Bismillah…

“ Size hayatı bahşeden, sonra sizi öldüren ve en sonunda sizi yeniden diriltecek olan O’dur. Fakat insan, bunca nimetleri kendisine bahşeden Rabb’ine karşı çok nankördür.” (Hac 66)

Başlığa aldığımız soruya, yalnızca akıl ve duyu organlarından hareketle ve maddeci bir yaklaşımla “evet hayatta olabilirlerdi” şeklinde verilecek cevap, doğru olabilir mi? İrdeleyelim:

Resmi istatistiklere göre Türkiye’de ölüm sayısı 2020 yılında 508 bin  iken 2021 yılında %11,4 artarak 566 bin  oldu. 

06  Şubat depreminde yaklaşık 50 bin kişi öldü. Depremlerde ölümlerin bir anda olması, dikkatlerimizi çekiyor. Sanki deprem dışında ölüm yokmuş gibi yaklaşımlarımız oluyor.

Oysaki 2022 yılı dahil, bazı hastalıkların yıllık ölüm sebepleri, depremlerin neden olduklarından çok daha fazla.[1] Ama bu durum depremler kadar ürkütmüyor.

Peki depremler, ülkemiz ölüm oranlarında bir artışa sebep oluyor mu?

Depremin mutlak anlamda ölüm sebebi olmadığını  biliyoruz. Çünkü depremde on binlerce insan ölürken göçük altından çıkarılan binlerce insanımız da var.

Tamam da, bazı insanlar ölürken bazıları enkaz altından nasıl çıkarılabiliyor? Çıkarılanların hayata dönüşünü sağlayan nedir? Hangi güçtür?

Rastlantısal hayat olmadığı gibi ,ölüm de yok. Sebepler muhtelif ise de ölümü yaratan Mümît olan Allah’tır.

Aklî /İlmî İstatistikler Ne Diyor?

Ülkemizde, 2021 yılında yıllık yüzde 11 artışla 565 bin kişi öldü. Elimizde bir istatistik yok ama depreme uğrayan 13.5 milyonluk 11 ilimizde 2021 yılında ölenlerin sayısını yedide bir olarak alırsak takriben 80 bin rakamına ulaşırız.

2022 ve 2023 yıllarında ölü sayısının yüzde 15 artacağı varsayımından hareketle, 2023 yılında  11 deprem ilimizde ölü sayısını 90 bin olarak tahmin edebiliriz. Bu da ayda 7500, günde 250 kişiye tekabül eder. Açalım:

Depremde yaklaşık 50 bin ölümüz var. Bir miktar daha artabileceğini kabul edebiliriz. Başka illere göç edenleri de takip ederek 11 ilimizdeki 2023 yılı ölü sayısını yaklaşık olarak bulabiliriz.

Sonuçta bulacağımız doğal ölüm sayısının, deprem sebebiyle ulaşacağımız ölüm sayısına çok yakın olacağı gerçeği ile karşılaşabiliriz.

Vahyî Bilgiler Neye İşaret Ediyor?

Kur’ân’ın açıklamalarından anlayabildiğimize göre, ölüm Allah’ın planlamasıyla olup herkesin yaşam süresi, kendisine özgü olarak belirlenmiştir. Rabbimiz şöyle buyurur:

O’dur sizi balçıktan yaratan, sonra bir ömür tayin eden; yalnızca O’nun bildiği bir ömür. Fakat hala tereddüt içinde bocalıyorsunuz.” (Enam 2. Ayrıca bak. Al-i İmran  145)

Allah, eceli gelenlerin ölümlerini de ertelemeyecektir:

“”Ama vakti geldiği zaman, Allah hiçbir canı ertelemez. Sonuçta Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Münafikûn 11. Ayrıca bak. Cuma 8 )

Buradan hareketle, depremde ölenler, ömürleri bittiği için ölmüşlerdir, diyebiliriz.

Ölüm süreleri dolmayanların enkaz altından çıkarılması da bunu doğrulamıyor mu?

Kaldı ki ilahi irade, deprenin yalnızca zamanını, mekânlarını ve şiddetini belirlemiyor, ölecekleri de planlıyor. Nisa 78’de Rabbimiz şöyle buyurur:

“Nerede olursanız olur, ölüm gelip sizi bulur; yıldızlara yükselmiş bile olsanız. Güzel şeylerle karşılaştıklarında “Bu Allah katındandır!” derler, fakat bir kötülüğe uğradıklarında ise “Bu senin yüzündendir!” diye sitem ederler.

 De ki: “Hepsi Allah’tandır!” Fakat, bu adamlara ne oluyor ki sözü anlamamakta ısrar ediyorlar?” (Nisa 78)

Ölüme sebep olan tıbbî hatalar, trafik kazaları, depremler ve kasıtlı öldürme teşebbüslerinde, suçluların cezalandırılması gereklidir, ama ayrı bir konudur.

Örneğin ölümü yaratan Allah’ın, sebep olan katile af ve tazminat seçenekli ölüm cezası verdiğini biliyoruz. (Bak Bakara 178)

Ali Rıza Demircan

Anahtar Kelimeler: Deprem, Ömür, Ölüm sebepleri, Depremi yaratan

Ölüm vakalarının %38,4’ünü oluşturan dolaşım sistemi hastalıkları ilk sırada yer aldı. Bunu %19,7 ile iyi ve kötü huylu tümörler, %12,5 ile solunum sistemi hastalıkları izledi. İskemik kalp hastalığından sonra sırasıyla %22,4 ile serebro-vasküler hastalık ve %8,3 ile hipertansif hastalıklar görüldü.