Kur’ân merkezli İslam dininin bilgili ve bilinçli imanlısı  iken açık beyan nitelikli sözleri, davranışları ve işleri ile İslam’dan çıkan kişiler olan mürtedlerin dinden çıkışlarıyla birlikte nikâhları düşer  veya yetkili mercilerce fesih yoluyla düşürülebilir mi? Mallarına el konulabilir mi?

Önce, Kur’ân ve onunla örtüşen Sünnet’te yer almadıkça hiçbir konuda din adına bağlayıcı hükümler konulamayacağı hakikatine işaret edelim.

Biz, dinden çıkış sebebiyle nikâhı düşüren ve mala el koyduran açık Kur’ânî ve Kur’ân ile örtüşen sahih Nebevî ölçüler bulamadık. Ama olması gerektiği üzere nikâhın düşmeyeceği ve mala el konulamayacağına ilişkin  ölçüler görebildik. Göstermeye çalışalım.

Dinden Çıkışla Nikâh Düşürülemez *

Yüce Rabbimiz evlilik boşanma ve mîras gibi erkek-kadın her insanı ilgilendiren konuları indirdiği kitabı olan Kur’ân’da bizzat açıklamıştır.  Açıklanan konulardan biri de nikâh akdi  sırasında taraflardan biri müslüman iken diğerinin müşrik yani deist veya İslam’dan çıkmış mürted  ve de ateist olmamasıdır. (Bakara 2/221) Ancak  nikâh oluştuktan sonra kocanın veya kadının  müslüman olması ya da dinden çıkması ile  oluşacak durum farklıdır. Bu farklılık Mümtehine suresinde açıklanmıştır.

Bu sebeple oluşan problemlerin çözümü Kur’ân’da aranacaktır. Varsa Peygamberimizin sözleri ve uygulamalarından yararlanılacaktır.

a.) Erkeğin veya kadının mürted olmasıyla nikahı düşmez. Bunu ilk çağrıştıran Kur’ânî delili Tahrim suresinin 10 ve 11. ayetleridir.

“ Allah, inkâr edenlere, Nuh’un karısı ile Lût’un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah’tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin! denildi.

Allah, inananlara da Firavun’un karısını misal göster

O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar! demişti.”

Rabbimizin, peygamberleri olan Nuh’un ve Lut’un hain ve kâfir olan karılarını onların eşleri olarak nitelemesi ve  kafir Fravun ile   mümin olan karısını karı koca olarak vasfetmesi  evlilik sonrasında oluşan dinden çıkışın nikahı düşürmediğine işaret olarak değerlendirebiliriz.

b.) Erkeğin veya kadının mürted olmasıyla nikahın düşmeyeceğinin ikinci Kurâni delili de Mümtehine suresinin 10 ve 11. ayetleridir.

Konuyu kavrayabilmemiz için önce Mümtehine suresinin 10. ayetinin  tefsirî mealini görelim:

“Ey iman edenler! Mümin olduklarını söyleyen kadınlar, sizinle savaş halinde olan ülkelerinden İslâm diyarına hicret ederek size sığındıkları zaman, gerçekten mümin olup olmadıklarını anlamak için onları imtihan edin.  Olumlu cevap verirlerse, onları mümin kabul edin. Yoksa onların inançlarını en iyi bilen, elbette Allah’tır.

Bu yemin ve sorgulama sonucunda o kadınların mümin olduklarına karar verirseniz, onları kâfirlere geri vermeyin. Çünkü artık onlar kâfirlere helâl olmadıkları gibi, kâfirler de onlara helâl değildir. Fakat kâfirlerin, kendilerini terk edip İslâm diyarına hicret eden hanımlarına vaktiyle verdikleri evlilik bedeli olan mehirlerini onlara geri ödemelisiniz. Çünkü bu durumda evliliği sona erdiren erkek değil, kadındır.
Bu kadınlarla evlenmenizde, —evlilik bedeli olan mehirlerini kendilerine ödediğiniz takdirde— hiçbir sakınca yoktur.

Öte yandan, dinden dönüp müşriklere sığınan kâfir kadınlarla evlilik bağınızı sürdürmeyin, onları derhal boşayın. Fakat onlara verdiğiniz evlilik bedelini onlardan geri isteyin. Aynı şekilde, müşriklerden kaçıp size sığınan mümin kadınların Mekke’deki eski kocaları da, eşlerine verdikleri mehirlerini geri istesinler. Siz de onu vermek zorundasınız.”

İslam’ın ilk yılından Hudeybiye anlaşması sonrasına kadar çok uzun yıllar karısı veya kocası  kâfir olmayan aile yok gibiydi hatırlatmasına yapalım ve  açıklamalarımızı mürtedleri erkek ve kadın olarak ikiye ayırarak sürdürelim.

Erkeğin  Mürted Olması Nikâhı Düşürmez

Peygamberimiz döneminde karısı müslüman olan müsrik/deist erkekler vardı. İslam onların nikâhlarını düşürmedi. Kocasından ayrılmak istemeyen kadınlar aile hayatlarını sürdürdüler.

Rabbimiz Mümtehine 10 ile yalnızca imanları sebebiyle kocalarından ayrılmayı ve hicreti tercih edenlerin nikâhlarını düşürdü ve onların kocalarına, kocalarının da onlara helâl olmadığını açıkladı. Ama Peygamberimiz bu ayetin ışığında  hicreti değil müşrik kocasını tercih eden mümine kızı Zeyneb’in ve onun gibi olanların nikâhını düşürmedi. Mesela yıllar sonra Medine’de bir araya gelen Zeynep  ve müslüman olan eşine yeniden nikâh kıyılmadı.

Halife  Hz. Ömer kocası müşrik veya ehl-ü kitap olan  kadınları kocalarından ayırdığı gibi seçmekte özgür  bırakması da dinden çıkmanın nikah düşürmediğine işaret etmektedir.  (Musannef,  Ebu Şeybe 18303-7; Abdurrezzak 10083)

Kadınların Mürted Olması da Nikâhı Düşürmez

Kadınların din değiştirmesi de nikâhı düşürmez.  Mümtehine 10 ile  karısı kâfire olan müminlere onları nikâhları altında tutmamaları emrinin verilmesi, çağrıştırılanın aksine irtidadın doğrudan nikâh düşürmediği şeklinde anlaşılabilir.

Bütün bunlar irtidadın/ nikâhı düşürmediğine işaret etmektedir.

Dinden çıkışla nikâhın düşüp düşmeyeceği konusu artı artık aydınların tartıştığı bir konu olmaktan çıkmış halkımızın gündemine düşmüştür. Örnek olarak bize sorulmuş bir soruyu cevabımızla birlikte sunuyoruz.


Mürted olan kişi ile evli bir kadının nikahı düşer mi? Kocasını iddet beklemeden terk edebilir mi?

Eşinin mürted olduğunu, kendisine eziyet ettiğini, tebliğ kabul etmediğini söyleyen  bacım, kendisine eşin mürted, nikahın yok denildiğini söylüyor. Kocası mürted olan evli bir hanımın nikahı düşer mi? Kadın kocasına sen mürtedsin ben gidiyorum deyip gidebilir ve bir başkasıyla da evlenebilir mi?

Kur’ânın hayata yön veren hükümlerini red edip laik yasaları benimsemek gibi mürted olmanın çok değişik yolları vardır. Eziyet etmek ve tebliğ kabul etmemek mürted olmayı gerektirmez.

İslam Toplumunda ikisi de Müslüman iken evlenen ancak kocası sonradan mürted olan kadın nikahı sürdürüp sürdürmemekte hürdür. Böyle olunca da yapabileceği ayrılık tercihini kocasına ve yetkili resmi merciye bildirip tescil ettirir ve üç temizlik dönemi yani yaklaşık üç ay iddet bekledikten sonra evlenebilir. Burada önemli olan kocanın gerçekten mürted olup olmadığıdır ve buna da tek başına kadın değil yetkili kurumlar karar verebilir.  Açıklamalarımız ülkemiz gibi laik bir toplumda geçerli olmadığından eşlerin resmen boşanmaları gerekir.

Devamı Gelecek..