Derin Gerçekler

İstanbul’un nüfusu 15,907,951 kişi.
5.461 km² de yaşayan bu nüfusun dışında, hava, kara, deniz, demir yolu ile giriş - çıkış yapanlarla, kısa süreli konaklayan insanların sayısı da milyonlarla ifade ediliyor. Trakya’daki sınır komşumuz Yunanistan’ın nüfusu 10, Bulgaristan’ın 7 milyon. Ülke genelinde dağıtılan media’nın %100 de yakını burada. Sineması, bilimi, sanatı da öyle. Ticaret, sanayi ne dersiniz deyin İstanbul eski bir başkent olmasının yanında, ülkenin özeti gibidir.

Peki bu seçim sonuçlarını nasıl okumalıyız?
Bugün AK Parti’nin İstanbul’da 22 belediye başkanlığı var. CHP’nin ise 16. MHP’nin 1 belediye başkanlığı var.
Eğer Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifaklar üzerinden sandığa yansıyan millet iradesi 2024 Mart’ında belediye başkanlığı için sandığa yansıyacak olursa CHP 20, AK Parti 19 belediye başkanlığı kazanacak.
Bu arada AK Parti’nin iki ilçede durumu kritik, CHP’nin de 1 ilçede durumu %1’in altında bir farkla elinde.
Yani AK Parti, CHP 19’a gerileyebilir veya  22’iye çıkabilir. AK Parti 17’ye gerileyebilir ya da 20’ye çıkabilir.
İstanbul’un böyle bir ağırlığı, yönlendirici etki gücü var. Mesela AK Parti, Anadolu’dan gelen insanların ve muhafazakar diye tanımlanan kesimlerin yoğun olduğu bölgelerde daha fazla oy alırken, son seçimde, Üsküdar ve Eyüp’te ortaya çıkan sonuçlar şaşırtıcı.
Hatta Fatih’teki %53,99 / %46,01 sonucu, Karadeniz ve özellikle Türk dünyası ve Güney’den gelen göçlerle açıklanıyor.

Bu son seçimde, 2. Turda adayların en fazla oy aldığı 3 ilçede oyların oranı şöyle: 
Erdoğan bu son seçimde Sultanbeyli’de %67,13, Esenler’de %64, Arnavutköy’de %63 oy alırken,  öte yandan 
Kılıçdaroğlu Beşiktaş’da %82.52, Kadıköy’de %82.44, Bakırköy’de %76.20 oy aldı. Adalarda ise Erdoğan %25,82; Kılıçdaroğlu %74,18 oy aldı.

Biliyorsunuz, Türkiye’nin en büyük 3 ilinde CHP önde. Türkiye genelindeki büyük şehirlerde durum şöyle:
Bugün 30 Büyükşehirlerde AK Parti 15, CHP 11, HDP 3, MHP 1. 2. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimindeki oy sonuçları eğer önümüzdeki yerel seçimlerde de bu şekilde gerçekleşecekse AK Parti 14’e gerileyebilir. CHP 13’e ilerleyebilir. MHP Manisa’yı kaybetmiş gözüküyor. HDP Diyarbakır, Mardin ve Van’da pozisyonunu koruyor..

Kılıçdaroğlu 2. Turda 10 ilde oy kaybına uğramış. Erdoğan bütün illerde oyunu artırmış. Ama Kılıçdaroğlu toplamda oyunu %3.94 artırırken, Erdoğan %2.66 artırmış. 2 tur arasındaki  %1.3’lük değişim Kılıçdaroğlu lehine gözüküyor. Seçime katılım ise %87.04’den %86.09’a gerilemiş.. Yani %0.95 bir azalma var. Bunu bir kenara not edin.

Türkiye’de 30 büyükşehir var. 922 ilçenin 519’u bu 30 ile bağlı.
Ve bu 30 ilde 66 milyon insan yaşıyor. Tabi bunların yarıdan fazlası İstanbul’da. 5 milyon 782 bin 285 kişi ile Ankara, 4 milyon 462 bin 56 kişi ile İzmir’de yaşıyor.

Haritada görüleceği gibi, Karadeniz sahillerinin küçük bir kısmı İstanbul, Tekirdağ, Edirne) dışında bütün sahiller Cumhur İttifakını destekliyor.

Şanlıurfa, Antep, Kilis’in, Hatay’la kavuşması halinde Türkiye’nin bütün Doğu, Batı, Güney sınır şeridi Millet ittifakının ağırlığında olacak. İçeride ise Ankara, Eskişehir ve Tunceli, Millet ittifakında. Karadeniz ve İç Anadolu Cumhur ittifakında. Doğu Anadolu paylaşılmış  durumda.

Biz yeni düzende koalisyondan olmayacak zannetmiştik. Ne umduk, ne bulduk. Hem iktidar ve hem de muhalefet koalisyon oldu. Hem de seçimden sonra da değil, seçimden önce. Yağmurdan kaçarken doluya mı yakalandık? Bir yandan Cumhur ittifakı, AK Parti’nin yanında MHP, YRP, BBP, HUDAPAR +Ogan’la 6’lıbir ittifak, öte yanda CHP; İYİ Parti, GELECEK, DEVA,DP+HDP o da altılı bir ittifak. Hatta son dakika Zafer Partisi de katıldı bu ittifaka.

Gergin bir seçim geçirdik. “Bölünmeyelim” derken “bölücü”, “Beka” dan söz ederken yer yer “yıkıcı” bir dile tevessülde edildi. Din, ahlak ve hukuk, yolsuzluk, Aile, ahlaksızlık, CoVID, TransHumanizm, mRNA, GreatReset hiç biri gündeme gelmedi. İnsanların aşk öfke ve korkuları sanki akıllarını baskılamıştı.

Laiklikçiler dine karşı tepkilerini azalttılar, seslerini kıstılar ama Muhafazakar seçim süresince Seküler bir dil kullandılar. Kader, rızık ve eceli sanki hiç hesaba katmadılar. Yeşil Kemalizm ve Yeşil Feminizm sesini kısmıştı ama iddialarından vazgeçmiş değillerdi...

Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak yeryüzünde insanların el emin diyecekleri bir kişi olabilmemiz için Taife giden peygamber gibi olmalıyız. Bu süreçte yaşanan manzara kendi içimizde bile bu hassasiyetten çok uzaktı. Hz. Musa’ya ''Firavun'a git, güzel söz ve hikmetle hakkı tebliğ et'' diyen Allah (cc) bizden de bunu istiyor. Hale bakar mısınız, ne Musa var ortada, ne de Firavun! Sormak gerek, bu gidiş nereye!?
Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresi olan Bakara Suresi'nde bize Hz. Musa ve onun döneminden misaller verilir. Bakın ülkenizin işgalden kurtulmasını istiyorsanız, aklınızı, kalbinizi, midenizi, evinizi işgalden koruyun. Bu cepheler işgal edildikten sonra gerisi kolay. Yediklerinize, içtiklerinize, giydiklerinize, kullandığınız eşyalara bakın. İzlediğiniz kanallara, seyrettiklerinize, dinlediklerinize bakın. İşgal 5 duyunuz yoluyla da olabilir. Bu 5G, İnsan 2, Sanayi 4, Toplum 5, Starlink, Yapay zeka, TransHumanizm, LGBT, İstanbul sözleşmesi, CoVID, mRNA, DSÖ, İklim, Karbon ayak izi gibi konular hep birbiri ile ilgili konular.

Bu süreçte insan da, devlet de, para da, siyaset ve siyasi partiler, sivil toplum ve media, iş düyası herşey değişecek..
Biz “Türkiye Yüzyılı” derken, birileride boş durmayıp yakın gelecekte biyolojik insan ve devleti yok etme planları yaparken, Türkiye'de, aynı zamanda bu proje sahipleri ile uygun adım yürüme taahhüdünde bulunanlar ve bu faaliyetler için imtiyazlı üs olma özelliğinide fırsat bulduklarında altın tepside sunacaklarıda bağrında taşıyan bir ülke. Dikkat etmeliyiz!

Bu seçimle başlayan yeni bir süreç söz konusu, görelim Mevlam neyler.

Selam ve dua ile.