Okuldan yolu geçmeyen vatandaşımız neredeyse yoktur. Okul bu anlamda bütün insanımızı etkiliyor. Öğretmen ve diğer etkileri şimdilik dışarda tutarsak, ders kitaplarının etkilemediği öğrenci yoktur. Ders kitapları içeriği hem öğretmenin dersi anlatım sürecini hem de doğrudan öğrenciyi etkiliyor.

Ders kitabı içeriği, yetiştirmek istenen neslin niteliklerini de etkiler ve belirler. Bu anlamda ders kitaplarının Allah’ı ve yaratılışı referans alması önemlidir. Tersi durum sebebiyle gençlik inanç krizi yaşayabilmektedir. Nitekim bir gün okuldan çıkıp bana danışmanlığa gelen bir kızımız “kafayı yiyeceğim, biyoloji öğretmenimiz maymundan geldik diyor, din dersi hocamız ise tersini söylüyor, hangisini dinleyeyim” demişti. Ders kitaplarının içeriği Allah’tan uzak oldukça inançlı nesil yetiştirmek zor olacaktır.

Yazı serimizin dördüncüsünü kimya kitapları ile devam ediyoruz:

YARATICI’DAN BAHSEDİLMİYOR, YARATILANI İNCELEYENLERDEN BAHSEDİLİYOR

MEB’in Kimya 9. Sınıf ders kitabını, Mehtap Güntut, Pınar Güneş, Serpil Çetin yazmış.

Yazarlar kitabın ikinci ünitesinde atom modellerini anlatmışlar.

Bu bölümde dört atom modelini yazmışlar:

1.     Dalton Atom Modeli (1803)

2.     Thomson Atom Modeli (1897)

3.     Rutherford Atom Modeli (1912)

4.     Bohr Atom Modeli (1913)

Yaratılan atomları inceleyen bilim adamlarını yazan yazarlarımız nedense atomu yaratan Allah’tan tek kelime bile bahsetmemiş. Yaratılanı incelemek bilimseldir de Yaratan bilimsel değil mi? Neden bahsedilmez?

BİZİ OZON GAZI MI KORUYOR, ALLAH MI?

“Atmosferde bulunan gazlardan biri de ozon (O3) gazıdır. Atmosferin alt katmanlarında bulunan ozon gazı hava kirletici olarak davranır.

Atmosferin üst katmanlarında bulunan ozon gazının oluşturduğu tabaka (ozonosfer) dünyayı, morötesi (ultraviyole) gibi Güneş’in zararlı ışınlarından koruyan bir kalkan görevi görür. Güneş’ten gelen zararlı ışınların bir kısmını engeller.” (s.199)

       Bir başka paragrafta ozon tabakasının kendi kendini yenilediği yazılmış.

İfade şöyle:

 “Ozon tabakasındaki incelme küresel bir problemdir. Ancak insanlar zararlı kimyasalları kullanmazlarsa bu problem ortadan kalkar. Zararlı kimyasallar kullanılmadığı takdirde ozon tabakası kendini yenileyebilir. Birçok ülke ozon tabakasına zarar veren kimyasalların kullanımını durdurmuştur.” (S.199)

 Ozon gazının koruyucu özelliğini ona kim vermiştir? Ozon gazı hangi şuur ile koruyucu kalkan oluşturmaktadır? Hangi irade ile hangi gazın faydalı, hangi gazın zararlı olduğuna karar vermektedir? Kendini nasıl yenileme faaliyetini şuursuz haliyle gerçekleştiriyor? Oysa Allah cc irade ile ve hikmetle yaratmaktadır.                       

10. SINIF MEB KİMYA KİTABI (SDR DİKEY YAYINCILIK) 

YAZAR: Filiz SARITEN AYDOĞAN

Allah’ı anmak yerine madde tanrılaştırılıyor. Kitaptan bazı örneklere değinelim:

“Elementler kimyasal olaylar neticesinde yeni bir madde oluşturur. Yeni maddenin özellikleri kendini oluşturan elementlerin özelliklerinden farklıdır. En az iki farklı element atomunun kimyasal tepkime yoluyla belirli oranda birleşerek oluşturduğu yeni saf maddeye bileşik denir.” (10.Sınıf Kimya, s.12)

Size biri “ doğadaki otlar bir araya kendiliğinden geldi bir ilaç oluşturdu” deseler ne kadar saçma olduğunu anlarsınız. Peki, neden elementler kendini oluşturur dendiğinde aynı tepkiyi veremiyoruz? Elementler kendi kendini nasıl oluşturur?

HAVADA BULUNANLARI KİM YARATTI?

“Yaşantımızın bugünkü modern duruma ulaşmasında önemli bir paya sahip olan metaller, yerkürede cevher adı verilen karışımlar hâlinde bulunur. Demir, bakır, kurşun, gümüş gibi metaller cevherlerinden elde edilir . Tıpta, kaynakçılıkta, teknikte çok geniş kullanım alanına sahip olan oksijen havadan elde edilir. Bugün birçok ülke, temiz içme suyunu, bir karışım olan deniz suyundan elde etmektedir.” (s. 60)

 Kendiliğinden havada ne bulunur ki, ondan başka madde elde edilsin? Allah yaratmazsa ne neyden oluşabilir?

 KARIŞIMLARDAKİ ÇÖZÜNME SİSTEMİ

 Polar sıvılar birçok iyonik ve polar kovalent bileşikler için çözücü görevini üstlenir. İyonik bileşiklerin iyonları, çözücü molekülleri tarafından elektrostatik çekim kuvvetleri ile çekilerek kristalden uzaklaştırılır. İyonik bileşiğin katyonu çözücü moleküllerinin negatif ucu tarafından çekilirken anyonu, çözücü moleküllerinin pozitif ucu tarafından çekilir ve etrafı sarılır. Böylece kristalden uzaklaştırılan iyonlar çözeltiye geçer ve çözünme tamamlanır. (s. 70)

Şuursuz, akılsız, iradesiz iyonların böyle mükemmel bir şekilde çalışmasını hangi akıl kabul edebilir? Allah demek yerine kendi kendine oluyor süsü vermekle ateizmin ekmeğine yağ sürülüyor.

 BALI YARATAN ARI MI ALLAH MI?

 “Tam bir şifa kaynağı ve doğal bir ilaç olan bal, çiçeklerden alınan özlerden üretilen bir çözeltidir . Arı, çiçeklerden aldığı nektar ve seyreltik şeker çözeltisini mide bölgesinde özel ürettiği enzim ile bal olarak peteklere boşaltır. Bal yaklaşık kütlece %76 oranında şeker içerir. (s. 72)

  Kur’an-ı Kerim’de “Biz arıya vahyettik” diyen Allah cc göz ardı ediliyor, bütüm maharet şuursuz arıya veriliyor. Yahu arıya o müthiş programı kim yerleştirdi? Neden gizleniyor?

TUZU ALLAH MI ETKİLEŞİM Mİ YAPAR?

“Yemeklerimize tat veren yemek tuzu bir asitle bazın etkileşmesiyle oluşur.” (Sy. 135)

Tuzun oluşumunun bütün hikmeti şuursuz tabiata verilmiş ve etkileşim ile oluyor deniyor.

METALLER İRADE VE KARAR SAHİBİ OLABİLİR Mİ?

“Elektron verme eğilimi hidrojenden küçük metallere soy metaller denir. Soy metaller çok kararlıdır. Bu nedenle kolay kolay tepkimeye girmez. Altın (Au) ve platin (Pt) soy metallerdir. Gümüş (Ag), bakır (Cu) ve cıva (Hg) ise yarı soy metallerdir. Yarı soy metaller, sadece yapısında oksijen içeren kuvvetli yükseltgen asitlerle tepkime verir. Cu ve Ag, HCl gibi yapısında oksijen bulunmayan asitlerle tepkime vermez. Bahsi geçen metaller, H2SO4 ve HNO3 gibi oksijen içeren asitlerle tepkime vermektedir. Bu tepkimeler sonucunda tuz, asidin yapısından gelen bir oksit ve su oluşur ancak hidrojen gazı açığa çıkmaz.” (Sy. 140)

Neyle tepkime verip neyle vermeyeceğinin kararını veren soy metaller mi yoksa onları Yaratan ve bir düzen içinde hareket ettiren Allah mı?

AKILSIZ DERİ Mİ VÜCUDU KORUYACAK, DERİYİ YARATAN ALLAH MI?

 “Deri, vücudun tamamını örten dokudur. Mikropların vücuda girmesini engeller. Derideki gözenekler sayesinde ter ve zararlı maddeler vücuttan dışarıya atılır. Deri, vücudun sıcaklığını korur. Boşaltıma yardımcı olur. Derinin bu görevlerini sağlıklı yapabilmesi için temizliğinin sağlanması gerekir. Bu sayede deri üzerinde biriken kir ve yağların deri gözeneklerini kapatması engellenir ve mikroplar deriden uzaklaştırılmış olur. Bunun için belli aralıklarla tüm vücudun ve saçların yıkanması gerekir.” (Sy. 175)

Mademki deri kendi başına bu kadar hünerlidir, neden üzerinde biriken kiri de temizlemez? Değilse deri nasıl şuursuz haliyle vücut sıcaklığını korur? Akla sığar mı? Oysa deriye bu muazzam vazifeyi veren Allah cc her şeyi bir hikmetle yaratmıştır.

Ders kitapları içeriği değişmeden NESLİ İHYÂ MEDENİYETİ İNŞÂ mefkûremize kavuşmamız mümkün görülmemektedir. Derhal gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Adnan Kalkan

Eğitimci Yazar/Sosyolog/Aile Danışmanı
adnankalkan01 @gmail.com