DEVAM...
Medya Kıskacı

Son zamanlarda uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık, gasp, çete ve cinsellik üzerine film ve diziler yayınlanmaktadır. Bununla birlikte sosyal medyada ciddi anlamda şiddet ve cinsel içerikli yayınlar gün geçtikçe artmaktadır. Sosyal medya tarafından kuşatılan gençlik olumlu yönde bir kimlik geliştirememektedir.  Kural tanımaz, mafyavari; din, ahlak, değer, namus ve vicdandan uzak bir kimliğe bürünmektedir.

Aileler, çocuklarını ve gençleri bu tür film, dizi ve sosyal medya içeriklerinden korumalıdır. Bilinçli medya kullanımı öğretilmeli ve medyayı faydalı yönde kullanmalıdır. Ayrıca okullarda medya okuryazarlığı dersi tercih edilmeli ve bu ders, derdi ve inancı olan donanımlı öğretmenler tarafından verilmelidir.

Madde Bağımlılığı

Hayatının sorumluluğunu almak istemeyen gençler genelde boşluğa düşmekte ve düştükleri boşlukta bunalıma girerek kendini çeşitli madde kullanımı ile rahatlatmaya çalışmaktadır. Maalesef okulların yakınlarında dahi uyuşturucu madde satışları yapılmaktadır. Madde kullanımı yüzünden nice gençler geleceklerinden ve hayatlarından olmaktadırlar.

Sağlıklı bir aile ortamı ve istendik bir okul ortamı ile başarılı olan çocuklar ve gençler bu tür madde kullanımlarına da tevessül etmeyeceklerdir. Gençler toplumda kabul ve değer görmelidir. Böylece kendilerini, zararlı arkadaş gruplarına kabul ettirmek zorunda kalmayacak ve bu tür tuzaklara düşmeyeceklerdir.

Cinsel Dürtü Bozukluğu

Gençler arasında maalesef değerlerin zayıflamasıyla birlikte namus kavramı da zayıfladı. Zinanın büyük günahlardan olduğuna inanan genç, bu büyük günahtan uzak duracaktır. Fakat gerek yediği-içtiği hazır gıdalardaki koruma katkı maddeleri gerekse sürekli izlediği cinsel içerikli görüntü ve yazı içerikleri yüzünden cinsel dürtüler bozuldu. Hem inanç zayıflaması hem de dürtü bozukluğu yüzünden gençler arasında cinsel ilişki yaşı düşmekle birlikte oranı da artmıştır.

Aileler küçük yaştan itibaren çocuklarının mahremiyetine dikkat etmeli ve büyüdüğü zaman gençlik çağında cinsel değişimler ve cinsel hayat ile ilgili gençlere rehberlik etmeli. Bununla birlikte toplumsal ve inanç değerleri anlayacakları dil ve üslup ile gençlere aktarılmalıdır. Beyne giden yolun gönülden geçtiği bilinmeli, ikna metodu kullanılmalıdır.

Asosyallik/Sosyal Fobi

Sosyal kaygı bozukluğu veya diğer adıyla sosyal fobi, kişinin insanların arasında iken yoğun kaygı duyduğu, insanların olduğu ortamlardan veya insanlarla bir araya gelmekten kaçındığı, mecbur kaldığındaysa bunlara yoğun sıkıntı yaşayarak katlandığı klinik bir durumdur (6).

Günümüz gençliği, birey kavramının yayılıp sosyalitenin zayıflaması ile birlikte kendi dar âlemine çekilmiştir. Özellikle sosyal medya ve dijital oyunun yayılması ile birlikte, gençlerin bir kısmı toplumdan kopmuş ve asosyal hale gelmiştir. Bu asosyal hal zamanla sosyal fobiye dönüşerek gençler kendi aile ortamında bile bulunmamaya, bulunsa bile sıkılmaya başlamıştır.

Gençlerin fıtratına uygun çalışmalar yapılarak, sosyal faaliyetler ile gençler asosyallikten sosyal hayata kazandırılabilirler.

Kimlik Kargaşası

Kimlik kazanımı insanın doğumundan itibaren şekillenen, özellikle 24 yaşlarına kadar elde edilen önemli bir kazanımdır. Toplumun değerleri bünyesinde oluşturulan istendik kimlik, kişinin yaşamı boyunca sosyal hayatta yer edinmesi için önemlidir.

Günümüz gençliği cinsel kimlik, sosyal kimlik, biyolojik kimlik gibi kimlik kargaşaları ile kişilik problemi yaşamaktadırlar. Özellikle “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramıyla kadın ve erkek kimliği ciddi anlamda hasar görmüş ve kimlik kargaşasına yani bunalımına sebep olmuştur. Her ne kadar bazı çevreler “toplumsal cinsiyet adaleti” gibi kavramlar kullansa da kastedilen mana benzer olması sebebiyle, toplumsal cinsiyet kavramı yayılmaya devam ederek insan kimliğine ciddi zarar vermeye devam etmektedir. Gençler bu gibi maruz kaldıkları problemlerden dolayı kimlik bunalımı yaşamaktadırlar.

Din, ahlak, karakter ve cinsiyet gibi unsurlar kimliği oluştururken aynı zamanda yanlış anlamda kullanımı kimliği bunalıma sürüklemektedir. Her cinsiyetin kendi alanında değerli olduğunu ve bir cinsiyeti diğer cinsiyetle kıyaslamanın yanlış olduğunu kabul etmeli ve gençlerimizi bu kimlik bunalımından kurtarmalıyız.

Psikolojik Sorunlar

Gençler daha ilkokul yıllarında algı ve muhakemenin zayıflaması sonucunda davranış bozuklukları yaşayabilmektedir. Gençlik yıllarına geldiklerinde ise bu davranış bozuklukları çözülmediği takdirde kişilik bozuklukları yaşayabilmekte ve psikolojik bunalımlara girebilmektedirler. Gelecek kaygısı, sorumluluk almak istememe, çalışma yükünün altına girmekten kaçma, kolay kazanma gibi sebeplerle çalışmayan genç geleceğini inşa etme problemi yaşar ve bu sebeplerle bunalıma girebilmektedir. Yine sosyal hayattan kopan gençler yalnızlaşmakta ve yalnızlığın vermiş olduğu bunalımı derinden yaşayabilmektedirler.

Psikolojik iyi oluş ve psikolojik sağlamlık üzerine çalışmalar yapılmalıdır. Gençlere bu yönde kazanımlar sağlanmalı ve sorunlar tespit edilerek çözüme kavuşturulmalıdır.

Şiddete Meyil

Gençlik sorunlarından bir tanesi de şiddete meyildir. Küçükken ailesinden ya da okulda öğretmeninden şiddet gören bir çocuk, büyüdüğü zaman kendisi de şiddet uygulayabilmektedir. Bununla birlikte sosyal medya, film ve dizilerde şiddetli sahne izleyen çocuk ya da genç zamanla kendisi de şiddet uygular hale gelebilmektedir.

Şiddetin her türlüsünü insana zarar verdiği şuuruna vardırmalı ve gençliği şiddet ortamından uzak tutarak empati ve diğergamlık duygularını geliştirerek muhafaza etmeliyiz.

Öğrenilmiş Çaresizlik ve Aşağılık Kompleksi

Son iki yüzyıldır büyüklerimiz öğrenilmiş çaresizliği öğrenerek gençlerimize de öğrettiler. Kendine güvenmeyen, cesareti olmayan bir gençlik yetiştirildi. “Ben başaramam” mantığı ile harekete ve faaliyete geçen bir genç elbette başarılı olamaz. “İnsan için çalıştığının karşılığı vardır” ayeti gereği gençlere çalışma şuuru verilmelidir. “Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir” (Nursi, B, Münazarat).

Kendini yetersiz gören yani aşağılık kompleksine kapılan gençlere tarihimizden örnekler okutulmalı, ecdadının ne yaptığını görmesi sağlanarak kendisi de bunun için gayret eder şuuruna vardırılmalıdır.

Öğrenilmiş çaresizlik ve aşağılık kompleksinden kurtulamayan bir gencin, hayatta ayakta kalması ve başarılı olması mümkün değildir.

Sorumsuzluk

Sorumluluk farklı yaşlarda, farklı şekillerde kazandırılabilir. Çocuğa doğumundan itibaren hazırbulunuşluğuna uygun sorumluluk verilmelidir. Özellikle ilkokul ve ortaokul, sonrasında lise yaşına gelince yaşına uygun sorumluluklar verilmelidir. Günümüzde çocuğuna sorumluluk vermeyen anne babalar, onlara ileride çok daha büyük problemler yaşatmaktadır. Mesela ilkokul çağındaki bir çocuk kendi odasını toplama sorumluluğunu kazanamayınca, ileride karı koca olma sorumluluğu, çalışma sorumluluğu ve sosyal hayatta alması gereken sorumlulukları da yerine getiremeyecektir.

Çocuğa disiplin verirken sorumluluklarını hatırlatmanın yanısıra meziyetlerinden de söz edilmelidir (7).

Gençlere yeteneklerine ve yaşlarına uygun sorumluluklar verildiği takdirde, onlara ileriki yaşlarında olumlu bir kimlik ve kişilik kazandırılmış olacaktır.

Özellikle Nebevî eğitim yöntemleri ile gençlik yetiştirilmelidir. Bunalımdan çıkış yolu ancak fıtrat eğitimindedir (8). Peygamberimizin Eğitimindeki İlkeler; Merhamet, Örnek Olma, Sorumluluk Verme, Öğrenmeye/Öğretmeye Teşvik, Tedricî (Aşamalı) Eğitim, Odaklama/Odaklanma, Beden Dili, Kapsayıcı Olmak, İhtiyaç Odaklı Eğitim, Hitabet, Denge, Hatırlatmada Süreklilik,  Allah Rızasını Gözetmek.

Sonuç

Medeniyet ancak yetişen gençlik ile kurulur ve gençliğin kendi medeniyet kodlarına uzaklaşması ile yıkılır. Gençlik medeniyettir. Gençlik gelecektir. Geleceği şekillendirmek ve inşa etmek ancak gençliği ihya etmek ile olacaktır.

Gençliğin sorunlarını farklı alanlarda çalışan uzmanlar araştırmalı ve sebeplere inerek çözümler üretmelidir. Eğitimden aileye, sağlıktan çevresel faktörlere, medyadan beşeri faktörlere ciddi araştırmalar sonucunda gençlik problemleri çözülmelidir. İnsan bütüncül bir varlık olması sebebiyle, insan ancak bütüncül araştırmalar sonucunda anlaşılabilir. Problemleri çözüme kavuşturularak sağlıklı bir toplum inşa edilebilir.

 Elbette farklı gençlik problemleri olmakla birlikte, bir kısmını özetle dile getirdiğimiz bu gençlik sorunları çözüme kavuşturulduğu takdirde vatan, millet, ümmet ve dahi insanlığa faydalı bir gençlik yetiştirmiş olacağız. Unutulmamalıdır ki “gençliği olmayan bir davanın geleceği olmaz.”

KAYNAKÇA

  1. Kalkan, A. Başarılı Çocuk Eğitiminde Ailenin Rolü Arık Yay. Adana, 2018.
  2. Salih, A. Gerçek Tıp, Yitik Şifa Yay. 19. Baskı, İstanbul, 2017.
  3. Nursi, B. Tarihçe-i Hayatı, Envar Neşriyat, İstanbul, 2017.
  4. Köroğlu, E. Klinik Psikopatoloji, HYB Basım Yayın, Ankara, 2016.
  5. Kalkan, A. Teknoloji Bağımlılığı ve Bilinçli Medya Kullanımı, Ensar Yay. İstanbul, 2021.
  6. Özdel, K. Sosyal Fobiden Hayata Yolculuk, Epsilon, 1. Baskı, 2021.
  7. Saygılı, S. Ergenlik Sorunları, Elit Kültür, 43. Baskı, İstanbul, 2015.
  8. Çetin, D. Beka Yayınları, İstanbul, 2022.

Adnan Kalkan
Eğitimci Yazar

Aile Danışmanı

Psikoloji Bilim Uzmanı

Aile Bilim Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı

Türkiye Aile Meclisi Genel Başkan Yardımcısı

[email protected]