Anlaşılan o ki... İran'da kurulan yapının son kullanma tarihi doluyor. Küresel oyuncuların Humeyni'yi Paris'ten uçakla gönderdiklerini not düşerek bakmak lazım meseleye... Soğuk savaş mantığının bir tezahürü... Fakat oyun farklı bir aşamaya geçti bile...
Yıllarca hem SSCB hem de Irak'ın taktiksel ve eylemsel kontrolü bu yolla sağlandı. Petrol mevzuunun Londra tekellerinin kontrolüne halel getirmeyecek şekilde dizaynı da nazar-ı dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir başka husus...
Önce kaytanı koparan Saddam meselesi çözüldü. İlk neşter iki kademeli bir operasyonla atılırken, bölgemizin istikrarsızlığı da dal budak sarmaya başladı. Bugün olduğu gibi canlı yayında bir ülkenin herşeyiyle tarumar edilişini seyrettik. Musul ve Kerkük Türklerini de o günlerde iyiden iyiye gözden çıkarmışız meğer... Bugünden düne bakınca görünen bu maalesef...
Ardından siyahi bir ABD kabine üyesi, 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini yumurtlayıverdi. Satranç tahtası falan derken, rahmetli Aytunç ALTINDAL'ın ifadesiyle "Arap karnabaharı" başladı. Domino etkisinin dayanılmaz hafifliğinde Mısır, Lübnan, Filistin ve Suriye'de kayış koptu. Siyonizmin vahşet makinası için heryer dikensiz gül bahçesine döndürüldü. Bu süreçte milyonlarca sabi sübyan ve kadın katledildi. Hırpalanan bölge artık sömürgen güçlerin(?) evire çevire döveceği kıvama geldi. Kurgulanmış yönetimler, uzaktan kumandalı hükümetlerin lojistik katkıları da cabası... Olan zavallı mazlum halklara oldu.
Döndürüp döndürüp aynı filmi oynatan küresel canilik hareketi, köpeksiz köyde değneksiz gezmenin verdiği rahatlıkla, mürekkebi kandan kalemiyle ajanda 2030'u yazmaya devam ediyor.
İran'da olan da bunun mütemmim cüzü... Her yer Gazze olacak derken boş atıp dolu tutulmadığını anlamak için allame olmaya gerek yok! Zira şeref yoksunu bir yapının, bu ve daha kötüsüne tevessül edeceği açık... İrili ufaklı şeytan yavrularından mürekkep bir sistem karşımızdaki... Kalleşliğin kol gezdiği dünya, her geçen gün daralırken... Suya sabuna dokunmadan biat eden güruhlar iyot gibi ortaya çıkmakta... Koca bir yalanın evrile evrile talana dönmesinin, şaşkınlığa mahal bırakmayacak kadar ayyuka çıkması büyük şer olsa da... Her şerde bir hayır vardır düsturu ile sonunu hep birlikte göreceğiz.
Sonu kudurgan sözde küresel güçlerin, Allah'ın yarattığı insanın fıtratına hediye edilmiş firaset ve cesaretle, tepe taklak olduğunu tarih yazacak... Kediyi bile çok sıkıştırırsan arslan kesilir diye boşa dememişler. Top, tüfek, füze bir yere kadar... İnsan, Yaratılış kodlarına muhalefet etmeyi bıraktığında, şeytan ve avanesi kaçacak delik bulamaz. Çünkü zalimler üstünken bile korkudan titriyor. Bunu ekranlarda görüyoruz. Unutmadan... Tekmili birden zulümde ittifak edip mazlumlara çullananlar... Bunlar daha iyi günleriniz!