-Bismillahirrahmanirrahim - Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (cc), “Kim bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur” (Maide Suresi: 32) buyurarak ana karnında hayatını sürdüren yavruyu kürtaj yoluyla öldürmenin büyük bir suç ve cinayet olduğunu tüm insanlığa duyurmaktadır. Başta İsrail olmak üzere Avrupa’nın tüm devletlerinde doğum kontrolü ve kürtaj bu sebeple yasaktır ve büyük bir suçtur. Doğum teşvik edilir. Doğum yapan anneye bir yıl iş izni verilir. Çalışmayan ev hanımları her doğurduğu çocuk için 3 yıl sigortalı sayılır. Çocuk parası çocuk arttıkça, artarak verilir. Bizde ise çocuk sayısı arttıkça vergiler artar..! Müslüman ülkelerde ise doğum kontrolü ve ana karnında çocuğu öldürme yöntemi olan kürtajı teşvik ederler. Başta Almanya merkezli Adanuer Vakfı olmak üzere yurt dışı kaynaklı kurumlar, kürtaj yoluyla yavrularımızı öldürmeyi teşvik ettiler. Ülkemizde ve diğer halkı Müslüman ülkelerde doğum kontrolü ve kürtaj için karşılıksız maddi destekler gönderdiler. Müslüman Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza ve Arap ayırmadan yavrularımızı ana karnında öldürmenin savaşını verdiler ve vermeye de devam ediyorlar. İçimizdeki rotary ve lions kulüplerinde Masonik çağdaş yaşam örgütlerine bağlı çoğu Mason doktorlar yoluyla kent kent, köy köy gezerek kadınlarımızı doğum kontrolüne ve kürtaja teşvik ettiler. Nezle, grip olmuş hastayı parasız tedavi etmeyen bu doktorlar, çocuğunu aldırmak isteyen cahil kadınların köylere kadar ayaklarına gittiler. Nesillerimizi kürtaj yoluyla yoketmenin veya doğum kontrolü adı altında nesillerimizi kısırlaştırmanın mücadelesini verdiler. Bu çalışmalarında tek kuruş masraf almadılar. Cahil kadınlarımız da “ne merhametli doktor (!!!) doğum kontrol haplarını bedava veriyor. Kürtajı bedava yapıyor” dediler. Halbuki “Müslümanı ana karnında öldürün, paranızı bizden alın” diyen masonik teşkilatların bu katil doktorların masraflarını ödediklerini bilmeyecek kadar aldatılmış bir toplum haline getirildik. “Masrafların artacağı, yoksulluğa düşeceğiniz endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de, onların da rızkını, ekmeğini, aşını biz veriyoruz. (Enam Suresi, 151)” ilahi mesajına rağmen ana karnında çocuk katliamına cahilce uydular. Firavun, devrinde gördüğü rüya üzerine sadece İsrailoğullarının o sene doğan erkek çocuklarını öldürtüyordu. “Onlardan birine kız müjdelendiği zaman, yüzü kapkara kesilir. İçi öfkeyle dolar, müjdelendiği bu kötü haberin etkisiyle utanıp eşinden dostundan saklanmaya çalışır. Şimdi ne yapsın: Hor, hakir, itilip kakılan bir bela olarak o kızı hayatta mı bıraksın, yoksa toprağa mı gömsün, ne yapsın? diye kara kara düşünür! Ve kıyı bucak insanlardan kaçar. Dikkat ediniz, ne fena hükümlerdi verdikleri bu hükümler! (Nahl s.58-59)” “Ruhlar bedenlerle birleştirildiğinde, insanlar amellerine göre bir araya getirildiklerinde, hakettiklerine kavuştuklarında,.. Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda... İşte o zaman her insan (büyük duruşma ve buluşma gününe)ne hazırladığını, ortaya ne koyduğunu anlayacaktır. (Tekvir S.7-8-9) ayeti kerimelerinde haber verilen Ebu Cehiller de uğursuz sandıkları kız çocuklarını koruyamama endişesiyle diri diri gömüyorlardı. Bu devrin cahilleri, çağdışı yobazları, elit takımı hem erkek hem kız çocuklarımızı kürtaj yoluyla acımadan katletmeye insan hakkı diyorlar. Eşsiz önderimiz, baş öğretmenimiz ve izinden gitmekle şeref duyduğumuz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimizin “Evleniniz, çoğalınız zira kıyamet günü çokluğunuzla diğer toplumlara karşı iftihar edeceğim” tavsiyesini şiar edinmiş iktidarımız durmamalı, hayırlı nesiller için teşvik ve desteğe devam etmelidir. Gençlerimizi dini ilkeler çerçevesinde evliliğe ve ilimle donanmış imanlı, namazlı, haya ve edepli dindar nesli yetiştirmeye teşvik etmelidir. İktidarımızın başlattığı mutlu aile ve en az üç çocuk kampanyası yeterli değildir. Ülkemizin ihtiyacı olan nüfusumuzun çoğaltılması için manevi ve maddi tedbirleri daha

da arttırmalıdır. Çocuk sayısı arttıkça vergiler düşürülmeli. Annelere doğum ikramiyesi verilmeli. Çalışan kadınlara çocuğun süt emme süresi olan iki yıl doğum izni getirilmelidir. Ev hanımları da her çocuk için en az üç yıl sigortalı sayılmalıdır. Henüz çocuk mutluluğu tadamayan eşler ve evlatlarımız için ise; “Ey Rabbim, bana senin katından pâk ve mübarek bir çocuk ihsan et; muhakkak ki sen duâyı hakkıyla kabul edicisin.(Ali İmran S.38)” “Bize göz nuru olacak eşler ve çocuklar bahşet; bizi Sana karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için örnek ve öncü yap! (Furkan S.74)” ayetleriyle devamlı dua etmelerini tavsiye ediyoruz. Rabbimiz Allah Teala hayırlı nesillerimizin sayısını çoğaltsın...(Amin) Not: “Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslâm yazacağız.” diyen büyük usta, ülkemizin yetiştirdiği fikir ve düşünce dünyamızın seçkin ismi, duayen şair Abdurrahim Karakoç ağabeyimizin vefatını derin bir üzüntüyle öğrendim, Rabb’im mekanını cennet, kabrini nur etsin. Ailesi, sevenleri ve tüm milletimizin başı sağolsun...