Kara Sevda dizisinde Kemal ve Emir arasında kalmış Nihan yada Cesur ve Güzel dizisinde babası Tahsin ile Cesur arasında bocalayan Sühan, Türk Kadın'ının tipik kaderidir. Türk kadınına, diziler yoluyla narsist kişilik bunalımı yada kişilik bozukluğu yaşayan erkekler "erkek rol modeli" olarak her hafta belli dozda sunuluyor. Narsist erkeklerin gerilimli yaşantıları arasında gösterişli-acılı yaşamlar yaşamaya mahkum olan kadının kaderini ruh sağlığı bozuk erkekler belirlemektedir. Böylece kadınların bilinçaltını ve bilincini süsleyen Kemal ve Cesur'lar mutluluğun ön koşulu olmaktadır.

Akıl ve Ruh sağlığı yerinde olan kadınlara küçük bir önerimiz olsun:

Kemal ve Cesur gibi erkeklerden uzak durun. Bu dizilerde kadınların bilinçaltına erkek modeli olarak sunulan erkeklerin psikolojileri ne kadar sağlıklıdır bir düşünün isterseniz?

Aşk-ı Memnu'da Bihter ve Behlül'den yeni kurtulmuşken, Kara Sevda ve hemen arkasından Cesur ve Güzel'le kadınların psikolojileri hedef alınmıştır.  Narsist erkeklere çarpılan Türk kadını Obsesif kişilik özelliklerine sahip olmaktadır. Obsesif ruh halinde olan kadınlar mutlu olmayı sürekli olarak ertelerler. Bitmek bilmeyen dizilerdeki gibi bu kadınların dertleri de çileleri de bitmemektedir. Hata yapmaktan korkarlar ve yanlış yaptıklarında kendilerini savunmasız hissederler. Ellerindeki en büyük silahları saçlarını süpürge edecek kadar çok çalışmaktır. Bu diziler sayesinde Narsist erkekler; Obsesif kadınların dünyası Türk'lerin dünyası olmaktadır. Toplumsal hayatımızda mükemmelliyetçilik peşinde koşarken kusurlu hayatlar yaşayan insan kümeleri oluşmaktadır. Türk toplumu mutlu olmak istiyorsa Narsist erkekler, Obsesif kadınlar birlikteliğine doğru evrilmemelidir. 

İyisinden midir yoksa en kötüsü müdür Edirne'nin gecekonmuş evlerinde yetişmiş, otuz beşinde evlenmiş; evli bir Türk erkeği olarak son günlerde beni en mutlu yada çok huzurlu eden şey, sabahları koşuşturma içinde küçük kızımızı kreşe yetiştirme telaşında olan eşimizin evin bir kaç köşesini dağınık değil belki ama toplamadan çıkmasıdır.  Kadınlar için obsesyonlar kırılmak için vardır yaşanmak için değil... Erkekler de narsist kimliklerinden kurtuldukça erkekleşeceklerdir... Yoksa narsist erkeklerin ne kadar erkek oldukları tartışma konusudur. Para, güç ve şehvet peşinde koşturan narsist erkekler büyük egolarının katkılarıyla  işadamı olabilirler, büyük siyasetçi olabilirler en bilimselinden bilimadamı olabilirler ama ne kadar ahlaklı erkek oldukları tartışılmalıdır.

Anne dizisindeki küçük kızın psikolojisi nereye evrilecektir? Türk erkekleri Behlül, Kemal, Cesur olduğunda, Türk kadınları Bihter, Nihan ve Sühan olacaktır. Türk kız çocuklarını bekleyen mutlu sonda Anne dizisindeki Melek'in kaderidir. Melek genç kız olduğunda kişilik yapısı nasıl şekillenecektir onu da siz düşünün isterseniz. O Melek gibi kızcağız en sonunda yıllar önce yayınlanan Kara Melek dizisindeki Yasemin Saylan karakterine dönüşecektir belki de. Yasemin Saylan karakteri, Sabah gazetesinin Kültür-Sanat bölümü tarafından hazırlanan "Türk Dizilerinin Gelmiş Geçmiş En Kötü 10 Karakteri" listesinde 4. sırada yer almış.

Melek gibi kızlarımız Kara Melek olmasın istiyorsak bilincimizi arttırmak yetmiyor. Bilinçli olmak adına anne babalar kitaplar okuyorlar, seminerlerde bilgi küpüne dönüyorlar, psikologların kaliteli zaman önerileri ile alışveriş merkezlerinde en kalitelisinden koşturuyorlar. Ama nafile çabalar bunlar. Şeytanın avukatlığını yapalım bilincinizi arttırmak bir işe yaramaz. Çocuk psikolojisinin çözüm yeri anne babaların bilinçleri değil bilinçaltlarında gizlidir. Müsadenizle sorulmamış sorumuzu soralım: bilinçaltında anne babalar işe nereden başlayacaklar?
80'ler öncesi ve sonrasındaki anne babaların yerini alan bilinçli anne babalar 2000'li yıllarda çocuklarının psikolojilerini yeteri kadar bozdular. Bilinçli anne babaların çocukları hiperaktif ve dikkati dağınık oldular. 2023 ve sonrasına yaklaştığımız zamanlarda, 15 Temmuz sonrası kaliteli aydınlık nesiller yetiştirmek istiyorsak bilinçlerine değil bilinçlerinin altına odaklanmış anne babalar olmak zorundayız.


Sevgili Anne Babalar,

çocuk yetiştirirken artık bilinçlerinize değil bilinçlerinizin altına yolculuk yapın.

Bilinçaltı her insanın sırlı dünyasıdır.

Bilinçaltınıza erdiğinizde Şirin Baba'nın değil Tanrı'nın sesini bile işitebilirsiniz.

Bizden söylemesi...

Allah yolunuzu açık etsin...

Not: İslami televizyon tartışmaları 1990'larda önemli bir konuydu.  Abdurrahman Şen, "Hilal'i Beklerken" kitabında  İslam'i televizyon nasıl olmalı sorusuna cevaplar aradı. İhsan Işık, "Kültürümüzün Kimliği"nde bu konuları kurcalıyordu.  İslami televizyonlar ne kadar İslami olabilmişlerdir? İslami televizyonlarda program yapanların, yönetenlerin ne kadar İslami hayatları vardır? Televizyondaki ana haber bülteni sunucularına ‘anchorman’ ya da Türkçe yazılımıyla ‘ankırmen’ deniliyor. En İslami kanallarımızda yetişen ankırmenlerimiz hangi kanallara transfer oldular. İslami kanallara yar olmayan ankırmenler kimlerin yari oldu? Bu ankırmenlerimiz başka kanallara kaçıp giderken onların arkalarından salya sümük küfretmek ne kadar müslümanca? Peyami Safa'nın Fatih Harbiyesi artık Eyüp Nişantaşı oldu. Sahi İslami bir kanal var mı?

15 Şubat 2017

[email protected]

Psikolog www.huseyinkacin.com