Derin Gerçekler

Bugün övünme günü değil, Tevbe istiğfar ve dua günüdür. “Dua’larınız olmasaydı ne işe yaradınız ki”.. Dua dedimse, Allaha iş buyurma (Haşa!?), Onu kendimizi değiştirmeden ve aynı zamanda bizim hakkımızda iyi şeyler yaratması ve bu konuda neler yapması gerektiği konusunda akıl öğretme girişiminden söz etmiyorum. “Zikr”i bile, sen bunu yaparsan ben de bunu yaparım diye şarta bağlayanlardan olmayalım. Bu gayretler rahmeti çağırmaz, gazaba davetiye çıkartır. “Biz zalimlerden olduk” diye itirafçı olup, üstünüzdeki mal, para, unvanlardan sıyrılıp, tevbe istiğfar ile bağışlanmayı dileyenlerden değilseniz, dualarınızın karşılığı olmayacaktır. Değilse göreceksiniz, hem de yakında başınıza gelecekleri. ”Zulmedenler (Zalimler ise yakında) göreceklerdir nasıl bir yıkılışla (inkılab’la) yıkılacaklarını”. (Şuara 227). Daha sonra da ne bir dost ne de bir yardımcı bulamayacaklar!

Ve bugün bayram! Yine bayram namazını topluca şehir merkezindeki camilerde kılabilecek miyiz bilmiyorum. Yaşanan hadiseler insanları çok yordu. Ayasofya heyecanı bile kayboldu sanki. Müslümanlar bile Ayasofya’yı turist gibi geziyor. Ayasofya’nın tarihi ve anlamı üzerinde düşünmüyor. Mesela bir çok kişi, oranın bir Kıbleteyn noktası olduğunu bilmez. Oranın inşasının Süleyman Mabedine nispet olarak bir Hac yeri olarak yapıldığını da bilmez.

Kimi Ayasofya’yı Fatihin “Kılıç zoru” ile ya da “Kılıç Hakkı” olarak aldığını zanneder. Unutmayın, “Kitap’ı arkanıza atarak kılıçla girdiğiniz yerden Kılıçla çıkartırsınız. Size adaleti emreden o kitapla girdiğiniz yerde bir daha çıkartılmanız, kavmin tümü sapıtmadıkça, çok zordur.

Fatih Ayasofya’yı satın da almadı, zorla da almadı. Orası İmparatorluk kilisesi idi. Fatih, İstanbul’u Bizans’tan almadı, Bizans’ı, Hristiyanların da katıldıkları bir Fehitle, Latin işgalinden kurtardı ve Latinlerle işbirliği yapan İmparatoru ve Patriği devreden çıkartıp, Bizans Halkının da desteği ile Doğu Roma Bizans’ın imparatoru oldu. Yeni Patrik atadı ve daha sonra Ermeni Patrikliğini kurdu.

Ayasofya İmparatorluk kilisesi idi. İmparator Müslüman olunca, bu Mabedin de Cami olarak inşası gerekiyordu. Mabed harap vaziyetteydi. Latinler Ayasofya’yı talan etmişler ve tahrip etmişler, ruhanilere işkence etmişlerdi. Fatih bir bütçe ayırarak Ayasofya’nın tamirini sağladı ve Ayasofya’daki Ruhbanların kendileri için yeni bir Mabed inşa etmeleri, kütüphane ve kendi emaneti mukaddeslerini oraya taşımaları için onlara maddi yardımda bulundu. Cami “Allah’ın evi” makamında olduğu ve mülk edilemeyeceği içinde Ayasofya’yı Vakfetti.

Ayasofya’da hutbede Kılıçla hutbe okunması, meşru anlamda hiç kimseye yönelik bir tehdit değil, ancak, insanların mal, can, namus, akıl-inanç ve nesil emniyetine yönelik tehdit edenlere karşı, Allah’ın emri olarak malımız, canımız, sevdiklerimizle, Allah yolunda, İla-i kelimetullah adına, haksızlıklara, zulme, sömürüye karşı, adaleti ikame etmek ve barışı tesis etmek için gerekirse kılıcı elimize alacağımızın bir ifadesidir.

Bizdeki “Emaneti mukaddese” envanterinde, gerçek ya da imitasyon, Hz. Davud’un Mucizevi kılıcı da var. Aslında ya onu, ya da onun imitasyonunu elimize alıp, Hz. Davud’un kılıcı ile hutbe okumak, Hz. Davud’a ve Hz İsa’ya selam göndermek bakımından aslında, bana göre, daha şık bir olay olurdu.

Bayram konusuna dönecek olursak, aslında Ramazanı ve onun kalbinde taşıdığı Kadiri, kadirin kalbinde taşınan “Kur’an-ı Kerim”in paslı kalplerimizin arındırılması, ruhaniyetimizi yeniden ihya ve inşa etmek, bağışlanmayı umut ederek “sevinç”, duymakla “Mesud” olmakla ilgili bir durum. Bu bayram “Şenlik” değil “Esenlik”le ilgili. Tevbe istiğfar etmedinizse, kendinizi değiştirmedinizse bayram sizin neyinize, gir ağla, çık ağla! Her geçen gün cehenneme bir adım daha yaklaşıyorsun çünkü. Eğer manen yeniden bir doğum yaşadınızsa bu ay, ne mutlu sana. Hatta mutluluktan ağlayabilirsin bile.

Utanç verisi bir seçim süreci yaşadık, ramazanın ruhaniyetini perdeleyen, onun üzüntüsünü yaşayalım bu gün. Cehennem ateşini söndürecek su yoktur, gözyaşında başka. O da o günkü, artık pişmanlıkların fayda sağlamayacağı o gün değil, bugünkü gözyaşı! Ve bu günkü gözyaşınız annenin çocuklarının bile ateşini söndüremez. O sadece kendi cehenneminizin ateşini söndürür ve hatta belki cehennemden sizi kurtaracak bir hayat iksirine dönüşür tabi eğer kul hakkına girmemişseniz. Eğer girmişseniz, o zaman ondan helallik almanız gerekir. Zengin Fakir fark etmez, ama başkalarının sorumluluğunu taşıyan siyasiler ve bürokratların işi çok daha zor. İşi en zor olan yargıçlar. İşçi patronundan bir çalıyorsa o bundan sorumlu, ama 1000 işçisinin hakkını yiyen patron, 1000 kat daha  sorumlu. Anne-babasına üf diyen gençler, Ya da karısını-kocasını aldatanlar yok mu, ortaklarını kandıranlar.. Yetimi, dulları, yolda kalanları, yurtlarından çıkartılanları görmeyenler, görmezden gelenler yok mu, vay onların haline. Adaleti gözetmeyenler, rüşvet alanlar ve torpil yapanlar, kendi adamlarını kayıranlar, ihaleye fesat karıştıranlar, Akrabalarından ve Komşularından muhtaç olanlara yardım etmeyenler, onların dertleri ile dertlenip, sevinçleri ile mutlu olmayanlar yok mu, onlar için yaşasın cehennem. Onlar için bayramın  ne değeri var!

CoVID suçlusu Fahreddin Koca bu bayramda ne yapıyor? Merak ediyorum. 5G, İklim anlaşması, İstanbul sözleşmesine, Lanzaroteye destek verenler, TransHumanizm ahlaksızlığına destek verip Toplumsal cinsiyet savunuculuğu yapanlar, kimliğimizi kimliksizleştirip, din-mezhep, kadın-erkek ayırımını ortadan kaldırıp insanı, din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız GENDER diye tanımlayanları Allaha şikayet ediyorum. Onların olmayan bu bayram, onları için kutlamıyorum, onların tebriklerini kabul etmiyorum.. Hem bizim kandillerimize katran dökeceksiniz hem de bize bayram kutlaması yapacaksınız.

Siz bizim yakamızı bırakın, ya tevbe edin aramıza katılın ya da siz yeryüzünde hayal ettiğiniz Epstein cennetine, Agartha cennetine, Tur-u Sina’nın öteki yakasındaki Şarm el Şeyh cennetine, daha yakına gitmek isterseniz Yunan adalarındaki “Rakı’yı içince kardeş olduğunuzu anladıklarınız” Mikenos’ta sizi bekliyor.

“İman ettik” deyip, aramıza karışıp, “ıslah edici” maskeli Şeytanlarla birlikte münafıkça bir planla “bozgunculuk” yapmaya mı geliyorsunuz aramıza yoksa. Siz asıl dostlarınızın yanına, Habatçıların yanına, WEF, DSÖ, Bill Gates, Elon Musk’un yanına gidin. Biden’in, Cizvit Papanın yanına gidin, belki onlar “yeryüzünde bir cennet” inşa edecekler ya, orada size bir yer ayırabilirler. Netenyahuyla görüşün, öyle ya Meşiah gelince ondan rica edip sizin için de Luciferin cennetinde bir yer ayırırlar. Belki Suudi prensi ile daha kolay temas kurarsınız, o size NEOM da veya LİNE’de bir yer ayırsın bakarsınız o Cyber City’de sizin için başka boyutta bir yaşam alanı, Cehennemden kaçış kapısı bulabilirler. BAE’nın çözümü de ilginç gelebilir. Tek Tapınakta, camide var, kilise de, Havra da, Buda’da, hangisi kazanırsa oradan bir çıkış kapısı bulursunuz belki de, Haşa sümme haşa!

Yazıklarımın dehşeti, kendi yaptıklarınızın aynadaki yansımasından başka bir şey değil.

Gelin tevbe edelim. Gelin yeniden iman edelim. Ortak bir kelimede buluşalım. Cehennem ateşinden kurtulup, yüzümüzü, Hakka ve Hakikate dönemim, Cennette buluşalım.

İman edenlerler, günahkar olupta tevbe edenlerin bayramlarını tebrik ediyorum.

Ya rab bizleri bağışla. Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, hak’da toplanmamızı sağla. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanları değil. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Evet “İnni küntü minezzalimiyn / biz zalimlerden olduk”. Bizi Gazze ve dünyanın başka yerlerindeki Müslümanlara ve diğer insanlara yönelik zulümler karşısındaki dağınıklığımız, cahilliğimiz ve perişanlığımız ve gafletimizden dolayı bağışla. Bizim imanımızı artır, bize güç ve cesaret ver, bize akıl ve hikmet ver, bize bir çıkış yolu göster. Bizim halimiz, yöneticilerimizin hali, Cemaat önderlerinin hali, zenginlerimizin hali malum. Bizleri bağışla.. Bizleri gerçekten bayramın ruhaniyeti ile yüzlerimizin güleceği günlere kavuştur. Bu işine düştüğümüz cahillik, zulüm ve utançtan bizi kurtar. Müslümanların arasındaki Tefrikanın sona ermesi için Müslümanların anlayışını artır. Bizim ellerimizle zalimleri cezalandır ve mazlumlara yardım et ya Rab! İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi Helak etme Allah’ım.

Çıkmadık can’da umud vardır. Hz. Yunus’un kavmine döndük. Evet can acıtıcı şeyler söyledim biliyorum. Ama vakit çok geç olmadan bu uyarıyı yapmaya kendimi mecbur hissettim. Hadi gelin, Evet nefs muhasebesi yapalım, tevbe edelim ve ahiretimizi de dünyamızı da mahvedecek bu kör gidişten vazgeçelim. Bu mübarek günde Şeytanın bağının çözüleceği günlerin arefesinde son bir uyarıda bulunmak istedim. Hala Chemistrail devam ediyor. Hala 5G devam ediyor, hala İsrail’le ticaret devam ediyor. Hala İklim komplosu devam ediyor, hala İstanbul sözleşmesi devam ediyor, Siyasilerin Uluslararası sistemle birlikte yolculukları devam ediyor. Bunlar bu iddialarından vazgeçmeden gelip şimdi bayram mı kutlayacaklar!? Bunlar kendilerini kandırıyorlar, insanlar uyanmaya başladı. Ve birileri hem kendini düzeltmeyecekse, insanları kandırsalar da Allah’ı kandıramazlar. Allaha ve ahiret gününe iman eden Siyasiler (Seçilenler de, kaybedenler de ve tabi amirler, bürokratlar da) okusunlar (Ve tabi bizler de): (Ahzab 66-68): (Kıyamet günü gelip, sonra diriltildiklerinde)“Yüzleri ateşe çevrildiği gün, “Keşke Allah’a itaat etseydik, resulü dinleseydik” diyecekler.  Ve ekleyecekler: “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik, onlar da bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları ağır bir şekilde lânetle!” (“Efendiler”i: Dini önderleri, “Büyükler”i :devlet, aşiret reisleri). Selam ve dua ile.

NOT:8 Nisan’da Kahin’lerin kehaneti gerçekleşmedi. Ama Kırmızı buzağı için 24 Nisan’a kadar  durmayacaklar. Kahire görüşmesi sonuçsuz kaldı. Ateşkes şartlarında anlaşma olmadı, HAMAS teklifi reddetti. Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada çok ilginç gelişmeler oluyor. Zaten biz Ahir zaman peygamberinin ümmeti değil miyiz! Siyonistler ve Haçlı zihniyeti henüz geri adım atmış da değil. Bu arada meğerse, İsrail’e İhracat yapıyormuşuz, iddialar gerçek dışı değilmiş. Şimdi kısmen bir sınırlandırma söz konusu olacak. Bayram sonrası yazacak çok şey var. Bayramımızın, bizi mübarek kılacak işler için vesilemiz olması duası ile..

Bayramı hak edenleri Tebrik ediyorum.