Allah (c.c), hepimizi hak, adalet insaf, ihsan ve ihlas ilkelerinden ayırmasın! Milli Marşımızdaki “Hakkıdır Hakk’a Tapan Milletimin İstiklal!” imanından ve idealinden asla saptırtmasın! (Amin)

Hak ve adalet; ferdin, ailenin, iktidarın ve devletin uzun ömürlü olmasının olmazsa olmaz olan ilk şartıdır! 

Sevgili Peygamberimizin Medine-i Münevvere ’de ashabıyla birlikte inşa ettiği Asr-ı Saadet devletinden asırlar sonra kurulan Osmanlı Cihan devletinin uzun ömürlü olmasının en mühim sebeplerinden ilki hak ve adalet ilkelerini herkese eşit şekilde uygulamasıdır! 

Asr-ı Saadet devletinden sonra Ehl-i Beyt’e yapılan darbeler neticesinde kurulan Emevi Devleti’nin en kısa ömürlü olmasının sebebi hak ve adalet ilkelerinden uzaklaşmasıdır! 

Haksızlıkları ve zulümleri sebebiyle 99 yılda tarihten silinip gittiler! 

İslam âlemini 14 asırdır Sünni ve Şia diye böldürten Emevi saltanatının, İslam’ın hak ve adalet ilkelerinden uzaklaştıran zulümleridir! Görevleri ehliyetsiz, liyakatsiz ve sadakatsiz dalkavuklara ve kapı kullarına vermeleridir! 

Cennetle müjdelenmiş Sa’d İbn-i Ebi Vakkas gibi büyük bir sahabenin oğlu Ömer bin Sad’ın makam hırsı uğruna Hz. Hüseyin’in mübarek başını kopartan zalim ordunun komutanı olması hepimize ders olmalıdır! 

Devletin gerçek sahibinin millet olduğunu cihana kanıyla yazdırtan Kerbela’nın destanlaşmış kahramanı Hz. Hüseyin ve ailesine reva görülen bu zulümler ve haksızlıklar, Emevi Devletini kısa zamanda yerle yeksan etmiştir! 

İçinde Hz. Eba Eyyub’el Ensari’nin ve birçok sahabenin de bulunduğu İstanbul önlerindeki İslam ordusunun başkomutanı olma şerefinden, hırsı ve hasedi uğruna Hz. Hüseyin’in katili olma zilletine düşen zalim Yezid’in izinden gidenlerin sonu hep hüsrandır! 

Zalim ve mel’un Yezid’in günümüz versiyonları; hain Sisi, Bağdadi ve Suriye’de mazlum Hüseyinleri katleden Esed’i destekleyen sözde Şia İran’ı ve Feto vb. darbeci zalimleri de aynı sonuç beklemektedir! 

Ancak;

Bu zalim Yezidilere karşı mücadele ederken, kendimiz hak ve adaletten ayrılarak düşmanlarımızın sayısını arttırmamalıyız! 

“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan ve adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz ve öfkeniz sakın ha sizi adaletsizliğe yani zulme ve haksızlığa sevk etmesin! Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.’’ (Maide S. 8) ayet-i kerimesi her işimizde şiarımız olmalıdır! 

Ülkemizi işgale gelen düşman ordularının harp esirlerine bile “Müminler; gariplere, yetimlere ve esirlere sevdiklerinden seve seve yedirirler! (İnsan S. 8) ayet-i kerimesinin tatbikatı, bilerek ve aldatılarak Fetö vb. terör örgütlerinin ağına düşenleri uyandırabilir! Pişman ettirebilir! Ve yeniden kazandırabilir! 

Sevgili Peygamberimiz ve ashabının kendilerini yok etmeye gelen Ebu Cehil ordusunun yenilmesinden sonra yakalanan savaş esirlerine davranışı hepimizin ahlakı ve ahkâmı olmalıdır! 

Bu davranışın, öz amcası Hz. Abbas’ın Müslüman olmasına vesile olduğunu asla unutmamalıyız! 

Suçları ne olursa olsun cezaevlerine düşmüş mahkûmlara ve ailelerine onları kazanacak şekilde adil ve hakkaniyetle davranmanın imanımızın gereği olduğunu unutmamalıyız! 

Çeşitli ihbarlarla görevlerinden alınan kişiler yeniden incelenmeli sapla saman birbirine asla karıştırılmamalıdır! Pirinçlerle, içindeki taşlar titizlikle ayıklanmalıdır!

17-25 Aralık tarihleri FETÖ Yargı Darbesi ihanetinde örgütün A ve B takımı esas alınmalı, aldatılan yığınlar için daha hassas-dikkatli davranılabilmelidir!

Zira Aralık’ta hazırlanan sinsi şeytani tuzağı HAVAS kesimi anlarken avamın anlama idraki noksan olabilir!

Zira FETÖ’cülük, iktidarımızda makamlara gelme, işe girme ve iş almada çok yaygın bir modaydı. Adeta şer kapanının kurulmasına bilmeden sebep olduk! Şimdi ise kapana düşenleri de ayıklamak bizim boynumuzun borcu ve imanımızın gereğidir! 

Bu sebeple; 

Geçmiş kanlı darbelerin tamamında başrolde olan Atatürkçülük ve laik maskesi altındaki mandacı-sabataist, masonların tahriklerine asla kapılmamalıyız! Ve tuzaklarına asla düşmemeliyiz! Ve darbelerinde Başbakanlarımızdan merhum şehid Menderes’in göğsüne sigaraları söndürten ve avret mahalliyle oynattıran alçakça ve ahlaksızca işkencelerini, zulümlerini ve şerefsizliklerini asla unutmamalıyız! 

15 Temmuz darbe girişiminde; şehid ve gazi olan kahramanlarımızdan bir tane sabataist, mandacı, mason, gösterebilir misiniz?! Direniş meydanlarında hep Anadolu’nun ve Trakya’nın yiğit ve kahraman evlatları vardır! Sokaktaki vatanperverler vardır! Alevisi-Sünnisiyle, başı açığı-kapalısı, sarhoşu-ayyaşı vatan aşıkları vardır! Onlar ise; sâla okuyan müezzinlerimizi dövmekle meşhurdurlar! 

Adil devlet, gardiyan değil, garson devlettir! 

Adil devlet, anadır! Babadır! 

Yaramaz evlat olabilir! 

Ama yaramaz ana baba asla olamaz! 

1974 yılında bir bakanımızı öldürmeye gelen aşırı DHKP’li bir komünist teröristin, bakan abimizin adaleti ve merhameti karşısında makamından çıkarken hüngür hüngür ağlayarak hidayete erdiğine ve Kelime-i Şehadet getirerek nasıl mücahid ve vatansever bir Müslüman olduğuna bizzat şahidim!

Yıllarca meydanlarda haykırdığımız gibi “Ey Müslüman öyle ol ki; seni öldürmeye gelen sende dirilsin” (Bu Salı akşam Akit ve Kocaeli TV’de ve Çarşamba Kanal A programında bu unutulmaz hatıramı anlatacağım inşallah!) 

Unutmayalım ki; zalimlere karşı mazlumlardan yana olmak Hüseyni bir duruştur! Bu duruşun gereği zalimlerin azmalarına ve zulümlerine sebep olan makamlarından el çektirmek ve adil olan cezayı onlara vermekte İslam’ın vazgeçilmez prensibidir!

Dünya Kerbelasında günümüz Hüseynisi ruhuyla dik duran Tayyib Erdoğan kardeşimize ve Büyük Türkiye Davasına sahip çıkmakta günümüz Yezidlerinin oyununu bozmaktır!

Allah (c.c), imamımız Şehid Hz. Hüseyin (r.a) efendimize, Ehl-i Beytine ve izinden gidenlerine rahmet, Yezidilere lanet etsin!

“Her yer Kerbela! Her günümüz aşura!” İnanç ve şuuruyla din ve vatan sevdalılarına ve muhafızlarına selam olsun! 

Tatil olması dileğiyle Cuma bayramımız mübarek olsun! 

Selam, sevgi ve duayla.