Geçtiğimiz Eylül ayının son günlerinde haber kanallarında Yemen’de Suudi Arabistan’ın başını çektiği koaslisyon güçleriyle savaşan Husilerin askeri sözcüsünden bir açıklama geldi. Husilerin ülkenin kuzeyinde yaptıkları operasyon sonucu olarak ellerinde Suud askerleri ve subaylarının da içinde olduğu 2000 esirin ve 500 kadar öldürdükleri düşman askerinin olduğu söylendi. Husilerin 350 kilometre karelik bir alanı 3 günde fethettiklerine dair video görüntüleri sosyal medyada boy gösterdi. Bu çatışmalarla alakalı Suud makamlarından herhangi bir açıklama yapılmazken Yemen İnformasyon Bakanlığından da bu görüntülerin bir aldatmaca olduğu üzerine hiçbir reddiye yapılmadı. Yemen’den ve yurtdışından birçok gözlemci, yayınlanan görüntülerin sahte olma ihtimalinin düşük olduğu görüşünü dile getirdiler. Ayrıca bu iddiaları kuvvetlendirecek Husi karşıtı koalisyon güçlerine ait bir Yemenli savaşçı Husilerin verdiği bilgileri doğruladı ve Yemenli bir güvenlik uzmanı ise bölgede Husiler tarafından haftalardır süren başarılı operasyonların olduğunu aktardı ve bu saldırıların 14 Eylül’de vukubulan Suudi Arabistan petrol tesislerine yapılan saldırıdan daha önce başladığını söyledi.

Husiler’in Hudeyda liman şehrini bile terk etmek zorunda kaldıkları bir dönemde hanelerine başarı olarak kaydedilen bu operasyonun bir arka planı var şüphesiz. Bunun da son zamanlarda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında gelişen ayrışmayla ilişkilendirilmesi gerekir. Husiler, geçtiğimiz ay Suudi Arabistan’ın başını çektiği koalisyon güçleri ile birlikte Yemen’deki iç savaşta kazandıkları başarı nedeniyle askerlerin rütbelendirildikleri törene hava saldırısı düzenledi ve üst düzey bir Suudlu subay da bu esnada öldürüldü. Bu törenin bulunduğu bölge BAE’nin kontrolünde olan bir bölgeydi. BAE bu yapılan saldırıya tepki olarak tek bir adresi kendisine hedef olarak gördü, o da Yemen’deki Islah Partisi! 1990 yılında kurulan ve liderliğini Abdulmecid Zindani’nin yaptığı bu parti 2014 yılından itibaren Husilere karşı Suudi Arabistan’ın başını çektiği koalisyon güçleriyle birlikte savaşmaktaydılar. Fakat İhvan hareketine yakınlığıyla bilinen bu hareket bir yıldır İran lehine bir siyaset çizgisinde yer almakta. Askeri töreni hedef alan bu saldırının yapıldığı yerin koordinat bilgisinin Islah Hareketinin verdiği üzerine alınan istihbarat, okları bu hareket üzerine çevirdi. BAE Sunni koalisyonun yer aldığı Aden parlamentosunu basarak birçok Islah Hareketinden temsilcileri öldürdü. BAE’nin bu girişimini Suudi Arabistan’ın engellemeye çalışması iki devlet arasındaki ilişkileri de zedeledi. Sonuç olarak tüm bu gelişen olaylarla Yemen’in yüzde yetmişine sahip olan Aden merkezli Sunni koalisyon içerisinde bulunan Islah Hareketinin Suudi Arabistan ve BAE ile olan ittifakı da sarsıldı. Ülkenin yüzde otuzuna sahip olan şii ayrılıkçı örgüt Husiler, nüfüsun yoğun olduğu Sanaa ve çevresine sıkışmışken bu son saldırıyla iddia edildiği üzere Islah Partisi’nden aldıkları istihbarat çatışma bölgesindeki koalisyon güçleri arasındaki bir çözülmeyi de beraberinde getirmiş oldu. Bu da Suudi Arabistan'ın Yemen'deki savaşta sahada yalnız kalmasını beraberinde getirirken Husilerin de elini güçlendirmiş oldu.

Yemen'deki BAE ve Suudi Arabistan arasında oluşan bu konflikt daha ne kadar sürer bilinmez ama bundan İran destekli Husilerin elinin daha çok güçlenebileceği kesin. Bu da Suudi Arabistan ile ezeli düşman olarak bilinen İran'ın bu bölgedeki üstünlüğünü bir adım daha ileri taşıyacaktır.