Bu makalenin 1. Bölümünde, "Küresel seçkinler" in, 'Yeni Dünya Düzenleri'ni hayata geçirmek için, dünya nüfusunu azaltacakları ve bunun için de özel planlamalar yaptıklarından bahsetmiştik. 

Bu şer hesaplarını uygularlarken, dayandıkları felsefi teorilerin ve ezoterik öğretilerin neler olduğunu açıklayacağız bu makalemizde. (Ezoterizm, bir konudaki derin bilgilerin ve sırların, gizlenerek, bir üstad tarafından, sadece, o konuda belirli altyapıya sahip kimselere, inisiyasyon [disiplinli ve sıkı bir takiple üstad-öğrenci ilişkisi içinde bir gizil eğitim süreci] yoluyla öğretilmesidir. Ezoterizm bir din veya bir inanç sistemi değildir.) 


 

Günümüzün önemli siyaset teorisyenlerinden biri olarak kabul edilen Wendy Brown, yaşamakta olduğumuz dünyada neoliberal aklın, devleti ve demokrasiyi yeniden inşa etmeye çalıştığını, özellikle tek kutuplu dünya düzeniyle beraber demokrasinin temellerinin sarsıldığını, halkın ve devletin egemenliğinin zayıfladığını ileri sürmektedir. 

Brown, insanların din ile ahlaki değerleri kazandığını ve bunun kendilerine engel olduğunu, inancın  tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savunduğu tezinde, bunu şöyle temellendirmiştir:

"'Evrim'e göre, insan maymunluktan iki ayak üstünde durmaya başladığı neandertal döneme geçtiğinde ne Tanrı’yı biliyordu, ne ahlakı, ne edebi, ne paylaşmayı, ne haramı, ne helali, ne nikâhı ne de diğer erdemleri. Tarih içinde ihtiyaç duydukça siyaseten keşifler yaptı ve bunları üretti. Ürettiklerinden en büyük ve tehlikeli olanı Tanrı’ydı.

Tanrı ve diğer değerler (ahlak, namus, şeref, merhamet, doğruluk, paylaşım, aile vs.) uydurmadır, uydurulmuşlardır. 

Bu uydurmalar, “kazancınızı fakirlerle paylaşın” diyerek sermayenin birikmemesine, 

“doğruluk dürüstlük” diyerek kişisel gelişimin engellenmesine, 

“ahlak, namus, şeref” diyerek pazarların gelişmemesine, 

“ibadet” diyerek zaman israfına, 

“zulüm etmeyin, öldürmeyin” diyerek milyonlarca miskinin korunmasına sebep oluyor. 

Yani Tanrı, insanın ilerlemesini, güç elde etmesini engelleyen bir uydurmadır.

İnsanın ilerlemesi ve yeryüzüne hâkim olmasını sağlayan şeyler, aç gözlülüğü, hırsı, tamahkârlığı, tecavüzkâr oluşu, sınır tanımaz hadsizliği, bencilliği, zalimliğidir. 

Modern keşiflerin ve büyük sanayileri kuran sermayenin temeli, korsanlık, sömürü, hırsızlık, gasp, talan ve yağma ile biriken servetlerdir.

Tüm bunlar, Tanrı’nın tavsiyelerini dinleyerek yapılamaz! 

Biz Tanrı’ya karşı sorumluluklarımızı reddederek 200 yıldır dünyanın efendisi olduk! 

Ancak bu efendilik uzun süre gitmeyecek! Çünkü Tanrı’yı reddetmek, bizi amaç boşluğuna düşürdü. Bu nihilizmdi. Kişinin, “yaşamın anlamsız” olduğunu düşündüğü ilk nihilizm döneminin ardından nihilizmin yıkıcı dönemi gelecek, o dönem de “karşıdakinin yaşamasının anlamsızlığı” dönemi olacak ve bu korkunç bir boğuşma ile neticelenecek!“

Bu aşamadan sonra, hâlâ dünyanın patronu olmak için Tanrı’yı ve Ona karşı sorumluluklarımızı reddetmek yetmeyecek: Bundan sonra Tanrı’dan geriye kalan hayaleti de yok etmeliyiz!

Vurmamız gereken hedef, ahlaktır. Soykütüğümüze dönmeli, kılavuzluğumuzu neanderthal insana yaptırmalıyız. Ne zaman şüpheye düşsek ona dönüp bakmalı, onda olmayana düşman olmalıyız.

“…Bu zorunlu ilişkinin sonuna geldik; zenginlerin, çalıştırmak ya da savaştırmak için fakirlere ihtiyacı yok. Artık onların yapay zekâlı robotları var!“


 

Robot teknolojisinin gelişmesi ile fazla insana ihtiyaç duymayacak olanlar, kendilerinin dışındaki insanları azaltmak, hatta yok etmek için yeni teoriler cat edip bunları uygulayark dünyayı yönetmek istiyorlar. 


 

Türkiye'de de çok sevilen ve çok okunan yazarlar arasında olan, 2019'un ilk ayı itibariyle Türkçe olarak üç kitabı yayımlanan ('Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens', 'Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi', ve '21. Yüzyıl İçin 21 Ders'.), 

Daha çok makro-tarihsel sorunlarla ilgilenen Dünya tarihi, Ortaçağ tarihi ve askeri tarih gibi konularda uzmanlaşmış, 

Oxford'da doktora yapıp daha sonra ülkesine dönerek Kudüs Hebrew Üniversitesi Tarih Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalışan İsrailli tarihçi ve yazar Prof. Yuval Noah Harari başta olmak üzere bazı yazarlar ve akademisyenler yazdıkları makale ve kitaplarda, “seçkinler”, “elitler” ve “süper insanlar” tabirini sık sık kullanarak, dünya çapında zihinsel bir alt yapı oluşturmaya çalışmaktadırlar. 

Prof. Harari, Davos’ta Dünya Ekonomik Forumunda  yaptığı konuşmada;

“Bugün sizinle burada türümüz ve gelecek yaşamı hakkında konuşmak istiyorum. Bir ya da iki yüzyıl içinde dünya bizlerden farklı hareket eden varlıklar tarafından yönetiliyor olacak. Gelecek nesille bizler bedenler, beyinler ve zihinlerin tasarımını öğreniyor olacağız." demişti. 

-Şimdi gezegenin yöneticileri tam olarak nasıl olacaklar? sorusuna, Harari’nin verdiği cevap: 

Devamı 3. Bölümde