Amerika İran’da Humeyni’nin İslam Devrimi yapmasına neden izin verdi?

1980’ler de Sovyetler Birliği’nin dağılacağı artık belli olmuştu. Batı yeni bir düşman yaratmak zorundaydı. Bu düşman da İslam olacaktı. Bu düşmanın alt edilebilmesi için İslam içi çatışmaların hızlandırılması gerekiyordu.

Böylece hem İslam zayıflatılacak, hem Müslümanlar birbirlerini öldürecekler. Hem de çatışma derinleştirilerek İran ve Türkiye savaştırılacaktı. İran devrimi yapan Humeyni’nin yanına CIA’nın yerleştirdiği adamlar iki yönlü çalışıyordu.

Birincisi fars milliyetçiliği ekseninde Pers imparatorluğunun kurulması

İkincisi aşırı Şiilik ekseninde Sünni Şii çatışmasının hızlandırılması amaçlanıyordu.

Humeyni darbesi yapılırken, Humeyni’nin yanında olan birçok din adamı ve inkılaba yardım eden iyi niyetli İslamcı şahıslar çeşitli usullerle tasfiye edildi veya öldürüldü. En son Humeyni ölünce samimi İslamcıların tamamı tasfiye edildi. Çatışmacı, kışkırtıcı, fanatik Şii militanlar rejimin her tarafını kontrol altına aldı. Batı bilinçli bir şekilde İran’ın önünü açtı.

İran artık İslam Dünyası içerisinde yayılmacı bir politika izleyebilirdi. Artık İslam şehirlerini yakıp yıkabilir, istediği gibi yol alabilirdi. Bunun tek şartı İsrail’e dokunmamaktı.  İran Kudüs’ü kurtarmak için Kudüs Gücü tugaylarını kurdu. İslam ülkeleri içerisindeki Şii grupları örgütledi. Yemen’de Zeydiler, Nijerya’da Zakzaki, Irak, Suriye ve Lübnan’da Hizbullah’ı kurdu ve işletti.

2003 yılında ABD İran’ın önünü açmak ve Irak direnişini kırmak için Kasım Süleymani’yi Irak’a davet etti. İran bu teklifi duraksamaksızın kabul etti.  Bir Müslüman ülkenin Bush’un deyimiyle “Haçlı seferlerine karşı” yaptığı direnişini ezdi.

Yemen’de Zeydilerin “Şiileştirilmesi” üzerine çalıştı. Yemen içi savaşının zeminini hazırladı.

İran’ın ABD’nin izni ve bilgisi olmadan Basra Körfezinden Yemen’e ve diğer İslam ülkelerine bir tek mermi bile göndermesi mümkün değildir. Amerika’nın Hint Okyanusunda bulunan 5. Filosusunu, Uçak gemilerini ve ABD’nin derin kulağı echelon dinleme sistemini aşarak bunları yapması mümkün değildir.

ABD bunlara neden müsaade etmiştir? İslam içi çatışmayı hızlandırmak için. Hatta o tarihlerde yayınlanan stratejik dokümanlarda “İslam’a karşı İslam” savaşacak dediler.

Kasım Süleymani ve adamları başlangıçtan bu güne kadar bu projelerin kuklası olmaktan öteye geçemediler. Son bir yıldan bu yana İdlib halkının tepesine bomba yağdıran acımasız katliamları yapan Kasım Süleymani’nin Afganistan’dan, Tacikistan’dan  toplayıp getirdiği Şii militanlardır.

Suriye iç savaşı başladığı 2011 yılından sonra Esad yönetimi Şam’ın birkaç mahallesinin dışında ülke sathında kontrolü tamamen kaybetmişti. Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry muhaliflerin Suriye’ye hâkim olacağını anlayınca bunun İsrail’in güvenliği için büyük bir tehdit olduğunu söyledi. Esad yönetiminin iktidarda kalması gerektiğini savunmaya başladılar. Esad yönetiminin ayakta kalması için Şii milislere ihtiyaçları vardı. Bunun üzerine Kasım Süleymani ve adamlarını Suriye’ye davet etti.

Kasım Süleymani ve ekibi 2015 yılına kadar Suriye’deki iç çatışmalarda muhaliflere karşı somut bir başarı elde edemedi. Bunun üzerine 2015 yılında Moskova’ya gitti Putin’i Suriye iç savaşına dahil etmek için ikna etti. Bir hafta Moskova’da kaldı. Söylendiğine göre Putin’i Suriye’ye gelmesi için güçlükle ikna etti. Böylece Suriye iç savaşı bütün batılı ve Hristiyan güçlerin rol aldığı bir film sahnesine döndü.

Sonuç:

  1. Müslümanların kendi arasındaki kavgada Müslümanları katletmek üzere Hristiyanları davet etmek hangi kitapta yeri var?
  2. Sözde Kudüs kurtarma gücü İsrail ve Amerika’ya karşı tekbir sapan taşı atmış karşı direnç göstermiş midir?
  3. Türkiye PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta kurduğu Beşika askeri üssünün Irak’tan çıkarılması için Kasım Süleymani bu terör örgütüne açık ve gizli olarak nasıl bir aktif rol oynamıştır?
  4. Bu nasıl İslamcı politikadır ki sadece düşmanı Müslümanlardır?

Görülüyor ki İran ve Kasım Süleymani bugüne kadar batının izin verdiği alan içinde hareket etmiştir. İslam içi çatışmayı hızlandırmıştır. Hunharca Müslüman katliamına sebep olmuştur.

Peki, tüm bunlara rağmen İran Amerika’ya karşılık verebilir mi?

3 Temmuz 1988'de, İran'ın Bandar Abbas Havalimanından Dubai'ye uçmakta olan İran Havayollarına ait 655 uçuş kodlu Airbus A300B2 tipi bir yolcu uçağı, 274 yolcusu ve 16 mürettebatıyla birlikte, ABD Donanmasına ait USS Vincennes savaş gemisinden ateşlenen SM-2MR füzelerinin hedefi olmuştu. Saldırıya uğrayan yolcu uçağının infilak etmesi sonucu tamamı sivil 290 kişi hayatını kaybetmişti. İran feci bir şekilde hayatını kaybeden 274 yolcusunun intikamını o günden bu güne almış mıdır?

Almış ise bugünde alacaktır.

Maalesef görüyoruz ki devletlerin gelenekleri değişmez. Muhtemelen Kasım Süleymani’nin de kanı yerde kalacak gibi gözüküyor.

1988’deki bu elim hadise sonrasında İran Amerika’nın tetikçisi rolüne girmiş ise bu günde aynı şeyi yapmaya devam edecektir diye düşünülebilir.

İran’a ve İslam Dünyası’na mezhepçiliğin bir fayda getirmediğini batıya ve haçlılara hizmet ettiğini açıkça görüyoruz.

Resimde görüldüğü üzere Amerikan askeri ile omuz omuza savaşanların akıbetinin hayırlı olmadığını tecrübeyle öğrenmiş bulunuyoruz. Hiç kimsenin akıbetinin bu şekilde olmasını temenni etmeyiz.

Selam ve Dua ile Allah’a emanet olun..