustafa'ya isyan etmelerinin ağır cezasına muhatap olmuşlardı ve Allah tarafından son peygamber eliyle cezalandırılıyorlardı.
Tüm antlaşmaları bozmuşlar ve kendi yahudi şeriatlarına göre yargılanmayı istemişlerdi.
Bunun neticesi olarakta kimisi infaz edilmiş ve bir çoğu sürülmüştü.
Tarihi süreç içerisinde Buhtunnasır'ı ve Titus'u bile ''affeden'' yahudiler, Hayber Sürgününden dolayı son Nebi'yi ve mü'minlerini asla affetmediler!
Kimisi Babil'e, Hicaz'a, kimisi Mezopotamya'ya, kimisi Hazara'ya ve Anadolu'ya dağıldılar.
Sefarat, Aşkenaz, Pakrudin, Anezi ve Sabatay oldular!
Ve vakit geldiğinde tekrar tüm hışımlarıyla intikam için döndüler!
O intikam ruhunu hep diri tuttuklarına dair emarelerden bir örneği gelin 67 Arap-İsrail Savaşı sonrası Ürdün, İsrail sınırına birlikte giderek görelim: ''Mısır, Suriye ve Ürdün’le başlayan, akabinde Irak, Suudi Arabistan, Sudan, Tunus, Fas ve Cezayir’in de bu üçlüye destek verdiği ve 1967 yılında İsrail’e karşı gerçekleşen, İsrail’in galibiyetiyle sonuçlanan 6 gün savaşlarından aylar sonra Ürdün sınırındaki İsrail askeri karargahına zafer kazanmış bir devletin baş komutanı olarak ziyaret gerçekleştiren İsrail’in ilk kadın başbakanı Golda Mayer, siyonist rejim askerlerinin çevresini sardığı bir anda gözlerini kapatır ve askerlerin pür dikkat bakışları altında derin bir nefes alır.
Bir süre devam eden sessizlik Golda'nın şu sözleriyle bozulur;
‘’Çocuklarım! Sizde benim aldığım kokuyu alıyor musunuz?’’
Askerler ve devlet erkanı şaşkın bakışlarla bakar Golda’ya. Golda gözleri kapalı haldeyken derin bir nefes daha alır ve şöyle der;
‘’Evlatlarım! Hayber’in ve Yesrib’in kokusunu alıyorum! Siz almıyor musunuz...?''
Ben-i İsrail’in evladı Golda!
Dünün Yesrib’i, bugünün Medine’si HAYBER'den sürülenlerin torunu Golda!
Ben-i Kurayza’nın mı, Ben-i Kaynuka’nın mı, Ben-i Nadir’in mi soyundan geliyordu bilinmez!
Hayber’in ve Yesrib’in hasreti burnunda tüten Golda!
Bu motivasyon ve intikam ruhuydu bir avuç yahudiyi İslam coğrafyasının kalbine getirip, Filistin’de bir devlet kurdurtan! Bu motivasyondu Mısır'dan Sina Yarımadası'nı, Suriye'den Golan Tepeleri'ni ve Filistin'in Gazze Şeridi ile Batı Şeria topraklarını alan İsrail’in, 6 gün savaşlarında topraklarını dört katına çıkartmasındaki gayreti. Ve bugün Gazze'de süren katliam!
...
Başkan Tayyip Erdoğan'ın kürsüde okuduğu Fetih Suresi'ni bu yönüyle tefekkür ettiğimizde Mekke'nin Fethi'nden önce gerçekleşen HAYBER'İN FETHİ'nin bugünkü iz düşümünün ne/neresi olduğu sorusu akıllara gelebilir.
Kimisi Kudüs'ün fethini düşünsede tarih boyunca Mısır ve Gazze fethedilmeden Kudüs-ü Şerif'e yürünemediğide bilinir.
Şam, bu fikrin zaten ana karargahıdır.
Şam artık özgürleştiğine göre hiç kuşkusuz yol Kudüs'edir!
Varmadan önce ise rota; ya Mısır Gazze'dir ya da Gazze Mısır'dır!
Tarihi perspektiften baktığımızda;
Hayber (Yahudi) düşmeden, Pagan Mekke
Şam, Mısır ve Gazze düşmeden ise İlya (Kudüs) düşmemiştir.
Gelecek olanın geliyor olmasını görenler için ise korku heyulası gizliden gizliye kimilerini çevrelemeye bşladı bile! Yıllarca Haaretz gazetesi muhabirliği yapan, İsrael Hayom gazetesi yazarlarından ve işgal edilmiş Kudüs'ün eski siyonist belediye başkanlarından Shlomon Zalman Shragai'ninde torunu olan etkili siyonistlerden Nadav Shragai, 24 Aralık tarihli köşe yazısına; ''Erdoğan'ın tehditleri hafife alınmamalı'' başlığını atarak şunları yazıyordu:
''... Hamas ve Suriye'li cihatçıların hamisi olan Türkiye'nin cumhurbaşkanı, İsrail'i askeri bir operasyonla tehdit ediyor. Örneğin, geçen Temmuz ayında Erdoğan, ”Karabağ’a, Libya’ya nasıl girdiysek, benzerini İsrail’e de yaparız" dedi. Aradan beş ay geçti ve Erdoğan bu tehdidi Suriye cihatçı ordusu aracılığıyla yerine getirdi ve şimdi Türkiye kuzey sınırımıza her zamankinden daha yakın. Erdoğan bunu teyit edercesine Suriye'ye yakın Mardin şehrine geldi ve partili gençler O'nu ''Resi bizi Kudüs'e götür'' sloganlarıyla karşıladı ve Erdoğan bu sloganlara şöyle cevap verdi: ''Men Sabara! Zaferâ!-Kim sabrederse zafere ulaşır...''
''İsrail sınırlarımıza yaklaşıyor'' diye içeride korkudan bas bas bağıranların aksine ne diyor Siyonist yazar; ''Ve şimdi Türkiye kuzey sınırımıza her zamankinden daha yakın!''
Evet!
Malumu ilama gerek yoktur!
Tarihe Şam Fatihi olarak geçen Tayyip Erdoğan, Fetih Suresi'ni ''FETHEN QARİYBA'' ya atfen mi okudu bilemem!
Vahyin atlasından bildiğim şu!
Fetih Suresi'yle önce dönemin siyonistlerinin beli kırıldı!
Sonra Pagan Mekke'ye girilip putlar devrildi!
El Bab, Afrin, İdlib, Barış Pınarları, Bahar Kalkanı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı derken; zorlu ve sabır dolu bir yürüyüşle yıllar önce yola çıkmış üniforma(lı)sız aslanlar; Fırat'ın soğuk sularında aldıkları abdestle Halep Kal'ası'na al sancağı dikti ve Şam'a girdi!
Şimdi sıra da ne/neresi var göreceğiz...
''neyse ki yarın var... umutların en sevdiği gün!''
Bülent Deniz
Habervakti.com Genel Koord.
Filistin'e girişi yasaklı Kudüs Mihmandarı
insta: @bulentsea
X: @bulentdenizim
www.bulentdeniz.com
(*)
Fetih Suresi 1-3:
İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ(mubînen). (kısa TEFSİR tıklayınız)
(**)
Fetih Suresi 18:
Ey şanlı Elçi! Gerçekten Allah, son nefeslerine kadar çarpışmak üzere Hudeybiye’deki o ağacın altında sana bağlılık sözü verirlerken,bu fedâkâr müminlerden razı olmuştu; çünkü onların kalplerinden geçen samîmî duyguları ve kapıldıkları korku ve endişeleri biliyordu. Bu yüzden, hiçbir kurtuluş ümidinin kalmadığını zannettikleri bir anda, kalplerine güven, cesaret ve metanet ilham ederek onlara huzur bahşetti ve kendilerini, yakında gerçekleşecek bir zaferle, yani Hayber kalesinin fethini müjdeleyerek ödüllendirdi.
Fetih Suresi 19:
Ve ondan sonra elde edecekleri daha nice zafer ve ganîmetlerle… Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir.
Fetih Suresi 20:
Ey iman edenler! Allah size, ele geçireceğiniz pek çok savaş ganîmeti sözü vermişti; işte şimdi, size peşin bir armağan olarak bu barış ve huzur ortamını bahşetti ve yıllardan beri size saldırıp duran Mekke müşrikleriyle diğer büyük kabîlelerin oluşturduğu düşman toplumların baskısını Hudeybiye barışıyla üzerinizden kaldırdı. Böylece, büyük zaferlerin kapısını size aralamış oldu. Allah her devirde buna benzer yardımlar gönderecektir ki, bu olaylar, Allah’ın müminlere verdiği sözlerin mutlaka gerçekleşeceğine dâir apaçık bir delil olsun ve böylece Allah, sizi yardımıyla bu dosdoğru yolda başarıya ulaştırsın.
Fetih Suresi 21:
Ayrıca, şimdilik gücünüzün yetmediği, fakat Allah’ın sonsuz ilim ve kudretiyle kuşatmış olduğu Mekke, Bizans, İran, Anadolu gibi daha nice
muhteşem fetihleri size nasip edecektir. Bu nasıl olur demeyin, unutmayın ki, Allah her şeye gücü yetendir.