İnsani ara!

Bütün renkler firarda, hakikat kara!

İnsanlığı çoktan çektiler dâra!

Görünen manzara:

Kanayan kocaman bir yara!

İnsani ara diye bir vaka var. Ağlasak mı gülsek mi? Çarpsak mı bölsek mi? 

İnsani ara deyince aklıma düşen bilinçaltı niyet: "Bir aydır çoluk çocuk demeden öldürmekten yorulduk. Hele bir nefeslenelim, gücümüzü toplayalım daha iyi(!) öldürelim"

Şirk ahtapotunun kollarıyla hareketsiz bırakılan insanlık, daha ne dolmalar yutacak aceb? 

Geçenlerde gönül açan sohbetinde bir büyüğüm, tevekkülün tarifini "İşi değil, neticeyi Allah'a havale etmek" olarak zikrettiği andan itibaren, olmayan huzurum daha da kaçtı. Sabır ve duaya sarılarak tevekkül ettiğimizi sanıyoruz ya! Ona yanıyorum. "İnsani ara" verdirmeyi işten sayıyorsak hakikaten yazık! 

İnsani ara derken, insani kelimesinin tahliline kürek çekiyor gönül gemisi... Makyajlanmış bir sahtekarlık sızıyor insani kelimesinin kenarından... İnsan olmayanların, zavallı insancıklara bahşettiği bir lütuftan izler taşıyor sanki. Hayvani bir tecessüs diyeceğim lakin hayvanların hakkına girmekten korkarım. 

Her şey aslına rücu edermiş. Pagan oğlu pagan bir çetenin peçesi düştükçe, dünyanın her yerinde pıtırak gibi vahşet ve zulüm fışkırıyor. Fışkıracak da! Fıtrata açılan savaş kesmemiş olacak ki fıtratını terk etmeyecek olan insanı ortadan kaldırmak pespayeliğine gelmiş sıra. Dev aynasında marjinaliteyi büyüterek, yanılgılar inşa eden şeytan ve saz arkadaşları için, halis bir kalp ile çekilecek bir Euzubesmele kâfi! Gazze bunu haykırıyor haftalardır. Duyuyor musunuz?

Olana bakıp neyin içine yuvarlandığımızı düşününce, çileden çıkmamak elde mi? Bu karikatürün orta yerine kim itti bizi? Bu kadar mı ucuz? Dağdaki çobanın (burada çoban tabirini zikretmedeki maksadım bir küçültme değil bilakis bu kavramı kullananlara karşı bir küçültmede bulunmak olduğunu biliniz) bir bakışta göreceğini, sözde çok entelektüel kitleler göremiyor! Hoş! Görenin de gözünü oyacak tasmalı karga bolluğu da cabası! 

Saydam kafeslerle kompartımanlara bölünmüş hayatın önümüze koyduğu fatura: Yeni dünya düzeni!

Ne dünya ne de düzen yeni! Eskimez senaryonun mağdurlarıyız topyekün! Dedem Korkut boşuna anlatmamış Tepegöz hikayesini. Modern Tepegöz doymak bilmeyince film koptu kopacak! 

Şirkin organize hali bütün enstrümanları ile milyarları hipnotize edince, kıyılan bebekler sadece istatistiki veriden ibaret kalıveriyor işte! Hipnozdan çıkmak için bir parmak şıklatması yeter amma... Kim şıklatacak? Velev ki şıklatan çıktı. Hangi beton dökülmemiş kulak duyacak? Kantarın topuzunun kaçtığı yerde; hesap, kitap, denge konuşmak nasıl da abes! 

Kusursuz kötülüğün köşe bucak zaptettiği bir dünyanın sakini olup da sakin kalmak, Titanik batarken keman çalmak kadar absürt!

Ey irfan! Ey erdem! Ey fazilet! Ey hamiyet! Ey vicdan! Ey basiret!

Nerelere gittiniz? Meydan bu kadar da boş bırakılmaz ki!