Bilim dili  gibi medya dili de ateistleşti. Sıcaklık  ve sıcaklığı oluşturan doğal yaratıklar ve olaylar, Allah tarafından yaratılmamış ve  O’ndan bağımsız  varlıklarmış  gibi sıcaklık  “Sessiz katil “ olarak niteleniyor, “Sıcaklık Kıyameti “olarak vasfediliyor. Bir diğer anlatımla “sıcaklık “ da  Covid-19  gibi şer saçan haşa bir ilah olmuş.

İnsan vücudu ve yaşamıyla uyumlu sıcaklıklar kendiliğinden oluşan ve ya olması  gereken  olgularmış  gibi  görülünce  yürekler de, diller de gavurlaşıyor.

Geliniz  bilinen iki medya kuruluşumuzun haberlerini ve kullandıkları dili görelim:

18 Temmuz tarihli Hürriyet’in haberi:

“ Avrupa’yı etkisine alan sıcak hava dalgası bu hafta da devam ederken İspanya ve Portekiz’de 1027 kişinin öldüğü açıklandı. İngiltere Sağlık Güvenliği Kurumu olağanüstü hal olarak kabul edilen dördüncü seviyede alarma geçerken ülkede okullar ve sağlık merkezleri kapatıldı. ‘Sıcaklık kıyameti’ yaşadıklarını açıklayan Fransa ise orman yangınları ile mücadele etmeye çalışıyor.”

ODA TV’nin haberi de şöyle:

Kavurucu sıcakların etkisindeki Avrupa’da sıcağın yol açtığı hastalıklar 1000’e yakın kişinin ölümüne neden oldu, Orman yangınları 10 binlerce kişiyi yerinden etti. Uzmanlar, 40 derecenin üstüne çıkması beklenen sıcak havayı ‘sessiz katil’ olarak nitelendirdi. Sıcak hava dalgasının Türkiye’yi de etkilemesi bekleniyor.”

Doğal Varlıklar ve Yaşam Tesadüf mü?

Bildiğimiz gibi yeryüzü kendi mihveri etrafında saatte 1670 kilometre hızla dönerken  güneşin çevresinde de  105 bin kilometre hızla akıp gidiyor. Aklın kuşatamayacağı bir muhteşem nizam.

Peki yeryüzünden bir onda üç milyon katı büyük olan ısı ve ışık kaynağımız güneş bir yaratıcısı olmaksızın mı oluştu? Güneşle yerküremiz arasındaki yanmamızı veya donmamız engelleyen muhteşem dengenin kurucusu ve yaşatıcısı kim?

Neye dayanarak yaşamın süreceğini söyleyebiliyoruz? Böyle geldi, böyle de gider mi diyoruz? Güvencemiz nedir?

Bu soruları soramayan ve doğru cevabı alacağı Vahyî/Kur’ânî bilgi kaynağını öğrenemeyen   akıl ve bilim ne işe yarar?

Yarattığı aklı harekete getirmek için merhameti sınırsız  Rabbimiz soruyor:

“ Ey yükümlü insan kendine ve çevrene sor bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim bir akar su getirebilir?” (Mülk 30)

“ De ki: Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka size bir ışık getirecek tanrı kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz?

De ki: Söyleyin bakalım, eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâla görmeyecek misiniz?

Rahmetinden ötürü Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz, (gündüzün) O’nun fazlu kereminden (rızkınızı) arayasınız ve şükredesiniz. “ (Kasa 71-73)

Kur’ân Çizgisinde Soralım

Günümüze gelelim ve biz de Kur’ân çizgisinde soralım:

Doğal varlıklar ve varlıklar arasındaki denge  tesadüf mü? Tesadüflerle mi yaşıyoruz? Kasırgalar, depremler, hortumlar, seller, tsünamiler ve sıcaklıklar tesadüflerle mi oluşuyor, tesadüflerle mi engellenecek?

Doğal denge bozulur da sıcaklık derecesi mevcudun  üş beş katına çıkarsa ne halt edeceğiz?

Önceden haber alabilsek  ve önlemleri artırsak bile  beklediğimiz şidetin üstünde gerçekleşecek doğal afetlere ve yıkımlara nasıl mani olacağız?

Buyursun Allah’tan bağımsız inkârcı ve tesadüfcü bilim yolumuzu aydınlatsın!

Yeryüzünde ve evrende tesadüf yok. Her şey Yaratanımızın bilgisi ve kontrolü altında. Onun merhametini celbedecek yaşlılar, engelliler ve yüzbinlerce tür canlılar da var.  Tedirginlik içinde müsterih olun.

Ansızın gelecek Kıyamet’e kadar yaşam sürecek. Sonuçta Dünya da ölecek. Bilmemiz gereken inançlarımız ve yaşantımızla doğal olaylar arasında derin bağlantılar olduğudur.

Allah’ımıza  ve Onun İslam ve doğa  yasalarına yüz çeviren insanlık gafleti ve isyanının fiziki ve sosyal cezalarına uğrayacaktır. Uğruyor da. Ama Allah’ı unuttuğu için Allah’ın da kendilerine öz canlarını unutturduğu insanlık bunun farkında değil. Hulasa kâfirliğini zalimleştiren insanlık kaçınılamaz olarak bedel ödeyecek.

Biz Allah’a  yönelişimizi artıralım. Aklımızı ve ilmimizi hayra kullanalım. Tövbelerle arınalım. Ölüm ötesi ebedi hayata imanımızı pekiştirerek erdemli bir hayat sürmeye çalışalım. Rabbimiz neylerse güzel eyler.

Ali Rıza Demircan