Yine bir Müslüman bilim insanın suikast sonucunda öldürüldüğüne dair bir haber okuyoruz. İran'ın nükleer programında görevlinükleer fizikçi Muhsin Fahrizade,Tahran yakınlarında kimliği bilinmeyen kişiler tarafından profesyonel yöntemlerle şehit edilmiştir.

https://www.habervakti.com/dunya/iran-i-sarsan-suikast-netanyahu-adini-vermisti-h129019.html

İran devlet televizyonu, Fahrizade'nin saldırıda ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldığını, yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybettiğini duyurdu. Savunma Bakanlığı açıklamasında Fahrizade'nin korumaları ile saldırganlar arasında çatışmanın çıktığı da kaydedildi.İsrail tarafından bilinen bir isim olan Fahrizade'nin ölümünden yine Mossad sorumlu tutulmaktadır.

Bu eylem, İsrail’in istihbarat teşkilatı Mossad’ınİran’lı bilim insanlarına yönelik ilk suikastı olmaktan çok suikast zincirlerin sadece bir tanesidir. 2010 yılından beri İran atom programında görev alan en az beş bilim insanı ya bilinmeyen kişilerce silahlı saldırı sonucunda, ya da arabaya bomba konulmak suretiyle şehit edilmiştir.

Mossad, düşman bellediği insanlar hakkında sadece bilgi toplamakla yetinmiyor aynı zamanda bu kişilerin etkisiz hâle getirilmesine yönelik olarak da her türlü operasyon düzenliyor. İsrail devleti, sivil-asker, kadın-erkek, büyük-küçük, yönetici-bilim insanı ve sağlam-engelli ayırımı yapmaksızın “düşmanlarını”  öldürme gerekçesi olarak çok “masumane” bir kavram bile üretmiş: "SikulMemukad", yani “Hedef Odaklı Ön Tedbir.”

Kendi devletini koruma, güçlendirme ve genişletme hedefine uygun olarak potansiyel düşmanlarını bilinçli olarak yok etmekte kararlı görünen Mossad’ın suç dosyası çok kabarıktır. Mossad’ın hedef odaklı suikast eylemlerinin tarihçesi aslında İsrail devletinin kurulma süreciyle başlamıştır. İsrail devleti, bu gibi sinsî suikast operasyonlarının kendileri tarafından tertiplendiğini başta inkâr ediyor ammâ yıllar sonra gizlilik kararları kaldırıldığında bunların arkasında kendilerinin olduğunu itiraf ediyor.

Buna örnek olarak 1988 yılında FKÖ Lideri müteveffa Yaser Arafat’ın yardımcısı Ebu Cihad’ın Tunus’ta özel olarak yetiştirilmiş Mossad suikast timleri tarafından şehit edildiği gösterilebilir. Mossad’ın günah galerisine yönelik olarakkronolojik sırayla birkaç örnek vermek istiyorum:

Mossad’ın Hedefindeki Mısır Yöneticileri

Açığa çıkan en dikkat çekici suikast plânı, 1956 yılında Mısır’da gerçekleşmiş oldu. Buna göre dönemin İsrail askeri istihbarat şefi YehoshafatHarkabi, Gazze’de örgütlenen Filistinli mücahitlere yardımda bulunduğu gerekçesiyle Mısır’ın Sinai Yarım adasının askeri istihbarat müdürü Mustafa Hafis’i öldürme kararı alır. Hafis, Temmuz 1956 yılında Mossad adına da çalışan Mısırlı bir ajanın ilettiği bombalı bir mektupla şehit edilir. Mossad ajanları tarafından mektubun içine bir bombanın gizlenmiş olduğunu bilmeyen Mısırlı ajan da bombanın patlamasıyla gözlerini kaybeder. Hemen bir gün sonra Ürdün’ün başkenti Amman’da görevli Mısır askeri ataşe de benzer bir eylemle şehit edilir.

Mossad’ın Hedefindeki Alman Mühendisleri

1962 yılından itibaren ileride İsrail devletinin başbakanı olacak İzakŞamir, “Demokles’in Kılıcı” adı altında Mısır ordusu için uzun menzilli roket üretim projesine katılan Alman mühendislerini hedef alan bir dizi operasyon düzenler. Hamburg’tan gönderilen bombalı mektuplar, Mısır’da roketlerin üretildiği fabrikaya postalanır ve mektupların infilak etmesi sonucunda beş işçi hayatını kaybeder. Mısır’a teknik bilgiler veren Alman bilim adamı HansKleinwaechter’e iki kez silahlı suikast düzenlenir. Şans eseri hayatını kurtarabilir. Aynı yıl Almanya’da Mısır adına kurulmuş olan gizli firmanın müdürü HansKrug, Mossad tarafından bilinmeyen bir yere kaçırılır ve öldürülür.

Yeni suikast hazırlıkları içinde olan iki Mossad ajanı, İsviçre’de yakalandıktan sonra dönemin İsrail Başbakanı David Ben-Gurion, “Demokles’in Kılıcı” operasyonun askıya alınmasına karar verir. Art arada düzenlenen suikastlar, Almanya ile İsrail’in arasının bozulmasına sebep olur. Almanya, Mısır’da çalışan mühendislerinin hayatlarını korumak adına kendilerine Almanya’da yüksek ücretli iş garantisi vererek, Mısır’ı terk etmelerini ister. 1963 yılına kadar bütün Alman mühendisleri Mısır’ı terk eder ve böylece Mısır’ın kendi millî imkânlarıyla roket üretme hayalleri suya düşer. Son çare olarak Mısır devlet başkanı Cemal Abdünnasır (1918-1970) Rusya’dan silah almak mecburiyetinde kalır.

Mossad’ın Hedefindeki Filistinli Yöneticiler

Özellikle ikinci İntifadanın patlak vermesiyle birlikte 2001 ile 2004 arasında Mossad, El Fetih, Hamas ve PFLP gibi Filistin teşkilatlarının başında olan onlarca üst düzey yöneticisini ve birçok masum Müslümanı suikastlar sonucunda ya şehit etmiştir, ya da yaralamıştır. Mesela Hamas liderlerinden olan bedensel engelli Şeyh Yasin, böyle bir suikastın sonunda hayatını kaybetmiştir. İsrail helikopterleri, 22 Mart 2004 sabahında Gazze'de bir cami çıkışında Şeyh Yasin'in yanı sıra iki korumasını ve çevrede bulunan beş Müslümanı şehit etmiştir.

Mossad’ın Hedefindeki Tunuslu Bilim İnsanı

Mossad, Hamas'la bağlantılı olduğu gerekçesiyle Tunuslu uçak mühendisi Muhammed Zevvari suikastıyla şehit etmiştir. Zevvari, Tunus'un Safaks kentinde 15 Aralık 2016'da evinin önünde yabancı olduğu belirtilen silahlı kişilerin saldırısı sonucu hayatını kaybetmişti. Dönemin İsrail Savunma Bakanı AvigdorLiberman,Zevvari'nin Mossad tarafından öldürüldüğü iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada, "İsrail menfaatlerini korumak için her şeyi yapar.'' demişti.

Mossad’ın Hedefinde Filistinli Bilim İnsanı

Yine Hamas’a yakın olduğu düşünülen Filistinli bilim adamı Fadi el-Batş'ın Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur'da 21 Nisan 2018’de silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, Mossad'ınbir plânıydı. Kuala Lumpur'daki özel bir üniversitede öğretim görevlisi olan elektrik mühendisi Batş, evinden ayrılıp sabah namazına gittiği sırada iki kişi tarafından silahlı saldırıya uğramıştı. Malezya Başbakan Yardımcısı Ahmet ZahidHamidi,Batş'ın yabancı istihbarat örgütü tarafından öldürülmüş olabileceği ihtimalini dile getirmiş ve Batş'ın ailesi suikastın arkasında Mossad'ın olduğunu savunmuştur.

Mossad’ın Hedefindeki Faslı Bilim İnsanı

Mart 2019’da Etiyopya Havayollarına ait bir yolcu uçağı, Kenya’nın başkenti Nairobi’ye yaptığı uçuş sırasında düşmüş ve 149 yolcu ve 8 kişilik mürettebat ölmüştü. Düşen uçakla ilgili olarak yapılan araştırmalar, bunun bir kaza olmadığını göstermektedir. Çünkü hayatını kaybedenler arasında Faslı Nükleer Fizik uzmanı Prof. Dr. Hasan Suyuti‘nin de bulunduğu öğrenildi. Konuyla alakalı Gazzeli bir araştırmacı, sosyal medya hesabından uçağın İsrail tarafından düşürüldüğünü yazdı. Düşen uçağa ait görüntüyü paylaşan araştırmacı, uçağın üst kısmına dikkat çekerek, “Uçağın üst kısmına bakın, bu teknik bir hatadan değil. Bir patlayıcı tarafından (uçağa önceden yerleştirilmiş) havadayken patlatılarak uçağı düşürdüler,” tespitinde bulunmuştu.

Mossad’ın Hedefindeki Türk Bilim İnsanları

İsrail, özellikle halkı ve idarecileri Müslüman olan ülkelerin teknolojik yönden ilerlemelerini ve güçlü olmalarını asla istemez ve bunu engellemek için elinden gelen her türlü girişimde bulunur.Türkiye’de 2006 yılından bu yana özellikle ASELSAN ve TÜBİTAK’da F-16 savaş uçakları modernizasyonu, millî tank, insansız (silahlı/silahsız) hava araçları (S/İHA), uzun namlulu yeni nesil silahlar ve mikro elektronik güdüm ve elektro-optik grubu gibi önemli projelerde çalışan en az 9 mühendisimizi, şüpheli ölümler/intiharlar ile kaybettik.Şimdiye kadar savcıların soruşturmaları, haricî müdahalelere bağlı ölüm/öldürme emareleri tespit edilemedi. Ancak Türkiye özelinde yabancı ajanlar tarafından yapılan gizli operasyonların çok daha rafine yöntemlerle yürütülmüş olabileceği gerçeği unutulmamalıdır.

Netice-i Kelâm

İslâm dünyası, yeterince kaliteli bilim insanı maalesef yetiştiremiyor. Müslüman ismi taşıyan nitelikli bilim insanlarının önemli bir kesimi ise cazip tekliflerle Batı dünyasının üniversitelerinde veya araştırma kurumlarında istihdam edilmektedir. Bir başka ifadeyle İslâm dünyası, ümmetin birliğini ve güçlenmesini sağlayacak şuurlu bilim insanlarını yetiştiremediği gibi değişik tıbbî ve teknik alanlarda önemli ilmî açılımlar yapabilecek kapasitede olan âlimlerini de Mossad’ın operasyonlarına karşı koruyamamaktadır.

Mossad, bir tehdit olarak algıladığı bilhassa Nükleer Fizik alanında bilimsel çalışma yapan bilim insanlarını hedef almaktadır. Bunun için, Müslüman bilim insanlarının içinde bulunduğu ölüm olayları, şüpheli olarak sınıflandırılmalı ve çok dikkatlice incelenmelidir. Hemen şunu hatırlatmak isterim ki, istihbarat alanında tek sebepli basit çözümlerin bulunması mümkün değildir. Stratejik değer teşkil eden alanlarda araştırmalar yapan âlimlerimize yönelik olarak düzenlenen suikastların perde arkasında İslâm’ın küresel çapta güçlenmesini engellemeye yönelik plânlar mevcuttur.

Buna mukabil İslâm ülkeleri ataletten ve birbirleriyle çatışma hâlinde bulunmaktan kurtulmalı, şuurlu bilim insanı yetiştirme hedefi doğrultusunda ortak girişimlerde bulunmalı ve millî istihbarat teşkilatlarını bir çatı altında toplayarak, küresel çapta İslâm düşmanlarına karşı işbirliği yapmalı, dış tehlikelere ve müdahalelere karşı önceden pro-aktif bir strateji ile gerekli tedbirlerini almalıdır.

Diğer taraftan İslâm ülkelerinde yetişen Müslüman bilim insanları arasında dikkat çekmeyecek bir yöntemle bilimsel işbirliği yapmalarını sağlayacak sistemler oluşturulmalı ve isimleri gizli tutulması gereken bu bilim insanları,her türlü riske karşı özel olarak korunmalıdır. İslâm ülkeleri arasında sıkı istihbarat bilgi alış veriş sistemleri sayesinde Müslüman idareci ve âlimlerimize yönelik suikast girişimleri önlenmelidir.

Buna rağmen Mossad gibi yabancı istihbarat örgütleri tarafından masum insanlara yönelik suikastlar düzenlenmesi halinde örgüt elemanları yakalanmalı ve İslâm ülkeleri ortak bir kararla sorumlu olduğu tespit edilen ilgili devlete en ağır müeyyideler uygulama kararlığını göstererek, caydırıcılık gücünü gösterebilmelidir.