Maske takarak, dava adamıymış gibi, çok çalışkanmış gibi, çok çile çekmiş gibi kendisini başkasına sevdirmeye çalışmak insanları kandırmaktır.

Kendisini çok akıllı zannedip de insanları kandırdığını düşünenlere bir bakın bunlar bir yerde mutlaka tökezlerler.

Ya vurdukları yerden vurulurlar ya da beklemedikleri yerden.

Çünkü yerden göğe doğru ulaşan ahlar vardır.

Sinsi insanların genel karakteridir bu ve sinsi insanların toplumda sevilmeme nedenleri bu yüzdendir.

Bu insanları her yerde görmemiz mümkündür.

Her çiçekten bal toplayan arı gibi, her dala konarlar ve kondukları dalda iz bıraktıklarını düşünürler.

Kendileri gibi asalak olanları da sevmezler. Onlar hakkında türlü türlü tezvirat üretirler.

Sadece kendileri gibi olanları değil, hele asalak olduklarını fark edenleri hiç sevmezler.

Önce onların yanına gelip “ben öyle değilim” derler.

İnandırıcı konuşmalar yaparlar. Hatta onları da uyarırlar. “Bak şunlar asalak tipler aman dikkat edesin.” Derler. Böylelikle onları ikna edeceklerini düşünürler.

Ortamlarda üst perdeden ahkam keserler.

Toplumdaki kokuşmuşluğa dikkat çekerler ki kendileri temize çıkardıklarını düşünürler böylelikle.

Kendilerince “büyüklerin” bulundukları ortamlara girip çıkarlar.

Geçici cömertlikleri vardır, geçici el öpme seansları vardır, geçici ibadet şuurları vardır.

Kaz gelecek yerden esirgemedikleri tavukları yolunmuş görünce basarlar yaygarayı.

Oysa o tavuk yolunmakla kalmayacak başına bela olacaktır.

İnsanları kandırmak büyük bir yetenek ve zekâ gerektirir.

Zeki ve yetenekli olmayan insanlar ellerine yüzlerine bulaştırır bu kandırma işini.

Hırsızlık da böyledir. Zeki olmayan insan hırsızlık yapamaz hemen ele verir yakayı.

Bunlar da zeki olmak zorundadır.

Bir süre o zekiliğin, o yeteneğin ekmeklerini yerler.

Belki istediklerini de elde ederler.

Ama bunlar yetinmezler, elde ettiklerini elde edebiliyorlarsa daha büyüğünü de elde edebilecek potansiyele sahip olduklarını düşünürler.

O potansiyel âtıl kalmasın diye hemen tekrar devreye girip daha büyük denizlere yelken açarlar.

Önceki kandırdıkları kişilerle işleri kalmamıştır.

Onlara burun kıvırıp daha ötelerde top koşturmaya başlarlar.

Sonra ne olur?

Tüm foyaları ortaya çıkar.

Verilen işi ellerine yüzlerine bulaştırırlar.

Karaktersizlik zaten bataklık gibidir. Üstünü örtsen de kokar bir şekilde.

Bu asalak ve zeki tipler, zekanın sadece kendini satma konusunda işe yaradığını iş yapma konusunda işe yaramadığını bilemeyecek kadar acizdirler.

Haram lokma yemekte beis görmezler ama başlarına iş geldiğinde bunun yedikleri haram lokmadan, insanları kandırmaktan kaynaklandığını da akıllarına getirmezler.

İnsanları kandırmanın kendilerini kandırmak olduğunu hiçbir zaman öğrenemezler bunlar. Çünkü insanları kandırdıklarını düşünmezler.

Ve bunlar, kendilerinden başka herkesi böyle asalak olarak nitelendirirler.

Mustafa Süs