Çanakkale’de dinimiz İslam ve Osmanlı Devletimizin korunması uğruna omuz omuza beraber çarpışıp Allah için şehid olan Müslüman Türk ve Müslüman Kürdün bir kısım kandırılmış torunları, şimdi birbirleriyle vuruşuyor lar. Biri vatanın birliği ve muhafazası için şehid düşmeye devam ediyor. Diğeri dağlarda, ovalarda dedesinin düşmanlarıyla işbirliği içinde Müslüman kardeşini dış güçler adına katlediyor. Bin yıl beraber yaşadıkları Anadolu vatan gemisini deldiklerinin farkında değiller. Irkçılık maskesi gözlerini kör etmiş. Yüz yıl evvel “Ayrılıp kendi devletimizi kuralım” sevdasıyla Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanarak devletçikler kuran Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika’daki Müslüman kardeşlerimizin acı halinden ne zaman ders alacaklar? Kendisi de bir Arnavut olan şairimiz merhum M. Akif şiirlerinde bu acı gerçeklerle Müslüman Arnavutları ve Balkanlar’daki diğer kardeşlerimizi uyarmıştı. Ayrılıp devletçiklere bölünme sevdasının ne büyük felaket olduğunu yıllar önce dile getirmişti. Ama bir toplumun ırkçılık ateşiyle gözleri kör, kulakları sağır oldu mu, nasihatleri kim dinleyecek ki? Bugün Balkanlar’daki kardeşlerimize vaadedilen devletçikler nerede? Onların torunları bin bir zorlukla Bulgar ve Sırpların zulmünden ayrıldıkları Türkiye’ye kaçarken, kalanlar da her türlü ayırımcılığın altında bin pişman ağlamaya devam ediyorlar. Arap alemi, bilhassa Filistin ve Ortadoğu halkları birlikten ayrılmanın acılarını yıllardır acımasızca yaşıyor. Onlar da bugün ülkemizdeki terör grupları gibi İngiliz işgal kuvvetleriyle işbirliği yaparak, Filistin’de, Ortadoğu’da ve Yemen’de ayaklandılar. Devletçiklerini kurdular. Ama Devlet olamadılar. Afrika’da ayrılık ateşiyle bölünüp devletçikler oluşturuldu ama devlet olamadılar. Şimdi tüm bu bölgelerdeki devletçiklerde işgal var, kan var, gözyaşı var. Ve Osmanlı’yı arkadan vurarak ayrılmanın vicdan azabı var. Kazakistan, Kıgızistan gibi Türk cumhuriyetleri de kendi aralarında, Sovyet Devletler Birliği gibi tek devlet olamanın acılarını yaşıyorlar. Ayrılık ateşiyle bölünüp devletçiklerini kurdular. Ama hiçbiri devlet olamadı. Bütün bu ayrılık tohumlarının atılmasında en büyük etken, tam iki yüz yıldır devam eden Türkçülük belasıdır. Bu Türkçülük, Kürtçülük ve Arapçılık fitne hareketinin öncülerinin Yahudi ve Ermeni kökenli olmaları hâlâ bizleri uyandırmıyacak mı? Ülkemizde Tekin Alp sahte ismiyle yazan Yahudi Moiz Kohen, Türkçülük fitne ateşini yakıyordu. Aynı yıllarda da, Arap aleminde Yahudi Mişel Eflak ve Lawrens Arapçılık fitne ateşinin öncüleri değil mi? Bugün bile Türkçülük ve kendileri Kürtçe bile bilmedikleri halde Kürtçülük gibi ırkçılık hareketlerinin ticari, siyasi ve medya öncülerinin Yahudi ve Ermeni asılı dönme kişiler olduğu gerçeği hâlâ neden kamuoyuna açıklanmıyor!? Bunlar ülkemizi zayıflatmak adına zaman geldi olmayan laikliği ve içi bomboş Kemalizmi kullandılar. Zaman geldi Sünniliği kullandılar. Ve zaman geldi bilhassa Aleviliği kullandılar. Bu hususta Türk Tarih Kurumu eski Başkanı bazı bilinemeyenleri konuşmaya başlar başlamaz Ermeni ve Yahudi dönmesi sabataist medya linciyle derhal görevinden aldırtırılmadı mı?

Bütün bu oyunların farkında olan iktidarımızın başkanlık sistemiyle Yeniden Büyük Türkiye’yi ayağa kaldırma çalışmalarını sabote etmek için terörü tekrar hortlattılar. Biz bu tezgahları yaşayarak bugünlere geldik. 12 Eylül 1980 öncesi Türkiyemizin sanayi hamlesini önlemek için Türkü Türke, Kürdü Kürde vurdurma oyununu sahneye koymadılar mı? Başta İstanbul gibi metropol şehirleri olmak üzere Yozgat, Sivas, Kahraman, Maraş’ta aynı sınıfın öğrencilerini, aynı akrabanın evladlarını ülkücü, sağcı-solcu, sosyalist, komünist kamplaşmasıyla birbirine öldürtenler yine bu hain derin odaklar değil miydi? Aynı merkezin dağıttığı silahlarlarla birbirlerini öldürmediler mi? Ve sonunda Özel Harp Dairesi’nin (Gladyo) organizesinde kanla, bombayla binlerce genci katlettirerek, şehirlerde terör estirerek ihtilalin zeminini oluşturup 12 Eylül darbesini yapmadılar mı? Terörü tezgahlayan elle, ihtilali yaptırtan el aynı değil miydi? Dün 12 Eylül 1980 öncesi Türkü Türke, Kürdü Kürde vurduran derin devlet; Özel Harp’e bağlı Ergenokon terör örgütünün kolları olan PKK ve diğer terör örgütleri yoluyla bugün Türkü Kürde vurdurmayı başaramaz mı? Sivas’ta Alevileri yakarak, Başbağlar’da Sünni ehli sünnet mensuplarını cami avlusunda vurarak öldürtenler, Özel Harp’in Ergenekon çetesi öldürtmedi mi? Dün zor olanı başaranlar, bugün kolay olanı başaramazlar mı? Artık Müslümanların birleşme zamanı gelmedi mi? Hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engelleri kaldırmaya başlayan iktidara tam destek zamanı deği lmi? Evet! Şimdi birlik zamanı! Şimdi geçmişten ders alıp kardeş olma zamanı! Şimdi Türküyle, Kürdüyle, Alevisi Sünnısiyle büyük devlet olmak için beraberce el ele çalışma zamanı! Şimdi şahsi çıkar ve hesapları terk etme zamanı! Şimdi kendi enaniyetimizin, egomuzun, hased ve hırslarımızın kör ettiği gözlerimizi, kardeşlik ilacı ve ümmet ameliyatıyla açma zamanı! Şimdi her türlü terör örgütlerinin eleman bulmasını önlemek için dindar nesil yetiştirme zamanı! Şimdi “İt ürür kervan yürür” deme zamanı! Şimdi tüm plan, tuzak ve suikastlara rağmen; “Şehidler ölmez vatan ve ümmet bölünmez” inancıyla durmak yok yola devam zamanı! Allah yar ve yardımcımız olsun. Şehidlerimize rahmet etsin. Gazilerimize acilen şifa versin. Tüm milletimize bu acıları son etsin. Alevi, Sünni, Türk ve Kürd kardeşlerimizi birbirine düşürmek isteyen kalleşlerin oyununu sona erdirsin.. Amin! Medine-i Münevvere’den selam, sevgi ve dularımla..