Nedir ki, insan dediğin?

Ya Arş'ın merkezinde, ya hüsranda..
Ya kârda, ya ziyan'da..
Ya melekleri kıskandıran, ya da şeytana taş çıkartan!..

Ne gıbta edilesi onlar;

'İşittik ve itaat ettik' diyenler,
Verdikleri sözlerinde duranlar,

Mütevazi, net ve dosdoğru olanlar,

Öncelikle "Ben" putunu devirmek için uğraşanlar,

Çevrelerine güven ve huzur limanı olanlar,

Hayatlarını, imanlarına şâhid gösterenler!..

Temellerini Rasulullah Efendimiz Hz Muhammed Mustafa Aleyhisselam'ın attığı kadim medeniyetimizin yeniden ihya ve inşasına adanan, yalnız Hakkı haykıran, hikmet ve feraset sahibi, irfan ehli, güzel yüzlü, güzel sözlü, güzel gönüllü, güzel insanlar!..

Nefsiyle mücahedeyi, güzide bir pehlivan gibi üstün götüren, ikbal derdinden arınmış, dünya malını ve makamlarını, manen ayaklarının altına almış, şöhreti ve kibri, adeta bir afet bilen ve bunlardan kaçınan salih mü'minler!

İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın, esaretten, dünya mazlumlarının da zulümlerden kurtulması için, tüm insanlığın saadeti için, Hakk'ı yeryüzüne hakim kılmak, zulmü ortadan kaldırmak için, iradesini samimiyetle tecessüm ettiren muhlis ve muvahhid müslümanlar!

Ne gıbta edilesi, ne güzel insanlar!..

Ne utanılası onlar;

Popüler med-cezirlerin hoyratlığında savrulanlar,
Azmanlaştırdıkları nefislerine köle olanlar,
Dili başka, kalbi başka, sözünde durmayan, muhteris, dünya malına düşkün, güvenilmez, postmodern süslümanlar!!!

*      *      *

İnsanlığın kurtuluşu ancak, Kadim Medeniyet Değerlerimizin yeniden ihyası ve inşası ile mümkündür!

Bu dava için çalışmak, herkese nasip olmaz!

İster gecenizi gündüzünüze katıp çalışın isterseniz yan gelip yatın;

Hak davanın başarısını ne bir gün öne alabilirsiniz ne de bir gün geciktirebilirsiniz!

Bunun için kimseye, hiç bir şeye ihtiyacı yoktur! Tüm varlık alemi, tüm yaratılanlar, ancak ve ancak Alemlerin Rabbi olan, her şeyi yoktan var eden, Allah Azze ve Celle Hazretlerine muhtaçtır!
Aslında bütün mesele şu;

SEN BU KUTLU YOLUN NERESİNDESİN?!

BU MEFKURE, SENİN HAYATININ NERESİNDE VE ÖNCELİĞİ NEDİR?!

Bütün mesele;

Bu şerefli davada nasıl bir imtihan vereceğimizdir!

SEN, BU İMTİHANIN NERESİNDESİN?!..

Aslolan, izzet ve şerefle, ilkeli bir duruşla yolda olmaktır.

Menzil, yolun kendisidir!

Vuslat, yolda olmaktır!

Mazlum coğrafyalarda her gün akan kanın duracağı,

Fitnenin, fesadın bastırılıp, selametin ve saadetin neşv ü nema bulacağı,
Yeryüzünün aydınlığa kavuşacağı,
Kadim medeniyet değerlerimizin yeniden ihya olacağı,
Adalet ve merhamet temelli/eksenli "Âdil Yeni Bir Dünya" inşa edileceği gün, pek yakındır!

Zulmün karanlığının, İslam'ın aydınlığında boğulmasına üç beş adım kalmıştır!

Zafer, yakındır!

Zafer, inananlarındır!

Allah’tan başka gâlip yoktur!

İNNÂ FETAHNÂ LEKE FETHAN MÜBÎNÂ!

“Bu yolda bizi de liyakatlandır, bizi de vazifelendir Allahım” diyerek, kâmil insan olma yolundaki "iç"e  yolculuklarında da, Hakkı hâkim kılacak Âdil ve yeni bir dünya kurmak için dışa yolculuklarında da,  hesapsız kitapsız, ivazsız ve garazsız, yalnız Allah için, hasbi olarak yürüyen Ehl-i Cihan'ın güzide erleri;

Vallahi siz ne güzelsiniz!